“O mesajlardaki ‘cnm’ var ya, heh işte o harflerle kendisini boğmak istedim. Ne tür bir yoğunluk içindesin ki sen, iki harfin arasını dolduramadın?”

Son derece rahatsız edici bu durumu, ağzımdan almış, ‘Fat Fatale’ adlı kitabındaki hikayeye uyarlamış Neslihan Perker. Harflere bile üşenir olduk!

Romanın konusu, şehirli, güzel ve kilolu bir kadın gazetecinin eğlenceli hikayesi...

Günümüzde tüm genç kadınlar 90, 60, 90 olmak zorunda ya…

Bir kadın ‘kilolu’ ve ‘yalnızsa’, herkes “5 kilo versen tüm erkekler kapında kuyruk olacak” der ve seni de buna inandırır ya...

Haberin Devamı

İşte bu halleri anlatıyor Perker.

Tutarsız adam sendromu

Romanın kahramanı ‘Deniz’, bakıyor ki ilgilendiği adam tutarsız, o da çareyi kendine dönmekte ve kendini yenilemekte buluyor. Pek tabii günümüz kadınının kendine dönmesi Buddha gibi Bodhi ağacının altında saatlerce oturarak olmuyor.

‘Deniz’ de kendisine bir diyetisyen, bir kuaför, bir astrolog, rüya terapisti, melek terapisti ve kristal terapi uzmanı filan bulup, seanstan seansa koşuyor... Ve tüm bunlara bakış açısıyla da okuyanı hayli güldürüyor.

İsteyen adam yapar

Ancak bu eğlenceli hikayenin içinde bir gerçeğe de parmak basıyor.

Hani biz kadınlar adamların tüm yapmadıklarına bir bahane bulur, içimizi rahatlatırız ya… Aslında o da istemiştir de olmamıştır, cesaret edememiştir, bilememiştir, işleri yoğundur, zaman uymamıştır, şarjı bitmiştir, müsait değildir, düşünememiştir vs. Kimsenin aklına ‘sevmemiştir’ gelmiyor... Yok öyle bir dünya!

Bir erkek, bir kadını gerçekten seviyorsa ve hayatında istiyorsa dünyaları devirir yine de her şeyi yapar. Yapmıyorsa, istemiyordur ve olay bu kadar basittir aslında...

Mufla’nın saray mutfağı
Çocukluğumda bizim evde hiç meyveli yemek pişmezdi. Neticede sarayda büyümedim. O yüzden de saray mutfağının başarılı örnekleriyle geç tanıştım. İlki, birkaç yıl önce gittiğim Amasya’da. Yediğim nar kebabının tadı hâlâ damağımda.
Sonuncusu ise Bodrum Mufla’da.
Mufla’yı yaratanlar iki iyi işletmeci, Didem Özgen ve Ergun Yıldız. Bu yaz Yalıkavak’ta açılan ve Bodrum için Ergun’un soyadıyla müsemma olan restorana ancak geçen hafta gidebildim.
Orijinal lezzetler
Mutfakta İstanbul Culinary Institute’nin eğitmenleri var. Kendilerini tüm sahil restoranlarından ayıran bir orijinallik yapmak istemişler. Kuzu kafes, Girit köfte gibi lezzetler çok başarılı diyebilirim. Benim için asıl sürpriz olan, incirli pırasa, vişneli taze fasulye, mutancana ve yeşil elmalı fıstıklı Girit baklavası gibi orijinal lezzetlerdi.
Bodrum’da insanlar biraz geç gidiyor yemeğe. Halbuki günü burada batırmak, gündemden biraz sıyrılmak lazım.
İnşaat partisinde ne giyersin?
Bir beş kilo versen Otoparklarda düzenlenen partilere katıldım ama inşaat benim için bir ilk. Çeşme Paşalimanı Koyu’nda Sea Homes Rezidans’ın inşaası için düzenlenen, tanıtım partisine gittim.
Parti alanı, binanın dördüncü katı. Buraya kaba inşaatın merdivenlerini kullanarak çıkacağız. Zaten malzeme bile dışarıdan vinçlerle yığılmış ve çok tarz bir ‘açıkhava gece kulübü’ ortamı yaratılmış.
Böyle bir parti için ne giyersiniz? Bir pantolon, şık bir bluz veya uçuşan bir elbiseyle mutlaka düz bir ayakkabı değil mi? Tuvalet altına 15 cm topuklu ayakkabı da neyin nesi?
Tutamadım kendimi 20’lerinin ortasındaki bir genç hanıma sordum:
“Siz buradan düğüne mi?” Evet, çok özenli hazırlanmış mekan ama günün sonunda, bir inşaatın tepesinde Ozan Doğulu çalıyor, biz eğleniyoruz; biraz rahat yahu...

Haberin Devamı