Cadde İşte bilmediğiniz İzzet Çapa

İşte bilmediğiniz İzzet Çapa

19.02.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ünlü bir modacı ve fabrikatör bir babanın oğluydu o. Annesi işletmeci olmasını, babası ise fabrikanın başına geçmesini istedi. Ama o önce tekstile ardından da meyhaneciliğe soyundu. Şimdi ise bir marka

İşte bilmediğiniz İzzet Çapa

ŞD-Sevgili İzzet, POSTA okurları seni sayfalarımızdan çok iyi tanıyorlar ama şöyle bir geçmişe uzansak. Hani sırtında top top kumaş taşıdığın tekstil işi yaptığın günlere...İÇ-O günlere bakınca bayramları sevmediğini hatırlıyorum. Bir bayramın son günü çok yakın bir arkadaşım evime haciz getirmişti. Geçmişe döndüğümde anılarımda konfeksiyon döneminde faize batırılmış para, vergi ve elektrik dairelerine borç, alacaklılardan kaçmak için Şişlinin arka sokaklarından dolaşıp evime girebildiğim günler var ancak. Karşılıksız çeklerden mahkemelerde yargılandığımı hatırlıyorum. Bir de Murat adlı çok yakın bir arkadaşımın beni önce yemeğe davet edip, ertesi sabahta hacize gelişi. O günlerdeki anılarım Şenayım.ŞD-Bir de kumar merakın vardı?İÇ-O acılı günlerde can sıkıntısından gittim. A bir baktım 500 bin lira kazandım. Müthiş tabii. Ardından sanki hep kazanacakmışım gibi, gitmeye devam ettim. Ama ağır bir bedel ödedim. Önce Allah sonra da annem sayesinde bu illetten kurtuldum. İntiharı bile düşünmüştüm. Çünkü o sıralar başımda büyük bir dert daha vardı. Kaçak elektrik kullanımı yüzünden cezaevine giriyordum, son çıkan afla kurtuldum. Yaşam bir piyango gibi katılırsan kaybetme olasılığın yüzde 99. Katılmazsan ise yüzde 100. Başarmak içinde yüzde 1in peşinden koşmak gerekiyor. İşte ben o yüzde 1in peşinden koşarak bugünlere geldim.ŞD-Annen ünlü bir modacıydı, Gürnar Çapa, baban ise ünlü bir işadamı Bedii Çapa. Sen huy olarak hangisine daha yakınsın? Neden?İÇ-Görüntü olarak anneme yakınım. Babam iri yapılıydı. Çocukken de çok ağlardım. "Anne ben niye kısa boyluyum" diye. O da bana "Oğlum pahalı parfümler küçük şişelerde olur" derdi. Gerçekten o tarihlerde Pereja kolonyaları vardı. Büyük şişelerde satılırdı ve çok da ucuzdu. Annem hep zekamla bir yerlere geleceğime inanmıştı. Haklı da çıktı. Ayrıca bilirsin "Bodur tavuk her zaman piliçtir" (burada ikimiz birlikte gülüyoruz). Babamla aramızda müthiş bir elektrik vardı. Derin bir aşk. 13 yaşıma kadar aynı yatakta yattım onunla. Zaten 30lu yaşlara kadar ağabeylerimle fazla samimi değildim. Celalle de çok konuşurduk. Ben aynı anneden olan çocukların öz olduğunu inanıyorum. Çünkü yuvayı yapan anne. Annelerimiz farklı olduğu için de Celal ve Ahmetle hiç bir zaman kardeş hayatı yaşayamadık. Evet bu hafta farklı bir isim geliyor köşeme. Aslında bu ismi hepiniz tanıyorsunuz. Benim can dostum İzzet Çapa. Ama bu kez farklı, o son yıllarda eğlence dünyasının yeni kralı, ben ise ayıptır söylemesi son on yılın en iyi magazin yazarı Şenay Düdek. Hiç bilmediğiniz bir İzzet Çapayı getirmek istedim sayfama. Bütün gizli kalmış, bugüne kadar medyaya yansımamış yönleriyle. Bakalım kim kimi terletecek.... İÇ-Benim arkamdaki akıl hocam annemdir. Bana "Farklı olmazsan eski olursun" derdi hep. Bilineni daha iyi hale getirmek yerine meyhaneciliğe değişiklik getirdim. Süleyman Köse gibi sırtımı dayayacağım aslan gibi bir adam vardı ve başarılı oldum. ŞD-Bugüne kadar çalıştığın sanatçıları şöyle dürüstçe artı ve eksileriyle bir elekten geçirsek. Kimler sayende şöhreti yakaladı?