Cadde Hayvanat bahçesinde fil avı

Hayvanat bahçesinde fil avı

14.01.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Hayvanat bahçesinde fil avı

Hayvanat bahçesinde fil avı

Bir yönetmenin gizli anıları
Hayvanat bahçesinde fil avı

Evet efendim, bilmem Ayşe Ersayın ile yaptığımız söyleşi hoşunuza gitti mi? Saygıdeğer Yayın Yönetmenim Rıfat Ababay’dan henüz yorum gelmedi. Sevgili karısı Süheyla beğendiyse sorun yok demektir. Çünkü Süheyla çok dikkatli bir POSTA okuyucusu. Özellikle de benim köşemin iyi okurlarından. Yalnız Süheyla mı? Dünya güzeli çocukları Serra ve Sinan da var. Üstelik Serra ile Sinan okullarında POSTA ile ilgili araştırma bile yapıyor, öğretmen ve arkadaşlarına soruyorlar. Köşe yazarlarımızdan ve Power FM’in en gözde yapımcısı Cem Ceminay da benim en çok okunan yazar olduğumu iddia ediyor. ‘Söz Halkın’ köşesinin yazarı Esin Şahinbozkır da öyle. Bilmem artık. Amacım size hep değişik konularla süslenen renkli sayfalar sunmak. İnanın hasta oldum, yatmaya fırsatım olmadı. Gelelim sadede, kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Zerrin’in klibini anne acısıyla bitirdik
ŞD-Ayşe, galiba sen bir klip çekimi sırasında Zerrin’i acayip ağlatmıştın. Kız saatlerce kendine gelememişti. Şu hikayeyi anlatır mısın?
AE-Zerrin Özer annesini yeni kaybetmişti. ‘Kıyamam’ı çekiyoruz. Üzgün tabii. Bir piyanist, balet, bir de Zerrin var. Senaryo gereği ağlaması lazım ki o duyguyu verebilsin. İnan, tam 5 plan çektim ama istediğim gibi olmuyor. Kızcağıza "Ağla" da diyemiyorum. Sadece birazcık duygulu olmasını öneriyorum ama nafile. O hassas Zerrin duyarak okuyamıyor şarkıyı.
Biliyorsun ‘Kıyamam’ damardan bir şarkı, bütün yaz Bodrum’u salladı. En sonunda ekibe "Nefes bile almayın, kesin sessizlik istiyorum" dedim. Zerrin’in yanına giderek, "Zerrin bu şarkıyı rahmetli annen çok severdi, onun için okuyacaksın şimdi" dediğim an kız başladı ağlamaya. Şarkıyı 5 kere üst üste çektim. Bir baktım, herkes ağlıyor. Sadece ben klip çok güzel oldu diye ellerimi ovuşturuyorum ama montaj yaparken bu kez ben gözyaşlarımı tutamadım.

Gülben için gece yarısı fil arandı
ŞD-Senin ilk göz ağrılarından biri de Gülben’dir. Onunla çalışmak nasıl?
AE-Gülben’le 7-8 klipte çalıştım. Acayip didikler, ince eler sık dokur, bir de sevgili Canan’a (Yaka) sormadan adım atmaz. Diyelim ki bir ay sonra klip çekilecek. İkide bir beni arayıp ne yaptığımı sorar. Davetteysem ya da bir sanatçı ile birlikteysem hemen öfkelenir, "Bak, klibe 15 gün kaldı, sen beni niye düşünmüyorsun? Daha senaryo bile ortada yok" diye söylenir. Aklına gelen her türlü fikri önerir. ‘Boşvere Boşvere’ adlı şarkısına çekim yapacağız, bir gece yarısı aradı beni, "Bana bir fil bul" dedi. Uyku sersemiyim, şaşırdım. "Delirdin mi sen?" dedim. "Hayır, delirmedim. Bak klip çekimine üç gün var, hala düşünmemişsin" diye telefonu kapattı. Uyku filan kaçtı tabii. Hayvanat bahçesini aradım, telefona çıkan yok. Ertesi gün sabahın köründe bu kez ben onu uyandırdım, "Fil mil bulamadım. Senin yüzünden sabahladım, istiyorsan fil avına çıkalım" dedim. Güldü tabii. O da sabaha kadar uyumamış, heyecan içinde "Hazırlan, fili bulduk" dedi. Beynini yediğini düşünürken ikinci kez arayıp "Ben hazırım, iki saat sonra ekibi toparla, çekiyoruz" dedi. Bereket ekip hazırdı, Darıca Kuş Cenneti’ne gittik. Maket filin üstüne çıktı, istediği gibi salındı. Gerçek fil gibi gösterdik klipte. Güler misin, ağlar mısın? Acayip titizdir. Klip çekimine bir gün kala günde üç-dört kez arar. ‘Kurşuni’yi çekeceğiz, hiç aramıyor. Hastalandı sandım. Çekim günü saatinde platoya gelince şaşırdım, "Ateşin var galiba, niye bu kez hiç aramadın?" dedim. İshal olmuş. O sayede 5 saatte klibi bitirdik.

