ŞiRiNCE’NiN EN ŞiRiNi

Çoğunuz ‘kıyametin kopacağı’ 21 Aralık vesilesiyle duydu adını Şirince’nin. Bu eski Rum köyünde hava güzel, su, güzel, insanlar güzel. Bir de...

İstanbul’daki evinizden havalanına gitmek üzere yola çıktınız. Trafik sorunu malum, diyelim ki 1 saatiniz yolda geçti. Uçuşunuzdan 1 saat önce gitmek zorundasınız limana. Kalkıştı, inişti, bagajdı derken İzmir yolculuğunuz da 1 saat sürdü. 45-50 dakikada da Şirince’ye vardınız. 4 saati bulmadan başka bir dünyadasınız.

Mübadelenin ardından
Güzel ülkemin gerçekten şirin, zarif bir köyü Şirince. Mübadeleyle Rumların Yunanistan’a, oradaki Türklerin de bu topraklara göçü, trajiktir ama sancılı bir süreç yaşansa da, doğup büyüdükleri evlerini, mülklerini, dostlarını geride bırakmak zorunda kalsa da insanlar, alışılmıştır yeni düzene.
Zaman her şeyin ilacı ne de olsa. Son yıllarda turizmle var olan köyde, hemen her ev pansiyon, irili ufaklı oteller de var tabii. Bunların en ünlüsü de Güllü Konakları. Ününü de hak ediyor, yekten söyleyeyim. Biri 100 yaşının üzerinde, diğeri nispeten daha yeni iki konakta olmak üzere, toplam 12 odalı butik bir otel burası. Şık, sofistike, köyün adı gibi şirin.

Şöminenin başında
Biz vardığımızda akşam çoktan çökmüştü. Sağanak yağmur eşliğinde otele adımımızı attık, doğrudan gürül gürül yanan şöminenin yanında aldık soluğu. Biraz dinlendik ve hemen yemeğe oturduk. Güllü Konakları, mutfağıyla da övgüyü hak ediyor. Bu noktada, Ağrılı genç şeflerine teşekkürü bir borç bilirim. Hem iki akşam yemeği, hem de benim maalesef bir kez tadabildiğim kahvaltısı için bile burada konaklamaya değer. Malum yol yorgunuyuz, odaya çekiliyoruz yemeği çok uzatmadan.
Odalar özgün, ince ince işlenmiş her ayrıntı. Eski bir konakta olduğunuzu hissetmemeniz mümkün değil. Yaşanmışlık sinmiş her köşeye. En önemlisi de bu. Benim kaldığım odanın banyosu konağın mutfağıymış mesela. Zamanında ocak olarak kullanılan bölüm, şömineye çevrilmiş. Ortaya da güzel bir Fransız küveti kondurulmuş. İsteyene şık bir de duş var, hatırlatalım.
Sabah kuş sesleri eşliğinde uyanıyorum. En son Seferihisar’da bu hoş, neşeli melodileri işitmişti bu kulaklar. Ne de olsa Ege’deyiz. Özlemişim...

Huzursa aradığınız
Kahvaltısı sonrası “Ver elini Efes” diyoruz. 20 seneden fazla olmuştu binlerce yıllık medeniyetin izlerini görmeyeli. Yamaç Evler ortaya çıkarılmış, giriş-çıkışlar modernize edilmiş. Bir gün önceki yağmurdan, çamurdan eser yok. Güneş pırıl pırıl. Efes, gerçekten büyüleyici.
Her güzel şeyin sonu çabuk geliyor... Doğanın tarihle buluştuğu bu zarif köyü arkamda bırakmak istemiyorum ama işler beni bekler. Huzuru arıyorsanız eğer, topu topu 36 saat kaldığım; TripAdvisor’dan ödüllü, The Times’ın sayfalarında övgüyle bahsettiği, Oprah Winfrey’den Jodie Foster’a pek çok tanınmış simanın tercih ettiği Güllü Konakları’nı siz de seveceksiniz.

BAĞ EVi DE VAR

Güllü Konakları’nın bir de Bağ Evi var. Otelin bir parça daha üzerinde, orman içinde. Daha fazla bilgi vermek isterdim ama hava koşulları henüz el vermediği için çıkamadık sapa, çamurlu yolunu. Ancak mayıs ayından itibaren hizmet vermeye başlıyorlarmış. En çok balayı çiftlerinin hayalini süslediğini de tahmin etmişsinizdir.
Adres: Şirince Köyü, No: 44 Selçuk/İzmir
Tel: 0 232 898 31 31
www.gullukonak.com

TATMADAN DÖNMEYiN
Selçuk’a kadar gelip de çöp şiş yemeden olmaz tabii. Yarım asrı geride bırakan Selçuk Köftecisi’ne kuruluyoruz. Köftesi de, çöp şişi de gerçekten çok lezzetli. Yolunuz Selçuk’a düşerse, mutlaka deneyin.