Cadde ŞARKILARDAKi ADAM BENiM

ŞARKILARDAKi ADAM BENiM

30.12.2013 - 19:55 | Son Güncellenme:

“Kuzey Güney”in astığı astık, kestiği kestik babası, “Kayıp”ın mafya lideri; pek ehlikeyif, pek güler yüzlü bir Mustafa Avkıran olarak şarkılar söylüyor.

ŞARKILARDAKi ADAM BENiM

Garajistanbul’da sahnelediği “Sabahlar Olmasın” projesi, Kalan Müzik etiketiyle albüm olarak yayınlanacak. Milliyet Sanat’tan Yavuz Hakan Tok, Avkıran’ı stüdyoda ziyaret etti

Haberin Devamı

Çok klişe bir laf vardır ya hani “İşin mutfağı” diye; müzik lisanında o mutfak, albümlerin kaydedildiği stüdyo- lardır. Tiyatro oyuncusu Mustafa Avkıran şu sıralar stüdyoda.
Hayır, seslendirme filan değil; Kalan Müzik etiketiyle yayınlanmış nice albümün kaydedildiği müzik stüdyosunda bir albüm kaydediyor. “Sabahlar Olmasın” adını verdiği ve Garajistanbul’da sezon boyu sahnelediği müzik projesini Hasan Saltık’ın desteğiyle bir albüme dö-nüştürmeye karar veren Mustafa
Avkıran’ı stüdyoda ziyaret ettim. Mutfakta pişmekte olan yemeğin tadına bakmaktı maksadım.
Sonunu başından söyleyeyim madem; pek lezzetliydi.
Albümün müzik direktörlüğünü yapan Levent Güneş, gösteriler boyunca sahnede de Avkıran’a eşlik eden müzisyenlerden biriymiş zaten. Mustafa Avkıran sezon boyunca 14 kez sahneledikleri gösterinin, albümün bir anlamda provası olduğunu söylüyor.

Haberin Devamı

Söylerken eğleniyor
Stüdyoyada prova vokal kayıtları yapılan “Her Akşam Votka Rakı Şarap”ın düzenlemesini duyar duymaz bunu hissediyorum zaten. Kelimenin tam anlamıyla muzır bir düzenlemeyle şarkının sözlerinde yüklü efkar demlenmiş, hafif çakırkeyif olmuş sanki. Nitekim söylerken Mustafa Avkıran da çok eğleniyor, zaman zaman kahkaha atmaktan kendini alamıyor. 60’ların Türkçe şarkı söyleyen meşhur yabancı solistleri de burada sanki, hepsini oynuyor
Mustafa Avkıran ama taklit değil bu. İster istemez soruyorum ben de “Yaptığınızın ne kadarı oyunculuk, ne kadarı şarkıcılık?” diye.
“Ben hayatım boyunca gösteri sanatlarında anlatım biçimleri üzerine kafa yordum. Tiyatronun sadece sözden ibaret olmadığını savundum. Oyunculuk, anlatıcılık, aktarıcılık, şarkıcılık, söz söyleyen, eline saz alıp köy köy dolaşan ozanlar... Hepsi var içinde. Toplamda kendime ait bir şeyler anlatmak yerine başkalarının söylediklerini aktarıyorum. Topladığım hikayeleri anlatıyorum aslında. Bu projede şarkıcı-oyuncuyum.”

Stüdyo, benim diyen şarkıcı için bile er meydanıdır oysa. Gördüğüm kadarıyla siz hiç zorlanmıyorsunuz küçücük odada kulaklıklar ve kendi sesinizle baş başa kaldığınızda.
“İlk başta çok zorlandım. Şarkıcılık oyunculuktan bin kat daha zor benim için ama ben galiba zorluklarla oyun oynamayı seviyorum. Stüdyo denilen şey o kadar hesaplı bir şeymiş ki. Her sazın bastığı, her notanın çıktığı yer belli ve değiştiremiyorsunuz. Sahnede çok özgürüm, bir hata yapsam da toparlayabilirim. Ama stüdyo öyle değil. Elbette hataları teknik yollarla düzeltmek mümkün ama ben onu yaptırmamaya çalışıyorum.”