ŞD-Gülben biraz da teferruatı sever galiba. Duyumlarıma göre 5-10 çift ayakkabı ve onlarca giysiyle gelirmiş çekimlere, çoğunu da giymezmiş.
AE-Vallahi doğru. Nerede olursak olalım, Michael Jackson gibi kendisine mutlaka geniş bir makyaj ve soyunma odası hazırlatır. Dış çekim de olsa çadır kurdurtur. Yardımcısı dantel, ipek örtüler serer, tütsüler yakılır, mistik müzik çalar. Malzemeler dizilir. Bu arada klipte gerekli olan kıyafetleri bir gün öncesinden Canan Yaka’ya giderek saptamışızdır. Ama çekim günü bir bakarsın 5 ya da 6 kişi 20 tane ayakkabı, 10-15 kıyafet taşımışlar. Gülben çok tedbirlidir.

ŞD-Nasıl beslenir?
AE-Sana bir olay anlatayım; Ne zaman klip çekmeye kalksak, herhalde stresten, Gülben’in suratında iki kocaman sivilce çıkar. Sinirlenir, makyaj ile örteriz. Tabii pisboğaz da bu arada, heyecandan gıdasına dikkat etmez. Herkesin yediğinin dışında pasta, çerez, kek aldırır, kabak çekirdeği çıtlatır, benim de tüylerimi kaldırır. ‘Kör Aşık’ı çekiyoruz. Sabah saat 05.00. Makyajını silmiş, gözler kaymış. Bir plan daha çekmek istediğimi söyledim, aaaa birden canlandı. Yeniden makyaj yapıldı, saat 07.00’de çekim bitti.
O vaziyette TGRT’deki çekimine gitti ve programını sundu. Benim tanıdığım sanatçılardan en hırslı olanı Gülben Ergen’dir. En büyük akıl hocası ve kliplerindeki sanat danışmanı Canan Yaka’dır.

Allah Seda’nın eksikliğini göstermesin
ŞD-Ayşe iyi para kazanıyor musun bu işlerden? Ben de önümüzdeki yıl klip çekmek istiyorum da.
AE-Valla ortak şirket kuralım. Hayal gücün geniş, başarırsın. İnan, ben öyle büyük paralar kazanmıyorum. Bir kere sanatçıyla muhatap olmam, şirket ile anlaşırım.
E, sürüm olacağı için pazarlık yaparlar, yani paramı müzik yapımcısı firma verir. Bir tek Seda Sayan’la birebir çalıştım. ‘Seni Seviyorum’ şarkısının klip maliyetini cebinden vermek istedi. Üzüldüm, "Ekibin masrafını ver, ben para almayacağım" dedim. Bir gün Seda geldi, "Ayşe TGRTden teklif aldım, bir talk show yapacağım. Kuşum Aydın da var. Yönetmenim olur musun?" diye sordu. Kanal yönetimi bir yönetmen vermiş zaten ama o kendi bütçesinden para ayırdı ve ben yönetmenliğini yaptım. Her salı zarfım geliyordu. İçinde de ‘Emeklerin için binlerce teşekkürler’ yazardı. Bereketli paraydı. Seda sayesinde evim, arabam oldu, para biriktirdim.

ŞD-Seda da boğazına düşkündür. Bir de tez canlıdır. Anılarında bu yönde birşeyler var mı?
AE-TGRT’deki sabah programı ‘Panayır’da kadınlar matinesi yapılıyor. Kadınlar dolma, börek, tatlı, köfte, patates yapıp getiriyorlar tabii. Hemen haber yolluyor, masalardan tabaklar dolusu yiyecek çekim öncesi makyaj odasına taşınıyor. Seda onları afiyetle midesine indiriyor.
O çekimler sırasında Seda 5 kilo almıştı, ben de 3. Tez canlı olduğu doğru ama işinde titizlenir. Şimdi anlatacağım, bir çeşit itiraf.
Seda da bu söyleşiyi okuyunca öğrenecek. ‘Mutsuzum’ şarkısına klip çekiyoruz, herşey hazır. Kamera yerine kondu ama "Kamera üstüne konan aletin operatörü gelmedi" dediler. Seda Sayan içerde bizi bekliyor. Neyse, hallettik. Tam çekime gireceğiz, yanlış bant getirmişler, içinde film yok. Seda 3 saat beklemiş zaten. Beni aldı bir telaş, nasıl söyleyeceğimi düşünüyorum. Klibi filme çekiyormuş gibi yaptım. Ertesi gün sahnelerin içime sinmediğini söyleyerek tekrar çektim. Allah var, hiç itiraz etmedi.

