Cadde Özcan Deniz vuruldu, biri 911'i arasın!

Özcan Deniz vuruldu, biri 911'i arasın!

24.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Özcan Deniz vuruldu, biri		 911i arasın

skirac@milliyet.com.tr Geçenlerde yine hastanedeyken şahit oldum. Birkaç küçük çocuk bir nevi hırsız polis oyunu oynuyordu. İçlerinden biri vurulmuş numarası yapınca diğeri "Ahmet vuruldu, çabuk 911'i arayın!" diyerek bağırdı. Birkaç saat sonra karşılaştığım çocuklardan birine hemen sordum: "Sen polisin numarası kaç biliyor musun?" Cevap 911. "O Amerika'da, Türkiye'de kaç" diye sordum. Israr etti hatta bahse girmeyi bile önerdi. İnandıramadım... Umarım en kısa zamanda doğru numarayı öğrenir, çünkü Türkiye'den 911'i çevirdiğinizde kıl bir ses "Yanlış bir numara çevirdiniz" diyerek sinirlerinizi bozuyor (Evet, sizin için denedim).Çocuk işte deyip geçmeyin. Birkaç gün sonra aynı soruyu yetişkin bir arkadaşıma sordum. Birkaç saniye tereddüt etti ama doğru cevabı verdi. Ama arkadaşım "Amerika'da acil durumların numarası kaç?" dediğimde hiç tereddüt etmeden 911 cevabını verdi. Neden? Hayır Amerikan emperyalizminden değil! Hayır hayranlık yok... Özenme yok... Cahillik de yok! Nedeni açık. Hayır Özcan Deniz vurulunca bu cümleyi kuran olmadı (yani umarım olmamıştır) ama ne yazık ki kimse "Biri 112'yi arasın" diye de bağırmamış. Kim bilir belki bunun nedeni aşırı yardımsever bir halk olduğumuz için genelde polise ve ambulansa en son ihtiyaç duymamızdır. Ya da belki de asıl neden acil durum hatlarımızın yeterince bilinmemesidir... Ne kadar eleştirirsek eleştirelim Amerikalılar acil durumlarda aranması gereken numarayı yani 911'i, olabilecek en başarılı şekilde insanlarının bilinçaltına yerleştirmiş durumda. Peki siz, "Biri 155'i arasın!" ya da "Çabuk 112'yi ara bir ambulans iste" gibi cümleler geçen kaç Türk filmi hatırlıyorsunuz? Kaç dizi? Bizde 155 veya 112 olsa olsa en fazla bilgi yarışmalarına soru olmuştur bugüne kadar. Keşke biri el atsa da hepimizin bir gün ihtiyaç duyabileceği bu yardım hatlarının tanıtımı daha iyi yapılsa ülkemizde. Gerçi devlet de haklı o kadar çok şey için o kadar farklı numara var ki hangi birini tanıtsınlar! Hem sırada Alo Masal 166 veya Alo Gürültü 176 gibi servisler varken 112 daha çok bekler gibi. Siz ne dersiniz? Bilinçaltına yerleşmiş Güzelleşmek için 2 milyon pound tutarında estetik ameliyat geçirmiş olan Jocelyn Wildenstein'ın dünyanın en korkunç ünlüsü olması bir komplo mudur? Yoksa güzellik gerçekten de göreceli bir kavram mıdır? Merak ettiğim sorular (1) Yabancı gazetelerin yaşam sayfaları popstarlar kadar topçu starlarla da doluyken neden bizim tek magazin kaynağımız şarkıcılar ve mankenler diye düşündüm geçenlerde. Evet işim yoktu, düşündüm. Ve düşününce de hatırladım. Hani bir zamanlar Televole; Bülent Ersoy yerine Bülent Korkmaz, Nihat Doğan yerine Nihat Kahveci, Mehmet Ali Erbil yerine Şifo Mehmet veya İbrahim Tatlıses yerine İbrahim Üzülmez haberleri ve röportajları yapan bir programdı? Hani Ümit Davala'nın repçi değil hâlâ futbolcu olduğu, Kompela'nın şirin Türkçesi ile potlar kırdığı yıllardı? Melih Gümüşbıçak hâlâ spor spikeri, Acun Ilıcalı da muhabiriydi? Hatırladınız mı? Evet güzel yıllardı... Peki sonra ne oldu? Futbolcu magazini tutmadı mı? Hayır neden bu değildi... Futbolcular uslandı mı, magazinciler futbolcuları akladı mı? Can Tanrıyar ile röportaj yaptığımızda kendisi de açıkça söylemişti. Yıllarca yakın ilişkiler kurduğu, canı gönülden sevdiği futbol camiasına zarar verdiğini hissetmişti Tanrıyar. Hatta takım yöneticilerinden rica telefonları bile almıştı. Çünkü sporcunun ahlaklısı, gezmeyeni, çapkınlık yapmayanı, futboluyla önplana çıkanı makbuldü. Bir gün önce Televole'de çapkınlık yaparken yakalanan futbolcu sahada yaptığı ilk hatada darağacına çekiliyordu. Yönetim de futbolcular da bu durumdan rahatsız olmuştu. Yaşamlarının en parlak, en paralı yıllarını geçiren bu gençler Televole korkusundan evde oturamazdı. Onun yerine Televole tarz değiştirdi. Can Tanrıyar ve ekibi futbolcuları çıplak yakalasa bile yayınlamadı. Ama nasılsa Türk magazininde malzeme boldu.Sonuç? Hayır futbolcular uslanmadı. Bizzat şahit oluyorum. Oradalar ve geziyor, içiyor eğleniyorlar. Golleri kaçırmadıkları sürece hepsine helal olsun. Ama Tanrıyar ekolüne güvenen çapkın futbolculara duyurulur, yeni manken veya şarkıcı üretemeyen bu ülkenin magazin servisi her an yine size muhtaç olabilir... Bizzat şahit oluyorum