Cumartesi Çekingen “Egemen” rock’çı oldu

Çekingen “Egemen” rock’çı oldu

17.10.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Çağan Irmak’ın “Karanlıktakiler” filminde içine kapanık Egemen karakterini canlandıran Erdem Akakçe iki aydır her perşembe Beyoğlu’ndaki Mask Bar’da sahneye çıkıyor. Rock söylemekten hoşlanan Akakçe’nin repertuvarında Türkçe parçalar da var

Çekingen “Egemen” rock’çı oldu

Karanlıktakiler” filminin başrol oyuncularından Erdem Akakçe, bir süredir Beyoğlu’ndaki Mask Bar’da her perşembe kendi adını taşıyan müzik grubuyla sahneye çıkıyor. Hem gitar çalan hem de şarkı söyleyen oyuncunun gece yarısından sabahın ilk ışıklarına dek süren repertuvarı ağırlıklı olarak rock parçalarından oluşuyor. “Nazar boncuğu olsun diye mutlaka birkaç tane de Türkçe şarkı söylüyorum” diyen Akakçe’yle Mask Bar’da buluştuk ve vizyondaki filmi “Karanlıktakiler” ile müzik macerasını konuştuk.

Haberin Devamı

“Bir İstanbul Masalı” dizisiyle akıllarda yer ettiniz. Şimdi de başrol oynadığınız “Karanlıktakiler” filmi vizyonda. Oyunculuğa başlama hikayenizden bahseder misiniz?
İlkokulda Metin Akpınar ve
Zeki Alasya’nın skeçlerini ezberler, arkadaşlarıma oynardım. Ortaokulda ve lisede tiyatro kollarında yer aldım. Oyunculuk benim için bir kaçış yoluydu, kendimi insanlardan uzak tutmak için yaptığım bir şeydi. Zamanla hoşuma gittiğini fark ettim ve Bilkent Üniversitesi’nde tiyatro bölümünde burslu okuyup İstanbul’a geldim ve Dostlar Tiyatrosu’nda çalışmaya başladım. “Biz Size Aşık Olduk” ve “Bir İstanbul Masalı” dizileriyle de tanındım.

“Karanlıktakiler”de Çağan Irmak’la çalıştınız. Irmak birçok sinema otoritesi tarafından Türk sinemasının en başarılı yönetmenlerinden biri olarak görülüyor. Sizce nedir onu farklı kılan?
Çağan bence de çok başarılı bir yönetmen. Onu diğerlerinden farklı kılan özelliklerinden biri de oyuncularını sette huzurlu ve güvende hissettirmeyi bilmesi. Her yönetmen oyuncularıyla ilgilenir ama Çağan kendini sizin yerinize koyuyor ve nelere ihtiyaç duyacağınızı siz istemeden belirliyor. Böylece oyuncu olarak sette başka hiçbir şeye konsantre olmak zorunda kalmıyorsunuz.

Nasıl bir araya geldiniz?
Egemen benim ikinci başrolüm. İlk Ümit Ünal’ın “Ara” filminde oynamıştım. Çağan, Egemen karakterini beni düşünerek yazmış. Aradı ve “Senin de içine sinerse beraber çalışalım” dedi. Senaryoyu okudum ve kabul ettim.

“Gündemde dizi mizi yok”

Filmden sonra hayatınızda neler değişti?
Hiçbir şey. Yolda rahat yürüyorum, kimse kafasını çevirip bakmıyor. En fazla “Selam abi” diyorlar o kadar. Ama bu benimle alakalı bir durum. Ankaralı bir arkadaşım “Senin oyunculuğunu çok beğeniyorum çünkü sen bu işi sıradanlaştırabiliyorsun” demişti. Şimdi ne demek istediğini daha iyi anlıyorum. Hiç görkemli oynamam. Ülkenin en önemli projesinde başrol oynayayım, ertesi gün kimse yolda beni rahatsız etmez ya da paparazzilerin ilgisini çekmem.

Yeni teklifler geliyor mu? Sizi yakında bir dizide görecek miyiz?
Gündemde dizi mizi yok. Abuk sabuk teklifler geliyor. Bakıyorum içinde bana göre hiçbir şey yok. Doğal olarak değerlendirmiyorum.


“Ankara’nın kıyıda köşede kalmış tüm barlarında çaldım”
Bir süredir Beyoğlu’ndaki Mask’ta Erdem Akakçe Band adıyla sahneye çıkıyorsunuz. Müzikle uğraşmaya ne zaman başladınız?
20 yıldır bas gitar çalıyorum. Lise ve üniversite boyunca Ankara’nın kıyıda köşede kalmış tüm barlarında çaldım, söyledim. Sahnede olmak benim için bir tür bağımlılık. İstanbul’a geldiğimde de müziğe devam ettim. İki tane rock grubu kurdum ama ikisi de zamanla dağıldı. Tam bu işlerden biraz uzaklaşmıştım, Mask’ta seyirci olarak oturuyordum ki mekan sahiplerinden teklif geldi. Hemen bir grup kurduk, dört prova sonrasında da çalmaya başladık.

Sahnede ne kadar kalıyorsunuz? Repertuvarınızda ne tür şarkılar var?
Perşembe günleri gece yarısından 3.30’a sahnede oluyoruz. Rock ağırlıklı bir repertuvar hazırladık ama her programda çaldığımız, nazar boncuğu etkisi yaptığına inandığım Türkçe parçalar da var. Duman’ın “Senden Daha Güzel”ini, Erkin Koray’ın “Estarabim”ini ve Mazhar Alanson’un “Bu Ne Biçim Hikaye Böyle”sini mutlaka çalarız.

“Sahnede daha özgürüm, arkadaşlarımla takılıyormuş gibi şarkı söylerim”

Seyircilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Kalabalık bir kitlemiz yok ama çok güzel tepkiler alıyoruz. Mesela geçenlerde iki kız kardeş yanıma gelip uzun zamandır Beyoğlu’na çıkmadıklarını çünkü canlı müzik dinleyecek iyi bir yer bulamadıklarını söyleyip tercihlerini değiştirdiğim için bana teşekkür ettiler.

Tiyatro sahnesinde olmakla sahnede şarkı söylemek arasındaki fark ne?
İkisine de bağımlıyım. Mask’ta sahneye çıktığımda Erdem’im, tiyatroda ise oyun metninde yazan karakter olmak zorundayım. Kısacası şarkı söylerken daha özgürüm. Mesela ben sahnedeyken program
boyunca gözlerimi açmam. Evimde
kendi kendime, arkadaşlarımla takılıyormuş gibi şarkı söylerim.

En çok hangi şarkıyı söylemekten keyif alıyorsunuz?
Hepsini bayılarak söylüyorum. Ama illa bir seçim yapmamı istiyorsan Joe Cocker, Nick Cave ve Tom Waits’in parçalarını severim.

Albüm çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Şu an zaten müzikle profesyonel olarak ilgileniyorum. Burada hobi olarak şarkı söylemiyorum, az da olsa para kazanıyorum. Maddi olarak daha fazla bir beklentim de olmadığına göre albüm yapmama gerek yok.


“Paparazzilerle aramızda sözsüz bir anlaşma var,iki taraf da birbirinin hayatıyla ilgilenmiyor”
Bence sizi bir kızla yakalasalar kaçırmaz, çekerler...
Her perşembe buradan farklı kızla hatta kızlarla çıkıyorum. Kimsenin ruhu duymadı. Paparazziler beni çekmemeyi tercih ediyor. Aramızda sözsüz bir anlaşma var. Ben onların hayatlarıyla onlar da benim hayatımla ilgilenmiyorlar. Yani ben hâlâ kalabalıklar arasında görünmez olabiliyorum.

“Karanlıktakiler”de canlandırdığınız Egemen karakteri de kalabalıklar arasında fark edilmeyen biri...
Egemen’le tek ortak noktamız bu olabilir zaten. O içine kapanık, sessiz, sakin, fazlasıyla sabırlı ve yavaş bir adam. Bense hareketli, sabırsız ve hızlı biriyim. Egemen gibi birini hayatım boyunca tanımadım, benzer bir aile ortamına da girmedim. Kısacası filmi çekerken sıfırdan bir karakter ve dünya yaratmak zorunda kaldım. Bu hem çok zordu hem de çok zevkli.

Egemen’in annesiyle hastalıklı bir ilişkisi var. Siz nasıl bir ailede büyüdünüz? Annenizle aranız nasıldır?
Tipik bir Ankara ailesinde büyüdüm. Bir abim var. Klasik bir aileyiz. Her şeyi olması gerektiği kadar paylaşırız.Yani Egemen’i andıracak hiçbir travmam yok. Erkek çocukların anneleriyle olan ilişkilerine gelince; tabii ki önemli bir unsur ama çok da hayati değil. Mesela ben anneme benzeyen kadınlara âşık olmuyorum ya da ne kadar müdahil olmaya çalışsa da onu özel hayatıma sokmuyorum. Israrla “Artık 34 yaşına geldin, evlenmen lazım” diyor, dinlemiyorum.