İÇ-Ben bu konuda yorum yapmayayım aslında. Hepsi başarılı ki bugün bir yerlerdeler. Cenk Eren ilk bizimle çalıştı ve bugün en tepede. Altayı da biliyorsun ilk ben İstanbulda çıkardım, müthiş bir enerjisi var. Gülay Eralp belki evliliğinin etkisiyle ne yazık ki istenilen çıkışı yakalayamadı. Benim başarımın sırrı ruhu star olan insanlarla çalışmamdı. Cihan Doğan biraz sönük kaldı. Ama bunların içinde en başarılı olan Cenk Eren oldu. En sorunlu sanatçı ise Süperstar Ajda Pekkandı. Nedeni de çok akıl hocasının olması. Şarkı sözü yazarı, yönetmeni, modacısı, kuaförü, fotoğrafçısının fikirlerini alıyor, sonuçta da mutsuz oluyor. Ama Semiramis gibi bir kardeşi var, onun beyinsel işlevlerini yerine getiriyor sanki. ŞD-Gece yaşamı hayli yoğun. Stresli, üstelik de tehlikesi bol. Mafyası çok. Seni üzenler oldu mu? Başından geçen ilginç bir olayı isimleri zikretmeden de anlatır mısın?İÇ-Gece hayatını yaşamakla, anlamak arasında çok çelişki var. Yaşamak için tüketmek, anlamak içinse üretmek gerekiyor. Gece yaşamında bataklıkta yaşayan sinekler de vardır. Sen bataklığa yol verirsen sinekler artar. Ben her zaman devlet tarafında oldum. Onun için benim yanıma pek yaklaşmadılar. Çok ünlü biri Dedikoduluyu açtığım ilk senelerde içeriye aldırmadım diye beni vurmaya kalkmıştı. Daha sonra 8 kişi beni güya özür dilemeye götürdüler ama silahlar çıktı, bacağıma konuldu. Taviz vermedim, özür dilemedim. Şimdi çok iyi arkadaşız. ŞD-İzzet yanılmıyorsam, sen bu işe Ortaköyde küçük bir mekanda Dedikodulu Meyhaneyi açarak başladın ve ilk kez eğlence dünyasına farklı bir konsept getirdin. Nereden çıktı meyhanecilik? İÇ-Düşünsene bir insan ancak çok para kazanıyorsa, para harcayabilir. Bu sektörde de tüketebilmek için üretebilmen gerekiyor. Sıkıcı, verimsiz 75lik bir nine gibi değil, heyecanlı, hızlı yaşamış genç bir adam gibi ölmeyi tercih edenlerdenim. Bu bir dünya görüşü. Ben yenilemeyi; Var olmayanı yapmak olarak görüyorum. Hayatta başarıyı yakalamak için bir şeyleri yenilemek yerine yeniden yapmayı seviyorum. Dedikodulu, People, Fashion, Little Budada hep başarılı oldum ama Jungleda başarısızdım. Buna da sevgili Çınar (Nalbantoğlu) Ağabeyin zamanlama konusundaki ısrarı neden oldu. Yazın açmamış olsaydık orası da başarılı olurdu. Bir de orası uğursuz bir mekandı. Sellam, Catwalk, Berdush, Friends&Trends ve Salopet var. Bunların hepsi farklı mekanlar. Eğer tüketmiş olsaydım boyayıp yenisini yapardım. Tüketmek için iyi üretiyorum. Kıskananlar çatlasın. Ha klasik nedir dersen? Uzun yaşayan başarılı mekanlar mı yoksa uzun yaşan ekipler mi klasik? Ben klasiği ekibimle yaşıyorum. Türkan Şoray hep aynı filmde oynamıyor ama klasik. ŞD-Eğlence dünyasını çok iyi gözlemlediğim için iyi de biliyorum. Bir mekanda bir patron ve bir işletmeci olur. Ama bakıyorum da senin mekanlarında işletmeci kimliğinde pek çok isim mevcut, niye? İÇ-Şenaycığım yaşadığımız ekonomik krizde liderliğin ve yönetimin doğasının değiştiğine inanıyorum. Her yaptığı doğru olan patronlar artık yok. Üretimin özü insan kaynağına yönelmiş durumda. Biz bir orkestra gibiyiz. Ben de iyi bir orkestra şefiyim. Sonuçta aileleriyle düşünürsek 1000 kişiye ekmek veriyorum.