Cadde Yaratıcılıkta sınırım yok

Yaratıcılıkta sınırım yok

06.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Modacı Tuvana Büyükçınar Demir, “Bitmek bilmeyen hayal gücüm geceleri bile uyutmuyor. Daha iyisini yapma arzusuyla yaratıcılıkta sınır tanımıyorum. Bizimki hırs değil heyecan” dedi

Yaratıcılıkta sınırım yok

Genç yaşta pek çok başarıya imza atan Tuvana Büyükçınar Demir’in Tarabya’daki evine konuk olduk. On parmağında on marifet olan Demir ile modadan davet sektörüne hatta anneliğine kadar yaşadıklarını konuştuk. Ünlü tasarımcının aynı zamanda ortağı olan eşi Selim Demir de zaman zaman sohbetimize eşlik etti.

Haberin Devamı

- Dilerseniz sohbetimize moda ile başlayalım...

Hayattaki en büyük şansım çok değerli bir anneye sahip olmam. Annem, seneler önce moda dünyasının önemli yayın organı Vizon Dergisi’nde reklam ve halkla ilişkiler müdürü olarak görev yapmaktaydı. Küçük yaşlarda annemin yanında işe gittiğimde Aliye Simavi’nin masasına oturur, sayfaları teker teker okur incelerdim. O yıllarda çok şey öğrendim. Defileler ve çekimleri gördüm. Genç kız olmaya adım attığım yıllarda Vizon Dergisi’ne editör oldum.

Üniversite yıllarında Zeynep Bilgin ile tasarım mağazamı açtım. Kalbim, mimarlıktan çok moda sektörüne bakıyordu. O yıllarda şu anki A - 46 nın yerini görüp annem ve yıllar sonra kayınvalidem olan Çipe Demir’le A - 46 mağazasını açtık. Önceleri ithalatla başladık, ardından 2005 yılında ilk profesyonel koleksiyonumu hazırlayıp moda sektöründe ben de varım dedim.

Haberin Devamı

- Davet kültürü ve protokolü hayatınızın parçası nasıl oldu?

Hayatım tesadüflerle dolu. Ortaokul yıllarında Oya Eczacıbaşı’nın evinde düzenlenen davette masada adım vardı. Tüm bunlar çok önemli şeyler benim hayatımda. Bugün kültürüyle saygınlığıyla örnek insan olarak gördüğüm kişilerin evlerinde davetlere katılarak büyüdüm. Gün geldi bu ilişkiler iş olarak gelmeye başladı.

Ahu Aysal’ın kızının düğünü, Ghade Şakir ve kızı Dina Topbaş Şakir’in ev davetleri ilk işlerimdi. Böylelikle profesyonel hayata geçmemin başlangıcını oluşturdu. Şimdi dünyanın dört bir yanında davetler düzenlemenin gururunu yaşıyoruz.

- İlham perilerinizden bahsetsek…

Galiba hayalperestlik. Bitmek bilmeyen hayal gücüm geceleri bile uyutmuyor. Yaratıcılıkta sınır tanımıyorum. Hep daha iyisini yapmak arzusu içindeyim. Bizimki hırs değil sadece heyecan. Hırs olsaydı tamamen maddiyata dayalı bir şey olurdu.

‘Müşterimle aile gibiyiz’’

- Müşterileriniz ve dostlarınız sizden bahsederken, “Hayallerimizi gerçeğe dönüştüren kişi” diyorlar. Bunun sırrı nedir?

Çok onur duyuyorum. Diyebilirim ki tüm müşterilerimizle aile gibiyiz. Allah herkese böyle bir şans versin. Benim de fark yaratma ve hayal etme gücüm var. Dolayısıyla bunu yansıtma ve yaşatma şansı verildiğinde tüm marifetimi ve heyecanımı önüme koyup çalışıyorum. Gerek kostüm gerek davet olsun dostlarım benden daha azını beklerken ben fazlasını önerdiğim için hayallerini gerçeğe dönüştürebiliyorum. Çünkü insanlar özel günleri için bizi tercih ediyor.