Süper Star’a erken saat uygulaması
ŞD-Sıra kadim dostumuz, senin de ortağın Ajda Pekkan’da.
AE-Sen de bilirsin, Ajda Hanım her yere gecikir. Üstelik geç kalmamak için de herşeyi yapar ama huyu bu. Onunla 4 klip çektim; ‘Bambaşka Biri’, ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’, ‘Aşka İnanma’, ‘O Benim Dünyam’. Ajda Pekkan bütün çekimlere vaktinde geldi. Ben onun huyunu bildiğim için 15.00’de çekim başlayacaksa, 14.00 diyorum. Ekip de Ajda Hanım erken geldi diye seviniyor. Bir seferinde tam bir saat erken geldi. Gülüştük, bir şey demedi.

ŞD-Onun çalışması nasıldır? Aşırı titizdir, yaratıcı bir ruhu vardır. Çekimlere karışır mı?
AE-Her çekim öncesi klip dosyası oluşturur kendine. Yurt dışında aldığı yemek, moda, dekorasyon dergilerinden beğendiği sayfaları yırtar. Dekorasyonu, modayı, yemek tariflerini ayrı kutuları yerleştirir. Kadına verir, "Ben bu yemeklerden istiyorum" der.
Moda sayfalarını Canan Yaka’ya götürür, giyeceği kıyafetlere birlikte karar verirler. ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’ye klip çekeceğiz. Bana bir dosya verdi, içinde 100 değişik tip var. Tabii şok geçirdim. Eledik, çekimlere başladık. İki saat makyaj yapıldı. Monitörden bir baktım, felaket. Olmamış. "Yeniden yapacağız" dedim. Ne makyöz kız var ortada ne makyaj temizleme malzemesi. Kimseye ellettirmedi, el kremiyle yüzünü sildi. İncecik oldu makyajı, çektik. Ne monitöre bakar ne plandan bilgi alır. Çekimlerde serbest bırakılmayı ister. Parçayı baştan sona verirsin. İster bel çek, ister yüz çek, çalışması çok rahattır. Yemeğini her zaman evden getirir. Haşlama tavuğu, salatası, light yoğurdu olan bir torba gelir ama sonra oturur ekiple beraber bandıra bandıra ne varsa onu yer.

ŞD-Divalara özel şeyler ister mi?
AE-İki makyaj odası ister. Birinde stand kurulur, kıyafetleri asılır. Bu odada asla sigara içilmez. Kendisi de diğer makyaj odasını kullanır, gelip gidip giysileri inceler. Yine de telefonla Canan’ı arar. Bir valiz dolusu elbiseyle gelmiştir ama Canan’a "Ben sende bir tane elbise görmüştüm, sen onun sarısını, mavisini, yeşilini yolla da Ayşe görsün" der. Ben karar veremezsem indirip ışıkta baktırır. Bazen hiçbirini giymez. O yüzden Ajda Hanım’ın bütün çekimleri 2-3 gün sürer. Çalıştığım tüm sanatçılar arkadaşım. Ajda Pekkan ise dostum. Çok şey paylaştık onunla. Birbirimizi gözlerimizden anlarız, karşılıklı her türlü kaprisi yaparız. Ajda Hanım sete geldiği zaman bana dostu değil, yönetmeni Ayşe olarak davranır. Çünkü profesyoneldir. ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’de 18 ayrı tipe girdi. 18 ayrı kıyafet, seçenekleriyle birlikte ayarlandı. Bu arada en önemli kıyafetlerden biri unutulmuş, çıldırdı tabii, ortalığı ayağa kaldırdı. "Ajda Hanım önemli değil, sonra çekeriz" diyorum, dinlemiyor. İnan Şenay, gecenin bir yarısında eve adam yollandı, elbise bulundu. Çekimi yaptık, rahat ettik. Yani müthiş inatçıdır, istediğinin hemen yapılmasını ister. Son albümünden bir şarkıya klip çekeceğiz, herkesin fikrini aldı. Fikirler farklı olunca 15 günde bir parçanın adı değişti tabii. Yani kararsızlığı da var. Sonunda da ‘Bambaşka Biri’ni çektik. Çok titizdir, araştırmadan, herkese sormadan asla karar vermez.

Yazara e-mail:




MAGAZİN