ŞD-İyi okullarda okudun, Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesinden ayrıldın. İyi lisan biliyorsun ama eğlence sektöründe insanları eğlendirmek keyif veriyor mu?İÇ-Ben gözlemci gibi olanı biteni izlemiyorum. Oyuncu olup fark yaratmaya çalıştığım için keyif alarak işimi yapıyorum. ŞD-Sektörde bir numara olmak kolay değil. Ama açtığın mekanları şöyle bir gözden geçirsek, senin için çok tüketen adam deyimine bir açıklık getirsen... İÇ-Sosyete tanımına inanmıyorum. Cumhuriyet tarihi kısa. Bu ailelerin tarihi ve yapısı bu kadar geniş değil. İstanbul gece hayatına elitler hakim. Varoş deyimini birtakım insanları tiye almak için kullanıyorum. Bunlar kim dersen; solaryuma girmişlerdir, paranın alabildiği her şeye sahip olduklarından bakımlı ve hoşturlar. Marka giyerler. Kocalarının kredi kartlarına ek kartları vardır. Haketmedikleri yerlere kocaları sayesinde gelirler ve insanlara havadan bakarlar. Yapacak işleri olmadığı için kocalarının yaptığı işe yönetici olurlar. Genelde cipleri ve özel şoförleri vardır. Nişantaşını çok severler. Kendi gibi olmak istemezler ama ellerinde olmadığı için kendileri gibi olurlar. Bunları nasıl tanırsın dersen. Küçük dağları ben yarattım ifadeleriyle çok kolay oluyor. Dergilerde elitlerin de resmi çıkıyor ama bu varoş tip sosyete gazetelerde mutlu aile olarak poz veriyor ancak sorulara cevap veremiyorlar. ŞD-Proje üreten bir adamsın, ama bu projeleri üretirken, dünyadaki eğlence sektöründen yararlandığın olmuyor mu? Fikir açısından çalma, çırpma?İÇ-Benim için gittiğimiz yurt dışı seyahatlerinde en çok mönü çalan sensin. Bunu sormasaydın keşke. (gülüşmeler). Ben eğlence dünyasının Arsen Lupeniyim. Global düşünüp, erel hareket edebilen, detayları odaklayabilen biriyim ve çalmayı da seviyorum. ŞD-Başından bir evlilik ve nişanlılık geçti, aile düzenini pek yürütemedin, niye?İÇ-Ben yaşamı yaşamayı değil, kovalamayı seviyorum. Aşkın bence en güzel tarafı bitebilir olması. Planlayarak yapmıyorum tabii. Ben çok evlenilmek istenen bir tip de değilim. Artık yaş geçiyor çocuk özlemim var. İlk evliliğimi sen de biliyorsun sanatçı Sema Heper ile yaptım. Benden 7 yaş büyüktü. Annemin dükkanında kıyafet diktiriyordu. Gülizar Gazinosunda assolistti. Bir elektriklenme oldu ve 4 yıl evli kaldık. 2 senesinde çok sıkıntı çektik. Hakkını ödeyemem şu an çok iyi dosttuz. ŞD-Sence Türkiyede sosyete var mı? Varsa kimler ve senin varoş sosyete dediğin bir kitle var. Ne yer, ne içerler, niye varoş? İÇ-Bizimki bir menafaat ilişkisiydi. Bir sinerji yaratmak için birleştik. Ben başarılı olmaya başlayınca kardeş olduk. Dedikodulunun 2. senesiydi. Celal dükkanda eğlenmeye başladı. Ben onun sahibi olduğu Maçkadaki Cartoon Barın kapısından içeri giremediğim günleri hatırlıyorum. Bir keresinde Artoyu yerlere eğilerek aldılar, ben kaldım. Arto "Allah kahretsin Celal Beyin kardeşidir o" dedi ama yine kimse inanmadı. Benim Celale babamdan dolayı bir zaafım vardı. O da bu zaaftan çok iyi yararlandı. Tüm kötülüklerine ve yaşananlara rağmen onu çok seviyorum. Beni kullandı ama bunun cevabı keşke ben kendimi kullandırmasaydım. ŞD-Peki Celal Çapa ile tekrar iş yapar mısın?