Cadde İstanbul martıları Amerika’ya uçuyor

İstanbul martıları Amerika’ya uçuyor

25.01.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

New York Modern Sanat Müzesi MoMa’daki ‘Destination Istanbul’ adlı sergiye hazırlanan tasarımcı Özlem Tuna, İstanbul’dan ilham aldığı koleksiyonlarıyla dikkat çekiyor. Özellikle turistlerin bu topraklardaki kültürden esinlenen el yapımı tasarımlara büyük ilgi gösterdiğini anlatan Tuna, “Bu şehir karmaşık ruhuyla beni her zaman heyecanlandırdı” diyor

İstanbul martıları Amerika’ya uçuyor

* Sizi tanıyabilir miyiz?
Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Seramik Bölümü’nden 1993 yılında mezun oldum. Aynı üniversitede tasarım öğrenimimi sürdürdüm. Grafik tasarımı bölümünde ‘Özgün Baskı Çalışmaları’ üzerine yüksek lisans yaptım. 1996’da mücevher tasarımında ilk kariyer adımını Urart firmasında attım. 2003’te ‘Özlem Tuna Tasarım Atölyesi ve Ofisi’ni kurdum. Kendi markam altında mücevher ve obje tasarımlarına başladım. Tasarım danışmanlığı da verdiğimiz Nuruosmaniye’deki ‘Design Zone’ isimli mücevher ve obje galerisini 2007’de açtım.

* Sizin çalışmalarınızı farklı kılan nedir?
Tasarımlarım geleneksel objelerden esinlenerek onları modernle buluşturan bir çizgide konumlanıyor. Eski ve yeni tekniklerin beraber kullanılabildiği sıra dışı ürünlerimizi özgün yapan faktörler ise, her ürünün kendi hikayesine sahip olması ve tasarım kimliğinin yanında fonksiyonel kullanımının bulunması. Koleksiyonlarıma ait bazı üretimleri kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel el işçiliğinin tek tük kalan usta zanaatkarlarının ellerinde gerçekleştiriyoruz.

* Galeri açmak için neden Nuriosmaniye’yi seçtiniz?
‘Design Zone’ Sultanahmet’teki ilk tasarım dükkanı. O dönemde birçok kişi “Ne işin var burada? Nişantaşı’nda olmalısın” diyordu. Oysa bizim İstanbul’un Tarihi Yarımadası’nda olmamız çok önemli. Bu bölge, Kapalıçarşısı, müzeleri ve tarihi dokusuyla çok zengin fakat tasarım alanında bakir. Bu ülkede yaşayan, tasarım ve sanat yapıp üreten insanların ürünlerini turistlerle buluşturmak çok önemli. Haklı olduğumu her gün daha fazla görüyorum, şimdi dünyada yayımlanan İstanbul üzerine Travel Guide’lara girmiş durumdayız. Bu kitapçıklar aracılığıyla bize ulaşan çok insan var.

* Kapalıçarşı’da olmak size ne kattı?
Çok keyif alarak çalışıyorum bu bölgede, sokaklarındaki ruhun ilginç ve çok çekici bir enerjisi var. Kapalıçarşı- Hanlar ve zanaatkar atölyelerinin enerjik ruhuyla farklı hikayelerin içinde dolaşırken buluyorum kendimi, bu da tasarımcı olarak beni besliyor, heyecanlandırıyor, kızdırıyor, canlı tutuyor. Kapalıçarşı ortamında olmak bana çok şey kattı ve katmaya devam ediyor. Yarımada’da çok zengin bir çeşitlilik var ve Kapalıçarşı’daki üretim ağı büyüleyici. 10 yılı arkada bıraktım burada ama hâlâ şaşırtıyor beni. Bunu çok seviyorum.

* Bölgedeki ilişkileriniz nasıl, galeriyi açtığınız zaman ne tür tepkiler aldınız?
Kuyumcu sadekârları ve bakır işleyen zanaatkârlarla çalışmanın ayrı bir okul olduğunu çok rahat söyleyebilirim. Eski ustalarla çalıştıkça iş tecrübesi dışında çok şey öğreniyorsunuz hayata dair. Hiç kolay değil aralarında var olup iş yapmak, yaptırmak, özellikle eğitimli ve kadınsanız... İki taraf da zaman içinde iyiniyetle birlikte iş yapmayı öğreniyor, zorluklarının yanında heyecanlı ve eğlenceli bir yer.

