Cadde Safran’ın muhteşem partisi 10 Aralık’ta

Safran’ın muhteşem partisi 10 Aralık’ta

05.12.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Safran’ın muhteşem partisi 10 Aralık’ta

Safran’ın muhteşem partisi 10 Aralık’ta



Efendim, yarın mübarek Ramazan Bayramı. Dikkat edin, şeker yazmadım. Aslen Ramazan Bayramı’dır adı. Kadir Gecesi, İstinye’den başlayıp Levent’e kadar uzandım ve yedi cami dolaştım. Ama çoğu bakımsızdı, önünde de dilenciler, satıcılar karargah kurmuştu. Yıllardır aynı terane. Nedense bu konuda gereken önlem bir türlü alınamıyor. İlk durağım İstinye’deki Çamlıtepe Aşağı Camii’ydi. Ardından da Emirgan, Baltalimanı’nda Ser Hazin Süleyman Ağa Camii, Rumelihisarı’ndaki Hacı Kemalettin Camii, Bebek-Aşiyan’daki 17. yüzyıldan kalma Kayalar Mescidi... İftarda ve akşam namazında Beşiktaş’daki Yahya Efendi’de ibadet ettim. Yatsı ve teravide de Levent’teki Afet Yolal Camii’ndeydim. Sevgili Demet Akalın, Sevim Çiftçi, İbrahim Polat’ın dünya iyisi kızı Songül Sel, Loggia’nın işletmecisi Şenay Çelik, Benan Yerlitaş, ‘Birebir Show’dan sevgili Cengizhan’ı gördüm. Allah hepimizin dualarını kabul edip gelecek sene de ibadet etmeyi nasip etsin. Beyoğlu’ndaki Zarifi açıldığından beri topu topu üç kez gitmiştim. Aslında biraz da darıltmışlardı beni. Çok sevdiğimiz bir ağabeyimizin kızının doğum günü için 25 kişilik bir rezervasyon olayında beni çok üzmüşlerdi. Yine bir ağabeyimizin karısının doğum gününde masaya öylesine fahiş bir fiyat gelmişti ki artık gitmemeye yemin etmiştim. Sonunda araya sevdiğim dostlar girdi ve ısrar üzerine Maslak’daki yazlığına gittim. Ama orada da tabir-i caiz ise güzel bir kazık yedim. Olsun, ne yapalım. Herkesin bana güzel indirimler yapacak hali yok ya. Neyse, bu yıl gitmeyi pek düşünmüyordum. Fakat çok sevdiğim ve yıllardır tanıdığım dünya güzeli bir insan, sevgili Handan Taşkın buranın halkla ilişkilerine başlayınca ve eski DJ’i sevgili Mert Levent yuvaya dönünce el mahkum, gittim. Atmosfer hoş aslında. Yemekleri de öyle. Servis ise kusursuz. Yani müesseseye laf yok. Güvenlik görevlisi Ömer Kurt, servis şefi Hüseyin Çimen, mutfak sorumlusu İbrahim Çelik işlerinin ehli isimler. Hele pazarları sahne alan Altın Kızlar Türk Müziği Grubu var ki, muhteşem. Zaten ben onları ilk kez Günay’da izlemiştim. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı mezunları ve öğrencilerinden kurulu olan grup keyifli müzik yapıyor. Kemanda Oya Şener, udda Esra Ozanoğlu, klasik kemençede Berna Sarı, kanunda Burçin Bahar coşturuyor. Öylesine yumuşak okuyorlar, öylesine seviyeli müzik yapıyorlar ki ruhunuz dinleniyor. Zaten grup İngiltere, Macaristan, Almanya, İsrail, Monaco, İtalya ve Kazakistan gibi ülkelerde de başarılı konserler vermiş. Unutmadan; bu yıl Zarifi bünyesinde kurulan Kav’da yaklaşık 200 çeşit şarap var. Sadece Türk bağlarının seçme üzümlerinden yapılan özel şaraplar değil. Dünyaca ünlü Fransız, Kaliforniya, Şili, İtalya, Afrika, Portekiz ve Bulgar şarapları da var, meraklıların bilgisine. Bu arada Mert ve diğer DJ İlker Tandoğan’ın performansı muhteşem. Eski İstanbul şarkılarından Yunan müziğine, oryantalden etnik müziğe ve Türkçe popa kadar yok, yok. Yani Zarifi yemeğiyle, müziğiyle zarif bir restoran-bar. Telefon numarası (0212) 293 54 80. Efendim, bu aralar aynı anda iki kitap okuyorum. Aslında birine başlayalı çok oldu; Ayşe Akdeniz’in yazdığı, Doğan Kitapçılık’dan çıkan "Rüzgar, Kan ve Kelebek". Araya başka kitaplar soktuğum için bitmemişti. İşin aslı ilk bölümleri biraz da sıkıcı gelmişti. Ama şimdilerde elimden düşmüyor. Ayşe Akdeniz’i kutlamak gerek. Çok başarılı bir polisiye roman yazmış. Sonunda bitirdim ve büyük keyif aldım. Şayet kaçırdıysanız mutlaka okuyun, bırakamayacaksınız. Şimdilerde Ayşe Akdeniz ikinci kitabının hazırlıklarını sürdürüyormuş. Onun kankası Yazgülü’den öğrendim, merakla bekliyorum. İkinci okuduğum kitap ise pırıl pırıl, genç bir kaleme ait. Tiyatro ve televizyonların sevilen bir yüzü; Sevinç Erbulak. Rahmetli Altan Ağabey (Erbulak) ile Füsun Erbulak’ın küçük kızı. ‘Gözünü Kırpma, Düşerim’ adlı kitabı annesine ithaf etmiş Sevinç. Babasıyla olan anılarını, hayatından kesitleri ve hayal dünyasından harmanladıklarını kaleme almış.