İÇ-Bu bir yol ayrımıdır. Biz bir vazoya sahiptik ama o vazo kırıldı ve onu tekrar yapıştırmak artık imkansız.ŞD-İstanbul, Ankara ve şimdi de sırada Bodrum var? Bu koşuşturma senin fiziksel ve ruhsal dengeni bozmuyor mu? Bu kadar koşuşturmaya nasıl dayanıyorsun?İÇ-Duygusal zekam çok yüksek olduğu için sürekli med-cezirler yaşıyorum. Stres atmak için reiki ve bioenerji yararlı oluyur. Spor yapamıyorum o nedenle Bebekde 10 dakikalık bir yürüyüş bana iyi geliyor.ŞD-Çok zor bir patronsun niye?İÇ-Mükemmelin peşindeyim. İnsan gücüne inanıyorum ama insanların mükemmeli yakalayamamaları beni yıpratıyor ve agresif oluyorum. Herhalde yaşlılığımda bu gidişle yalnız kalacağım.ŞD-Hayatında hiç affedemediklerin oldu mu, var mı? Ya da cezalandırdıkların? Niye?İÇ-Affetmek ve cezalandırmak Allaha mahsus ama nankörlüğü affetmiyorum. Benim kazandığım paralarla lüks içinde yaşayan, tutkularını giderip, arkamdan konuşan insanları affetmiyorum. Tarihte İmelda Marcus vardı totaliter kadın işte benim de çevremde bir İmelda Marcus var, onu asla affedemeyeceğim.ŞD-Rekabetten hoşlanır mısın? Rakiplerin var mı?İÇ-İlgiyi çekmek için rekabet ediyoruz. Rekabeti severim ama rekabet ve taklitçiliği karıştıranlarla rekabet etmeyi sevmiyorum. Ve diyorum ki rekabette sana üstünlük kazandıran şeyler bir kelebeğin düşlerinden daha ağır çekmemeli. Onun içinde taklitler asıllarını yaşatıyorlar.ŞD-Bu alemde örnek aldığın kişi ve kişiler oldu mu? Neden?İÇ-Benim bu alemdeki tek yol göstericim hep Celal Çapa olmuştur. Onun gösterdiği yolun tersine giderek başarılı oldum. ŞD-En iyi müşterilerin kimler? İyi kazanıyor musun, ben kazanmadığını biliyorum da? İÇ-Kendini dünyalı hisseden, çağdaş yaşamın değerlerine sahip çıkan, ön yargısız, isminin altında ezilmeyen insanlar benim en iyi müşterilerim. Para kazanmadığıma gelince inan Şenay marka olduktan sonra para ikinci planda kalıyor. Bugün başarı ve marka var, para uzun vadede gelir nasıl olsa.ŞD-Artık mekanlarına medyayı almıyorsun. Bu kırgınlık yarattı mı? Niye birden fotoğrafçıları yasakladın, popon falan mı kalktı?İÇ-Herşey bir dönem içinde yaşanıyor. Artık insanlar magazinel olmaktan hoşlanmıyorlar. Bir de insanlar arasında korkunç bir uçurum var. Çatışma başlayacak neredeyse. O nedenle görünmek istemeyenlere karşı saygılı olmak zorundayım, öyle popom kalkmış falan değil.ŞD-Sana göre İzzet Çapa daha kaç yıl bu alemin krallığını sürdürür? Yerine yetiştirdiklerin var mı?İÇ-Ben kral sözcüğüne inanmıyorum. Lider sözcüğüne inanıyorum. Zeynep Fadıllıoğlunu beğeniyorum. Tasarımcı, işletmeci, yaratıcı, anne, iş kadını, başarılı. Her özelliği kendinde barındırıyor. Benim inim o. Yeni bir kadro yetiştiriyorum. İki tane Barış geliyor işletmeci olarak. İşletme anlayışına değişiklik getireceğiz. Evet iyi pazarlar efendim hoş kalın ve hep mutlu yaşayın... ŞD-Yıllar öncesine gidelim. Ağabeyin Celali senden önce tanıyorum. O zamanlar yani 1980lerde hiç bir ilişkiniz hatta ağabey-kardeş ilişkiniz bile yoktu. Nasıl başladı? Yazara e-mail: sdudek@simge.com.tr