28.03.2020 - 03:06 | Son Güncellenme:
ÖZLEM ÜLKÜ
Bütün dünya belirsizliklerle dolu zor bir dönemden geçiyor. Belki de ilk defa herkesin ortak bir korkusu, konusu var. Hayatın düzeni, akışı değişti, yavaşladı ve hatta durdu. Ama hiç susmayan bir şey var; müzik. O hep sığındığımız liman olmaya devam ediyor. Müzik sayesinde yalnız olsak da çok kalabalığız. Sanatçılar da şimdilerde sahne yerine evlerinin salonundan sesleniyor bize. Caz sanatçısı, piyanist, aranjör ve söz yazarı Karsu da onlardan biri. Hollanda’da yaşayan Karsu, daha birkaç ay önce kendi adını taşıyan albümüyle İstanbul’dan Gaziantep’e ve Diyarbakır’a uzanan Türkiye turnesiyle sevenleriyle buluşmuştu. Şimdilerde yaşadığımız süreç, onu Amsterdam’daki evine bağladı. Evine bağlanmak sevenlerine bağlanmayı engellemedi. Yine piyanosunun başına geçiyor; şarkılar söylüyor. Tek sıkıntısı şarkısı bittiğinde kopan alkışları duyamaması. Onu da kendisini alkışlayarak çözüyor. O umutlu, her şeyin kıymetini daha da iyi anlayarak sokaklara çıkacağımız günlerin geleceğine. Biz de bu umutla bağlandık kendisine; dijital konser deneyimlerinden, bugünlerden ve mutfaktan çıkamama hallerinden konuştuk.
- Koronavirüs nedeniyle insanlar evine kapandı, etkinlikler iptal edildi ancak müzik susmadı. Siz de bu süreçte “dijital konser”ler veriyorsunuz. Bu size neler hissettiriyor?
İlk başta çok enterasan geldi. Konser için hazırlanmak bile farklı oluyor. Salona gitmek, kıyafet hazırlığı, sound-check’ler ve bitmeyen bir adrenalin. Ama bu kez evdeyiz; o koşturma yok. Bilet satışı olmadığı için kaç kişi gelecek diye merak duygusu artıyor. Çünkü bilmiyorsun. Ama inanılmaz güzel geçiyor. Dünyanın her tarafından insanların katılması, izlemesi çok güzel. Ama tabii ki anlatması kolay olmayan, enteresan duygular yaşıyoruz.
- Şimdilerde sahne kelimesi ne düşündürüyor size?
Üzerinde daha da çok düşündüğüm bir konu oldu. Ben zaten yazdan itibaren enteresan denilebilecek yerlerde konser vermeyi düşünüyordum; bahçeler, kiliseler gibi... Onun için bu durumu sanki ön prova gibi düşünüyorum, sadece prova diye inanmak istiyorum.
- Merve Özbey’le yaptığınız yayınla, iki ülkeden iki sanatçı tek konserde buluşmuş oldu. Devamı gelecek mi?
Müziğin, sahnenin sınırları yok. Diğer müzisyen arkadaşlarımla da bunu yapmayı istiyorum. Ama tabii zor bir şey. Çünkü senkron tam oturmuyor, şarkıları seçmek ve prova yapmak gerekiyor.
- Canlı yayında yorumları da görebiliyorsunuz. Sevenlerinizle bir bakıma daha da yakınlaştığınızı düşündünüz mü?
Evet. İnternet sayesinde dünyanın sınırları yok. Bir tıkla, dünyanın öbür ucundaki canlı yayını izleyebiliyoruz. İlk canlı yayınımda Rusya’dan Kazakistan’dan Amerika’dan bağlanmışlardı. Konser salonundan daha çok insana ulaşabiliyorsunuz. Benim bugüne kadar en büyük, kalabalık konserim 2-3 bin kişi arasında ama şimdi verdiğim konserlere 80 bin kişi katılmış görünüyor. Bu birleşme, çoğalma hali çok güzel.
“Ne kadar çok evde kalırsak o kadar kısa sürer”
- Siz Amsterdam’da yaşıyorsunuz. Oradaki durum için bize neler söyleyebilirsiniz?