Efendim, Tanyeli’nin dönüşü gerçekten muhteşem oldu. Valla 30 yaşında, hâlâ estetiğini çok güzel koruyan bir oryantal. Üstelik çok da iyi dansediyor. Tanyeli, Türk Haftası için Ayşegül Aldinç ile birlikte gittiği Hindistan ve Nepal’de büyük ilgi gördü. Şimdi de Hindistan’da. Diplomat hanımlarına dans dersi vermeye gitti. Evet, yanlış okumadınız. Türk dansı Hindistan’da, diplomat hanımları tarafından öğreniliyor. Tanyeli ardından da Hollywood’a geçecek. Başarılı oryantal, geçtiğimiz aylarda Yunan televizyon kanalı olan Kanal Tempo’ya çıkıp Tarkan’ın şarkısı eşliğinde dans etmiş ve söyleşi yapmıştı. Aynı kanaldan yine teklif almış. Kısacası Tanyeli uluslararası oldu. Diğer oryantallere, özellikle de çok iddialı olanlara duyrulur.

Reina’nın büyük patronu Mehmet Koçarslan ve ortağı Ali Ünal ile buluşup sevgili Celal Çapa’nın sahibi olduğu, güzel karısı Şebnem Çapa’nın işletmesini yürüttüğü Swisshotel’in altında yeni açılan Eyvan’da aldık soluğu. Kalite çok yüksekti. Aileler ağırlıktaydı. Ali Dinçkök bir grup konuğuyla yemek yiyordu. İstanbul Mobilya’nın ortaklarından Ahmet Kanık yeni eşiyle gelmişti. Ahmet Çapa ve Nükhet Alben barda keyifle sohbet ediyordu. Celal, Swisshotel’in diskosunu da almış, gece kulübü yapacak. Yemekler gerçekten lezzetliydi. Üstelik yalnızca Osmanlı mutfağı değil, dünya mutfağından da örnekler vardı. Masaya, geleceğin büyük işletmecisi küçük Emre Çapa geldi. Yakında Amerika’ya gidiyor. Babası 8 okul sıralamış. Emre beğendiği okulda 4 sene aşçılık okuyacak, dönüşte de "Bu alemde ben de varım" diyecek. Öğle servisinin de olduğu Eyvan’da ön yemek olarak mürekkep balığı pilaki, ahtapot salatası, karidesli çiğ köfte geldi. Çok şık, lezzetli ve ilginçti. Mutlaka deneyin. Tuzda torik, kılıç pastırma, hamsili pide, deniz mahsüllerinden pazı dolması ve ahtapot kolları kavurma arkadan geldi. Ali de Mehmet de çok beğendiler. Tadımlık gelen tüm mezeler gerçekten çok güzeldi. Ardından ben yine levrek ızgara istedim. Memo ile Ali ise Çin wook’unda sebzeli, soya soslu deniz mahsulleri yediler. Ama ben arsızlık yapıp onların yemeğinden de tattım, bu yemek de hepimizden geçer not aldı. Krokanlı incir tatlısı ve dondurmalı sakızlı sütlaç da ağzınıza layıktı. Celal fiyatları normal tutmuş. 80-100 kişilik bir yer. Mutlaka rezervasyon yaptırın. Telefon numarası (0212) 326 11 75.
O akşam masaya şef olarak Özkan Ekinci, garsonlardan da Murat ve Serkan baktılar. Bayramla birlikte pek çok gece kulübünde büyük bir canlılık başlıyor. Etiler Nispet’de artık her pazar Kibariyeli geceler start alıyor. Aslında pazar günleri çıkmak hiç adetim değildir ama prensibimi bozacağım, sırf Kibariye’nin özlediğim o güzel sesini dinlemek için gideceğim. Diğer günler Nispet’de Utku yine fırtınalar estiriyor. Bakırköy Nispet’de ise cuma Soner Arıca, cumartesi Demet Akalın var. Club Türk’de haftasonları bir ay Hande Yener fırtınası devam edecek. Ayda bir cuma gecesi ise Nez çıkacak. Kargo Grubu’nun solisti olarak tanıdığımız, geçen ay ilk solo albümünü çıkaran Koray Candemir ise cumartesi geceleri artık Sıraselviler’deki İncir Bar’da. Yeni albüm hazırlıkları için bir süredir Amerika’da bulunan Teoman döndü ve ayağının tozu ile Kemancı’nın alt katında cumartesi geceleri çalışmaya başladı. Asıl büyük hareket Aslı Altan’dan geliyor. Tam üç aydır Karaköy Liman’ı değiştirmek için tabir-i caiz ise anası ağlayan Altan, 10 Aralık’da muhteşem bir parti ile Safran’ı açıyor. Partiye sanat, sosyete ve medya dünyasından çok ünlü konuklar davetli. Duyduklarım doğruysa Radikal Gazetesi’nin genç ve başarılı Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Perihan Mağden, Ayşe Arman, Elif Dağdeviren, Şebnem-Celal Çapa, Lal Feray, Güllü Aybar, Mehmet Koçarslan, Ali Sayar, Neslihan Yargıcı, Emre Ergani, Çiğdem Kayalı partinin renkli konukları arasında olacaklar. Davetliler arasında ben de olacağım için kısmetse gidip sizler adına izleyeceğim.

