Öğrenciyken fizik dersinden nefret ederdim. Alman hocalarımız sağolsun, sınavlarda ezber formüllerin ötesinde, yorum isteyen

Maddeye kütlesini veren, yani gezegenlerin, yıldızların ve insanların oluşmasında hayati rolü bulunan Higgs Bozonu’nun varlığı artık kesinleşti. Peki şimdi ne olacak?

Öğrenciyken fizik dersinden nefret ederdim. Alman hocalarımız sağolsun, sınavlarda ezber formüllerin ötesinde, yorum isteyen sorulara bayılırdı. Bense ‘neden hayatta kullanmayacağım fen için kafa patlattığımızı’ sorgulardım.
Bugünse “Keşke bilime daha çok merak duysaydım, daha fazla şey öğrenseydim” diyorum. Bana göre bir insanın bu dünyada uğraşabileceği en kalıcı ve anlamlı olan iki şey var, o da bilim ve sanat.
Bu noktaya gelmemin nedeni, evrenin, dünyanın, yaşamın nasıl şekillendiğine dair amatör bir merakın peydahlanması oldu.
Teleskopla yıldızları gözlemeye, dünya ve evrenin nasıl oluştuğuna dair okumaya, belgeseller izlemeye başladım. Öğrendikçe, insan evladının hayatı anlamak için sarf ettiği çaba, geldiği yol ve bilinmeyen gelecek, bende müthiş bir heyecan uyandırdı. Bu nedenle Mars’a yollanan Curiosity’den tutun, CERN’de yapılan büyük çarpıştırıcı deneylerinde neler olduğuna kadar takibe başladım.

Maddeye kütleyi veren şey
Amatör bilim ruhum geliştikçe günlük hayattaki sorunlar, tartıştığımız konular anlamını yitirmeye başladı. İyi mi kötü mü bilemem... Ama çoğu insanın bilimsel keşifler yokmuş gibi davranmasını, anlamak için çaba harcamadığını, önemsemediğini gördükçe de şaşırıyorum...
Her şeyi çözmüş veya anlamış değilim elbet. Ama bilimin yepyeni buluşlarla şekillendirdiği dünyaya kayıtsız kalmak imkansız.
Geçen hafta CERN, temmuz ayındaki deneyde buldukları parçacığın Higgs Bozonu olduğunu kesin olarak açıkladı. Fizikçiler, 13.7 milyar yıl önceki büyük patlama sonrasında evrenin gelişmesinde bu bozonun ve yarattığı enerji alanının hayati olduğuna inanıyor: Yıldızlar, gezegenler ve evet, insanlar, maddeye kütleyi veren Higgs Bozonu -ve muhtemelen onun gibi başka parçacıklarla- oluştu.

Ne işe yarayacak?
Bu keşif, parçaçık fiziğinin temeli olan Standart Model Fiziği destekliyor. Şimdiye kadar bu modelde bir tek Higgs Bozonu eksikti, o da kanıtlanmış oldu. Kanıt hayati, çünkü Standart Model, maddenin temel parçalarının birbiriyle nasıl etkileşim halinde olduğunu açıklıyor. Higgs Bozonu’nun keşfi, süper simetri, sicim teorisi, birden fazla boyut ve hatta, paralel evrenlere dair yeni kuramların geliştirilmesine, buluşların yapılmasına yapılmasına yol açabilir...
Bu teorileri, ileride anlatmaya çalışacağım. Şimdilik şunu söyleyebilirim: Dünya, bildiğimiz anlamda bir dünya olmaktan çıkacak. Peki ne zaman? İşte onu kimse bilmiyor.
CERN’deki araştırma sonlanmadı. Sırada, ne tür bir Higgs Bozonu’nun bulunduğunu anlamak için yapılacak çarpıştırmalar var! Bilim insanları, eldeki verilerle karanlık maddeyi de anlamaya çalışacak. İleride bu buluş, çok daha ucuza ve daha güvenli yollarla enerji üretmeye yarayabilir.

Haberin Devamı

Paralel evrene  giden yoldayız

Haberin Devamı

İYİ DE BANA NE?

* Higgs Bozonu’nun keşfinin, biz sıradan insanların hayatına nasıl etki edeceği henüz bilinmiyor. CBS News’deki bir haberde, New York Üniversitesi’nden fizikçi Kyle Cranmer, 20’inci yüzyıl başında fizikçilerin atomu anlamak için sarf ettiği çabayı ve kuantum mekaniğinin geliştirilmesine bakmamızı tavsiye ediyor: “Kuantum mekaniği, modern elektroniğin temeli olan transistörün geliştirilmesine ve bugün tıpta kullanılan PET taramaları, MR, lazer teknolojilerinin buluşuna yol açtı. Hiçbiri, kuantum mekaniğini geliştirenlerin tahayyülünde yoktu.”
* Carnmer, bu tip buluşların sadece bilimsel alanda değil gündelik hayatta önemli sonuçları olacağını söylüyor. Nasıl mı? Tim-Berners-Lee, kısaca internet (www) dediğimiz şeyi CERN’de keşfetti. Bu keşif, hayatımızı kökünden değiştirmedi mi?

Haberin Devamı

Paralel evrene  giden yoldayız

Prof. Peter Higgs, bundan 50 yıl önce atomaltı parçacığın teorisini ortaya attı. CERN deneyinde kanıtlanan parçaçık, onun ismini aldı.