Hollanda’da durumlar pek iyi değil. Her gün ortalama 40 kişi hayatını kaybediyor. Türkiye’de önlemler daha hızlı hayata geçti. Aslında herkesin söylenenleri çok iyi dinlemesi lazım. Bizde daha dün akşam üç kişinin bir araya gelmesi yasaklandı. Önceden 100 kişinin bir araya gelmesi yasaktı; yine de parklara, sahillere gidiyor, evlerinde partiler yapıyorlardı. Şimdi 400 euro ceza kesiyorlar. Sadece alışveriş ve zorunlu hallerde çıkabiliyorsun. Restoranlar, okullar, güzellik merkezleri, spor salonları hepsi kapandı.
- Siz bu süreçte kendiniz için ne gibi önlemler aldınız?
Evden çıkmamaya özen gösteriyorum. Bu, dokuzuncu günüm. Sadece yemek için alışverişe çıkıyorum. Zaten bütün arkadaşlarım, ailem herkes kendini izole etmiş durumda. Ne kadar çok evde durursak, o kadar kısa sürede atlatırız diye düşünüyorum.
- Peki bugünlerde en çok kimleri ve neleri yapmayı özlediniz?
Annemi, babamı, onlara sarılmayı özledim. Arkadaşlarımı, seyircilerimi ve konser vermeyi de özledim. Ve çok tuhaf; şimdi evde konser veriyorum ama alkış yok. Şarkı bitince, kalıyorum ne yapacağımı bilemez halde. Bazen kendi kendimi alkışlıyorum. Tuhaf ama alkışın da ne kadar önemli olduğunu anlıyorum.
Doğayı da çok özledim. Benim kocaman bir bahçem olduğu için şanslı bile sayılırım. Orada bir kere yüzümü güneşe tutup, bir saat oturmak inanılmaz güzel geldi. Ama bu yeterli mi? Asıl olan, günün akışını özledim. Saçma sapan dertlerimi özledim. Alışveriş yapmalıyım ya da bir yerde kahve içmeliyim dediğim anları özledim. Özgürlüğü özledim; herkes gibi...
“Ailemin yüzüne daha dikkatli bakıyorum”
- Kısa süre öncesine kadar sürekli koştururken şimdi izole bir halde olmak sizde neleri sorgulattı?
Böyle bir şey olacağını hiç düşünemezdimArtık ben de dahil herkes her şeyin değerini daha da iyi bilecek. Alışverişe çıkmak, sokaklarda yürümek ve en önemli fiziksel temasın ne kadar önemli olduğunu daha da iyi anladık. O sevgiyi duymak, yaşamak, bir insanın elini tutmak ne kadar kıymetliymiş. Ve umuyorum yakın bir zamanda bunun kıymetini çok daha iyi anlamış bir şekilde görüşeceğiz.
- Ailenizle ilişkinizi nasıl bu süreçte?
Ben yalnız yaşıyorum. Ailemle de arkadaşlarımla da görüntülü konuşmalar yapıyoruz. Yüzlerine daha dikkatli bakıyorum nasıllar diye. Yalnız yaşayan arkadaşlarım için de geçerli. İyi olacağımız anları hayal ediyoruz, bu bile güzel geliyor.
“Enerjimi yemek yapmaya veriyorum”
- Kendinizi iyi hissetmek adına neler yapıyorsunuz?
Bol bol dizi izliyor, piyano çalıyorum. Heyecanımı ve enerjimi de yemek yapmaya veriyorum. Hatta yemekle, mutfakla aram, hiç olmadığı kadar iyi. Bildiğim her yemeği yapıyorum. Aynı zamanda çok sayıda yemek kitabı var evimde.. Şimdi zamanım bol iken onlara da başlarım gibi geliyor. En az 3-4 günlük liste yapıyorum ki her gün çıkmayayım. Etimi, ekmeğimi, yumurtamı, sebzelerimi alıyorum. Yogaya başlamayı düşünüyorum. Bakalım o beni dinlendirecek mi? Spor merkezleri kapalı olduğu için haliyle evde buna alternatif oluşturmayı planlıyorum. Bir de ben daha 9-10 gündür evdeyim. Çok yoğun çalıştığımız için bir yerde dinlenme zamanı gibi. Bir iki hafta içinde vücut da ruh da artık dinlenmiş olacağından şarkılar yazmaya başlarım diye düşünüyorum.