Haftasonu Taksim tarafında işim vardı. İftar saatine denk gelince uzun süreden beri gitmeye niyetlendiğim Divan Pub’a uğradım. Ama bir ay önce adı değişmiş. Taksim Hill Oteli’nin yeri olan Divan Pub’un işletmesi, bu otelin Yiyecek İçecek Müdürü Murat Doğruyol’a geçmiş, adı da Taksimoda olmuş. Çok lüks ve konforlu. Mönüde ne ararsanız var. Dilerseniz yemek yiyorsunuz, dilerseniz içki veya çay, kahve alıyorsunuz. Amaç, Taksim gibi kozmopolit bir yerde her sınıfa hitap etmek. Bina iki katlı. Birinci kat bölümlerden oluşmuş. Ön kısım daha çok aperatif alanlar, öğle yemeği için gelen iş sahipleri ve çalışanlar için uygun. Arka kısım ise daha konforlu. Konuklarınızı burada ağırlayabilirsiniz, uzun süre oturulacak şekilde tasarlanmış. Maç yayınları için bir televizyon sistemi var. Özellikle lig maçlarında tıklım tıklım oluyormuş. Sabah 08.00’de kahvaltıyla açılan Taksimoda’nın mönüsü çok zengin; Amerika, Arjantin, California mutfağından lezzetler var. Ben bir çorba içtim. Ardından hafif olsun diye Kiewski usulü piliç ve kazandibi yedim. İçecek, çay dahil 30 milyon ödedim. Özellikle Taksim buluşmalarınız için günün her saatinde çok uygun bir mekan. Et yemekleri, makarnalar, yani 90-100’e yakın çeşit var. Aç kalmanız ya da memnun olmamanız mümkün değil. Telefon numarası (0212) 334 85 00. Çıkışta The Marmara’daki randevuma gittim. Bu otelde ne anılarım vardır bir bilseniz. 1982 yılında bir yıl kalmıştım. O zamanlar sevgili Ünsal Şınık Genel Müdürdü. Şimdi Dedeman’ın başında. Biz sohbetimizi sürdürürken baktım, İzzet Yıldızhan ile Yeşim Çankaya içeri girdiler. Onların da bir iş randevusu varmış. İzzet’i severim, delikanlı çocuktur, saygılıdır. Yeşim de yıllardır müzik sektöründe pek çok sanatçıya destek olmuş iyi bir basın danışmanı. Geçen cumartesi, tesadüf, kanalları karıştırırken İzzet’in Seher Dilovan ile TGRT’deki şovuna takılmıştım. Valla çocuk şovda da başarılı, üstelik yakışıklı ve şık. ‘Ben Demiştim’ adlı yeni albümünden, tüm konuklar gibi ben de albüme ad olan parçaya, ‘Ben Demiştim’e taktım. Özellikle de ‘Yakarım bu şehri, içerim bu zehri/ Bir daha dönmem söylemiştim/Ben demiştim’ kısmı çok hoş. İzzet Yıldızhan bu albümde gerçekten başarılı, yalnız biraz popvari olmuş gibi. Dinleyin, seveceksiniz. Biraz da Yeşim ve İzzet ile sohbet ettim. İlk klibi, herkesin çok beğendiği favori şarkımız ‘Ben demiştim’e çekmişler. İzzet bir Anadolu turnesi teklifi almış ama TGRT’deki programı nedeniyle ancak ekstralara gidebiliyormuş. Ardından yine uzun süredir uğrayamadığım Tepebaşı’nın kraliçesi Anjelique’e gittim. Sahipleri Rıza ve Levent Büyükuğur erken olduğu için ortalıkta yoklardı. Sonra Rıza’yı bir ara görür gibi oldum. Mekan pek fazla değişim geçirmemiş. Ramazan nedeniyle tıklım tıklım değildi ama kaliteli ve temiz bir müşteri grubu vardı. Altta şık ve 100-150 kişilik bir restoran, geniş bir bar, üstte de localar yer alıyor. 18 kişilik bu localara restorandan ayrı servis yapılıyor. Özel davetler, geceler için ideal. Dostlarınızla, ailenizle bu bölümü ayırtıp güzel bir gece geçirebilirsiniz. Fiyatlar da fahiş değil. Anjelique’de benim en çok dikkatimi çeken, ışık oyunları oldu. Işık sistemi aynaların arkasına gizlenmiş. Dolaşırken çok eski bir dostum olan Doğan Yaylacı ve ailesini gördüm. Biraz sohbet ettik. Yemekleri çok beğenmişler. Pekin ördeğini, Japon eriştesini, etleri lezzetli bulmuşlar. Servis de çok iyiymiş. Geçen yıl birkaç kez yemek yemiştim ama bu kez sadece su içtim. Ramazan sonrası mutlaka yemeğe gideceğim. Telefon numarası (0212) 244 59 22.
Evet efendim, bugünlük de bu kadar. Yarın mübarek Ramazan Bayramı. Hepinize kutlu ve mutlu olsun. Büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öperim, ortancalara bişey yok. Şaka, şaka. Yine en güzel günler sizin, artanlar benim olsun.

Yazara e-mail: