Cadde HiÇ JÖN OLMAK iSTEMEDiM

HiÇ JÖN OLMAK iSTEMEDiM

02.06.2014 - 19:53 | Son Güncellenme:

Gerçekleştirebileceği hayalleri düşlediğini söyleyen Mustafa Avkıran, “Hiçbir zaman bütün kadınların peşinden koştuğu biri olmak istemedim. Kıvanç Tatlıtuğ gibi yakışıklı olmadığımı bile bile, jön oynamak da istemedim” diyor

HiÇ JÖN OLMAK iSTEMEDiM

Cine5 ekranlarında ‘İpek Tuzcuoğlu İle Yüzleş me’nin konuğu Mustafa Avkıran’dı. Avkıran, çocukluğundan tiyatroya başlama macerasına, dizi oyunculuğundan yeni albümüne kadar her şeyi anlattı.
Babası asker olduğu için Türkiye’de gitmediği şehir kalmadığını söyleyen Mustafa Avkıran: “Gaziantep’ten Diyarbakır’a sonra Trabzon, Konya, Şemdinli, Zonguldak, Antalya en son da İstanbul. 18 yaşına kadar böyle... Şemdinli benim içim özel bir yerdi. Antep’i hatırlamıyorum. En çok etkileyen yer Zonguldak oldu. Zonguldak’ta ortaokul ve lise yıllarım geçti. Maden ocakları, grizu patlamaları, feryatlar... Hakikaten işçi olmanın ne demek olduğunu orada anladım. 74 Kıbrıs Barış Harekatı’nın olduğu sıralardı.”

Haberin Devamı

BABAM ASKER OLMASAYDI ÖLEBİLİRDİM
Avkıran, yıllar önce büyük bir kaza atlattığını şöyle anlattı:
“Ağaçtan düştüm, kolum parçalandı, neredeyse kopuyordu. Babam asker olmasaydı, büyük ihtimalle ölmüştüm. Tetanoz iğnesi yoktu Şemdinli’de. Van’daki tek tetanoz iğnesi helikopterle Şemdinli’ye geldi. Oradaki bir asteğmen doktor dikiş diker gibi dikti. Ece Yörenç bu yarayı sonra ‘Kuzey Güney’de kullandı. Sırtına battaniye sarıp çocuğunu taşıyan insanlar gerçek. Düşün ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücüyle yaşadım, helikopter olmasaydı ateşten gidecek bir çocuktum.”

DİREKTEKİ İLAN HAYATIMI DEĞİŞTİRDİ
İpek Tuzcuoğlu’nun “Bir direk hayatını değiştirmiş” sözü üzerine yaşadıklarını anlatan Mustafa Avkıran, şöyle devam etti: “Aynen öyleydi. ‘Konservatuvara öğrenci alınacaktır’ ilanını gördüm. Ben tıp okuyacaktım, ailem öyle istiyordu. Gazeteci olabilirdim, ben öyle istiyordum. Arkeoloji okuyabilirdim, merakım hep vardı. Ama o ilanı görünce, ‘Katılmak istiyorum’ dedim. Sonunda Reşat Nuri Güntekin’in tiradıyla sınava girdim.”

Haberin Devamı

30 YILDIR TİYATRO İÇİN YAŞIYORUM
Sanat yolculuğunu anlatmaya devam eden Avkıran, sözlerine şöyle devam etti: “Konservatuvara geldim, Reşat Nuri Güntekin biliyorum sadece. Zeliha Berksoy Shakespeare ile başladı, ‘Ben tanımıyorum’ dedim. Sonra ben Shakespeare oyununu sahneye koydum. Geride kalma hissi tahammül edemediğim bir şeydir. O eksiklik hissini kapatmak için Shakespeare, Bretch ne kadar tiyatro yazarı varsa, tiyatro literatürü varsa okudum. Ne kadarını gerçekleştirebileceğimi fark ederek yapmaya çalıştım. Yani hiçbir zaman tutup da Kıvanç Tatlıtuğ gibi yakışıklı olmadığımı bile bile, jön oynamak istemedim.
Tutup da bütün kadınların peşinden koştuğu biri olmak istemedim. Kafam çalışıyordu. 30 yıl boyunca ben tiyatro için yaşadım. Başka bir şey de olmadı hayatımda.”

BABAM SEVGİSİNİ HİÇ GÖSTERMEZDİ
‘Kuzey ve Güney’ dizisinin hayatında önemli bir yeri olduğunu anlatan Mustafa Avkıran, ekledi: “Baba-oğul hikayesi mühim bir hikayeydi. Benim babam da sevgisini göstermezdi. O yüzden canlandırdığım Sami Tekinoğlu çok gerçekti. Çok içime işlemiş, güzel bir roldü!”