Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beren Saat ‘Aşk-ı Memnu’ ile aramızda her daim. Bugün halini, sesini ve söyleyeceklerini pek ekranda duyamıyoruz. Uzun bir aradan sonra yine bir uzun zaman diliminde kendisini Ayşegül Doğan’ın YouTube programında izledim.

Ünlülerin egosu gitti!

Bir cümlesi dikkatimi çekti; “Dünyadaki bütün ünlülerin egolarını, güzellik kaygılarını bir kenara bıraktığı...” Bütün bu kimliklerinden arınıp, salgındaki yaraların sarılmasına yardımcı olmuşlar öyle diyor özetle. Yemek yaptılar, gitar çaldılar belki de bir çırpınıştı eski günlerin adına! Dünya korkularında eşitlendi. Ama eşitsizliğinde yine ibre değişmeyecekti.

Haberin Devamı

FUTBOL VE BETON

En çarpıcı örnek futbol... İzliyoruz maçları, stadların bir önemi kaldı mı? Bomboş beton yığınları haline geldi. Ortada yeşil bir zemin üzerine çıkıp, milyon euro’luk sırt numaralarının tepiştikleri bir zavallı gösterinin, ötesine geçebildi mi? Efendim seyirci alacaklar. Alacaklar da şu çıplak haline bak önce sen. Nasıl bir gösteri? Ağzımızda maskeler, hangi futbolcu sağlam, hangisi değil, onun tartışmasındayız. Ve aslında sporun paraya tahvil edildiği bir halin, nasıl sakil, nasıl zavallı, nasıl insanı insanlıktan çıkaran bir durum olduğunu bu vesileyle görmüş olmuyor muyuz?

ADIMIZ YENİ NORMAL

Bir de isim bulduk: Yeni normal. Bir de isim bulduk: Yeni normal. Normal dediğin nedir? Bülent Ortaçgil’in şarkısı ne güzel anlatır. Ekleyebiliriz bugünden bir mısra şarkıya “Ya pandemi ya salgın? E gayet normal!” Bir müzisyen arkadaşım kapılarını açan bir caz mekanından teklif almış. “En fazla üç kişi çalacaksınız bir de maskeler çıkmayacak” demişler. Yaklaşık 30 yılım sahnenin üstünde geçti. ‘Mesafeli konserlerin’ yalan dolan haline alışmanın normal olmayacağını biliyorum. Uzattım lafı, gelirsek Beren Saat söyleşisine... Kendimizle yüzleştik ama bir o kadar açlık ve işsizlikle karşı karşıya da kalışımızı bizlere yaşatıyor olmasına değindi salgının Saat. Eski normalin yeni normal kisvesi altında bence kendi telaşımıza düşeceğimiz ve çokça yitip gidenlerin arkasından ağıt, anı, belge, tarih, film, hiçbir iz bulamayacağımız bir çağın içinde olacağız.