Şizofreni alanında çığır açan gelişmelerden biri olarak kabul edilen üç aylık tedavi sayesinde, bazı hastaların yaşam kalitesi artacak.

Şizofreni tedavisinde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri, hastaların ilaç kullanmayı reddetmesi ya da etkisini görmediğini düşünerek yarıda bırakması. Bir yıllık oranlara göre, hastaların yüzde 70’i ilacını almıyor ya da bırakıyor.

Şizofreni tedavisinde önemli gelişme

New York Hofstra Northwell Tıp Fakültesi’nden Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Christoph Correll, hastanın 365 gün değil, üç aylık aralıklarla tedavisine devam etmesinin mümkün olduğunu söyledi. Correll ile hem şizofreniyi hem de tedavideki yenilikleri konuştuk.

Haberin Devamı

- Şizofreni nasıl bir hastalık?

Şizofreni, bir beyin hastalığı ve gerçek nedenini tam olarak bilmiyoruz. Fakat çeşitli şekillerde ortaya çıktığını görüyoruz.

1-Pozitif semptomlar: Olmaması gereken halüsinasyon, düşünce ve davranışlar.

2-Negatif semptomlar: Motivasyon eksikliği, mutsuzluk, sosyalleşememe ve konuşmak istememe gibi durumlar.

3-Kognitif davranım bozukluğu: Topluma uygun olmayan davranışlarda bulunmak.

4-Duygudurum bozukluğu: Kişi depresif olabilir ya da hastalık hakkındaki iç görüsü eksiktir. Bu da tedavi eksikliğini beraberinde getirir, hasta ilaçlarını düzenli kullanmaz. Öğrenciyse okula, çalışansa işe gitmez. Çevresiyle uyum kuramadığı için agresifleşebilir, hatta intihar edebilir.

- Kolay fark edilebilir bir sorun mu?

Kolay fark edilemez çünkü hasta belirtileri kendine saklar ve gizlenir. Uyku sorunları, toplumdan kendini çekme ve işlevselliğin bozulması gibi semptomları vardır. Kendi kendine konuşma, bir anda gülmeye başlama gibi hastanın iç sesini dinlediği durumlar da bulunur. Ya da ‘İnsanlar beni takip ediyor’ diye sürekli etrafına bakınabilir. Kapıyı, pencereyi kapatma ve korku içinde yaşamak da belirtiler arasındadır. Düzgün konuşamama, garip sözcükler türetme ve bir konudan bahsederken diğerine geçmek de işarettir.

- Kadın ve erkeklerde görülme sıklığı farklı mı?

Erkeklerde daha erken yaşlarda görülür ve seyri şiddetlidir. Kadınlardaysa, yaşamın iki farklı döneminde pik yapar, ilki 20’li yaşların ortası ve sonu, diğeri de menopoz sonrası. Yoksullarda ve büyük kentlerde yaşayanlarda sık görülür. Stres ve genetik yatkınlık varsa, çevresel faktörler de eklenince, anne-baba öyküsü bulunuyorsa, yüzde 10 oranında risk faktörünüz var. Tek yumurta ikizinizde varsa, oran yüzde 50’ye çıkıyor.

Haberin Devamı

Şizofreni tedavisinde önemli gelişme

- Hastalığı neler tetikler?

Kaçınılması gereken üç faktör var:

1-Yetersiz uyku

2-Travma

3-Uyuşturucu

- Tanı yöntemleri nelerdir?

Biyolojik bir test yok. İnsanları dinleyerek ilerliyoruz ve aileyle bir araya gelerek, semptomların neler olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Ortada bir psikoz vardır ve bunun sebebinin biyolojik olup olmadığına bakılır. Bir hastalık mı, madde bağımlılığı mı, mani ya da depresyon mu? Tiroid sorunları ya da elektrolit dengesizliği çıkabilir altından. Beyin tümörü, sara nöbeti ve fazla steroid alımı da var.

- Tedavisi nasıldır?

Psikososyal tedaviler önemli. Destekleyici eğitimlerle hastayı toplum içine entegre etmeye çalışıyoruz. Elimizdeki en iyi bilgiler, kognitif davranışsal tedavi üzerine. Hastanın yaşadığı olayları kendisine tekrar gösteriyoruz. Hasta, durumunun farkındaysa, izin alıp hastaneye yatırıyoruz. Ama durumu kritikse izinsiz de yatırabiliyoruz.

Haberin Devamı

Şizofreni tedavisinde önemli gelişme

- Tedaviyi başarısızlığa götüren faktörler neler?

İlaçları almamak, madde bağımlısı olmak, tedavi için geç kalmak, fiziksel ve psikolojik hastalıklar, başarısızlığı getirir. Hasta, tedavi sonrasında; kendi bakımını yapabilecek, iyi beslenecek, yaşamını tek başına idame ettirebilecek, sosyal hayatla temasa geçecek ve işe ya da okula gidecekse, bu ideal bir durumdur.

- Şizofreni tedavisindeki yeniliklerden bahsedebilir misiniz?

Üç aylık tedavi, çığır açan yeniliklerden biri. Hasta yılda sadece dört kez şizofreni için ilaç tedavisini alacak. Yani 365 gün değil! Bu, bir avantaj çünkü kalan zamanında doktoruyla tedavi dışındaki sorunları konuşabilir.

Her gün ilaç almadığı için ‘hastayım’ fikrini kafasından uzaklaştırabilir. Aile üyeleriyle daha az çatışıp, onların ‘İlacını aldın mı, doktoruna gittin mi?’ sorularını daha az duyar. Seyahat etme özgürlüğü elde eder. Daha iyi hissedeceği için çevresiyle yakınlaşır ve daha az damgalanır.

- Hastaların bir kısmı tedaviyi reddediyor. Bunun nedenleri nedir?

Hastaların yüzde 40-50’si durumuyla ilgili tam bilgi sahibi değil. İlacı alıp, almama konusunda kararsız. Bir yan etki yüzünden almayı reddedebilir ya da etkisini görmediğini düşünebilir. Bir yıllık oranlara baktığımızda, yüzde 70’i ilacı almıyor ya da bırakıyor.