Haberin Devamı

Dizilerde canlandırdığınız karakterler de hep ağır abiler oldu. Bir aile babası, bir mafya babası, bir ağa... Şimdi bu adamı yadırgamaz mı izleyici/dinleyici?
“Onu biz de sorguladık aslında. Ama benim oyunculuk kariyerim o dizilerle başlamadı. Oyuncu olarak sahnede çok şarkı söyledim, birçok müzikal ve müzikli oyunda rol aldım. Ama çok yoruldum ben tiyatro yapmaktan. Diziler filan da beni hayli yordu. Böyle kendimi hafif hissedeceğim ve istediğim gibi sahnede olacağım bir iş yapmak istedim.
‘Sabahlar Olmasın’ aslında tamamen keyfi, kendim için ortaya çıkardığım bir işti. Proje ilk aklıma geldiğinde oturup serbest çağrışımla yazmaya başladım. Rakı, rakılı şarkılar, içkili şarkılar, sabahlar olmasın, meyhane... Böyle döktüm aklımdakileri kağıda.
Sonra şarkılar dinledim. Dinledikçe yenileri geldi. Hepsini dinledim günlerce. Orada dramaturg tarafım girdi devreye. Önce şarkıların metinleri ve makamları arasında bir ilişki kurmaya çalıştım ve yavaş yavaş çözdüm o ilişkiyi. Sahnede şarkıları daha dramatik, daha esprili, daha tiyatrocu gözüyle yapıyorduk. Ama albüme girince iş daha ciddiye bindi. Özgün besteler de girdi işin içine.”

Haberin Devamı

Tamamen keyfi bir iş”

Bu zamanda böyle bir konseptle albüm yapmak muhalif bir tavır olabilir mi?
“Bizim yaptığımız işler bugüne kadar hep muhalif oldu zaten. Ama biz onu amaçlayarak yapmadık; öyle denk geldi. ‘Bunlar niye hiç söylenmiyor?’ diye yola çıktık, o sırada alkol yasası gündeme geldi. ‘Vardar Ovası’ meselesi çıktı sonra. Birdenbire kendiliğinden muhalif oldu proje ama aslında o maksatla yapmadık.
Biz bu ülkenin eğlence kültürüne ait olan bir şeyin altını çizmek, hakkını vermek için başladık bu projeye. Bizim yaptığımız içkiye özendirmek değil. Mesela ensest konuşulmuyor bu ülkede ama çok yaygın. Kadına yönelik şiddet de aynı şekilde. Bu ülkede içki de var, sigara da, eğlence müziği de... Dahası bu toprakların kadim kültüründe muhabbet diye bir şey var ve bu muhabbetin içinde şarkılar, türküler var. Bunları yok sayamazsınız.”

Haberin Devamı

“Açılsın meyhaneler...”

Alkol yasaklarının hışmına uğramaktan korkmuyor musunuz peki?
“Asla korkmuyorum. Bunlar her yerde çalınan ve söylenen şarkılar. Ama bu şarkıları yan yana dinleyin-ce rahatsız olacak birileri var, onu biliyorum. Bir de ben şarkıların hikayelerini aktarıyorum aslında. Kaldı ki mesela şu anda oynadığım ‘Kaçak’ dizisinde bir başlıyoruz öldürmeye, yirmi otuz kişi ölüyor, silahlar konuşuyor. O da öldürmeyi özendiriyor o zaman. Ekranda içki içmek, şarkıda ya da klipte içki olması neden özendirsin ki?”

“Kuzey Güney”in astığı astık kestiği kestik babası, “Kınalı Kar”ın çatık kaşlı Cabbar Ağa’sı, pek ehlikeyif, pek hoş sohbet, güler yüzlü bir Mustafa Avkıran olarak çıkmış ya karşıma, “Söylediğiniz şarkılardaki adam siz misiniz?” diye de sorasım geliyor haliyle.
“Benim evet. Zaten bunu ben hayal ettiğim ve bu şarkıları söylemek istediğim için oldu bu proje. Mesela Müslüm Gürses’in ‘Açılsın Meyhaneler’ diye bir şarkısı var. Ben de öyle düşünüyorum. Hakikaten açılsın meyhaneler, boş durmasın kadehler...”
Hayır, günün sonu Nevizade’de bitmedi. Ama İstiklal Caddesi boyunca yürürken sepeleyen kara rağmen hiç üşümediğimi fark ettim. Dinlediğim şarkılar içimi
o kadar ısıtmıştı.