Haberin Devamı

‘Modayı demode buluyorum’

- Bu sektörde kadın patron olarak çalışmanın zorlukları var mı?

Vallahi hayatım bir erkek gibi koş o yana, koş bu yana... Çevrem beni yapı itibariyle hâlâ çocuk gibi görüyor. Bazen evin küçük kızı, bazen de sokakta bir anda cadı olabiliyorum. Erkek gibi kavga ederim ve çalışırım; düğünlerde çok masa taşımışımdır. Ben kadınım kırılganım diye beklemem, ekibimle yüklenirim işi. Artık şunu söyleyeyim bu yaz kırka bastım ve ilk defa ben yaşlandım, yorgunum diyebiliyorum. Koltuğumun altında A-46 , Tuvanam ve Organizasyon gibi üç önemli kuruluş var. Bu üç markaya liderlik yapmak zor.

- Biraz da modadan söz etsek bu sene sonbahar kış modasında neler var?

Haberin Devamı

Kadınlarımız alabildiğince şık. Modada her şey var bu sene. Kalite ön planda, iyi malzemeyle yapılan tasarımlar revaçta. Ama itiraf etmek gerek, moda çok hızla tüketiliyor. Ben modayı sevmiyorum, modayı demode buluyorum. Kendine yakışanı kendi tarzıyla yorumlamak en güzeli benim için diyebilirim.

Selim Demir: İşimizin kölesi gibiyiz

- Selim bey, Tuvana Büyükçınar’ın hem iş, hem hayat ortağısınız. Bu aşk nasıl doğdu?

Selim Demir: Doksanlı yılların başında bir davette tanıştık, bugünlere kadar geldik. Bu mesleği yapıp, aynı zamanda ilişkiyi götürmenin çok zor olduğunu biliyoruz. Hem moda, hem davet tarafı özveri isteyen ve saati belli olmayan işler. Dolayısıyla işimiz içindeki bu süreç bize renk ve dinamizm katıyor.

- Markalaşma yolunda neler yaşadınız?

S.D: Bu uzun yolda saygınlık kazanmak büyük gurur. Tekstil ve davet organizasyonları tarafında insanların güvenini kazanmak gurur verici. Her zaman işimizin kölesi gibi çalışıyoruz. Maddiyattan çok maneviyata bakıyoruz.

- Son zamanlarda dünyaca ünlü düğünlere ve davetlere ev sahipliği yapan İstanbul, uluslararası arenada önemli bir lokasyon oldu. Bu pazar nasıl doğdu?

Haberin Devamı

S.D: Son 20 yıldır yaratıcı tasarımcılar öne çıktı. Devlet kurumlarından müthiş destek var. Yabancı ailelerin özellikle İstanbul’da etkinlik yapmaları yurt dışında sükse yaptı.

İstanbul’u dünyada eşi benzeri bulunmayan bir hammadde olarak görebiliriz. Diğer ülkelere nazaran ucuz, kaliteli ve güzel. Bu alanda Beyrut ve Dubai’nin önüne geçtik. İnşallah şu karmaşık günlerde bu güzel imajımız gitmez.

- Birbirinize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?

S.D: O konuda sıkıntı var. Oğlumuz Aslan, ocak sonunda 4 yaşında olacak. Aslına bakarsanız tüm zamanlarımızı oğlumuzla birlikte geçirmeye özen gösteriyoruz.

Hayat mücadelesi içinde bazen birbirimizi ihmal edebiliyoruz. Bu boşluğu Aslan’ın zaman zaman iş yerine gelip bize destek olmasıyla mutluluğa çevirebiliyoruz. Aile olarak sürekli paylaşım içerisindeyiz. Bunu da devam ettirmekten çok mutluyuz.