* Tasarımlarınızda İstanbul’dan nasıl ilham alıyorsunuz?
İstanbul ‘un kaotik karmaşası içinde yakalanan enerjik dengeler hep ilgimi çekti, bu şehir karmaşık ruhuyla her zaman beni heyecanlandırdı. Ege’de doğup büyüdüm. Üniversite eğitimim sayesinde İstanbul’la tanıştım. Bir süre yurt dışında yaşadım ve İstanbul’a kendi isteğimle döndüm. İşim gereği çok seyahat ediyorum ve her zaman evime, İstanbul’a geldiğimde içim ısınıyor. Günlük yaşamdaki ayrıntılar, mekanlar, tarih, arkeoloji hep ilgimi çekmiştir.
Tasarladığım ürünlerde bunları görebilirsiniz, iletişim dili haline geliyor.

* İstanbul konulu başka koleksiyonlarınız var mı?
Martıların yanı sıra bir de Boğaziçi koleksiyonumuz var. ‘Boğaziçi’ kahve seti ve hamam tası olmak üzere iki ürün hazırladık. Özellikle hamam tasını inanarak tasarladım ama çok satılan bir ürün olmadı henüz, zamanı gelecektir. ‘Boğaziçi kahve fincanlarımız’ çok beğenildi. Şu anda Four Seasons Bosphourus ve W Hotel Doha’da oteldeki kafelerde kullanılıyor. Bu şehirde yaşadığım sürece projeler bitmeyecek. Şimdi özellikle kahve kültürü kullanımı üzerine çalışmalara devam ediyorum.

* Turistlerin İstanbul’u konu alan objelere gösterdiği ilgi nasıl?
Turistlerin İstanbul ve bu topraklardaki kültürden esinlenen tasarımlara ilgisi çok fazla. Küreselleşen ve her geçen gün küçülen dünyamızda seyahat eden insanlar farklılıkları keşfetme macerası içinde olmak istiyor. Tasarım ve ürünle birlikte hikayesini dinlemek veya hikayesinin içinde olmak ilginç geliyor. Bu konuda ülkemiz, benim içinde bulunduğum, tasarladığım ve ürettiğim Yarımada çok zengin. Benim her yaptığım ürün hikayesiyle oluşup şekilleniyor. Dikkat ettiğim diğer bir konu da kaybolmaya yüz tutmuş el sanatları ve teknikler kullanarak tasarımlarıma, zanaatkârlarla çalışarak hayat vermek. Bu da turistlerin çok ilgisini çekiyor.


* Bu kenti çalışmalarınıza yansıtmaya nasıl başladınız?
Nasıl başladığımın farkında değilim, ama son koleksiyon ‘İstanbul Martıları’na gelirsek; 2009 yılı sonlarında özellikle İstanbul’a ait bir koleksiyon oluşturma düşüncesindeydim. İstanbul 2010 Kültür Başkenti öncesinde ne yapacağımı düşünürken çok sevdiğim Yasemin Sungur martıları hatırlattı ve “Neden martılar üzerine düşünmüyorsun?” diye sordu. Fark ettim ki 20 yıl boyunca deniz ulaşımını her gün kullanmışım ve martılar albümlerime girmiş. Derken ilk olarak mücevherler ortaya çıktı ve çok keyif alarak çalıştığım bir koleksiyon oluştu. Devam ettirmek istiyorum martıları. Aklımda birkaç tasarım daha var. Onları da üreteceğiz.


TASARIMLARI NEREDE BULABiLiRSiNiZ?
‘Design Zone’da ve Mısır Çarşısı’nda Sufi, Four Seasons Otel’de Gift Shop, Nişantaşı’nda Asayra, Bebek’te Midnigth Express, İstinye Park’ta Zeyyen, Ankara’da Nar hediyelik ve Hayal Evi, Dubai’de Cocoon’da satışa sunuluyor. Önümüzdeki aylarda Kuveyt’te satılmaya başlanacak. Ayrıca Mayıs 2011’de New York Modern Sanat Müzesi MoMa, ‘Destination Istanbul’ adlı bir sergi başlatıyor, orada ‘Lalegun’ adlı şekerlik satışa çıkıyor.