Cumartesi Derdini mini fıkralarla anlatıyor

Derdini mini fıkralarla anlatıyor

26.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Ateş Nesinin taşlamalarının yer aldığı "Zoka-Anlayana Sivrisinek Saz" adlı kitap çıktı. Haberlerden esinlenen küçük fıkraların, hicivlerin yer aldığı kitapla ilgili Nesin, "Derdimi birkaç cümleye sığdırıyorum" diyor

Derdini mini fıkralarla anlatıyor

Ateş Nesin 1959dan bu yana taşlamalar, kendi deyişiyle "mini fıkralar" yazıyor. 2,5 yıldır, haftanın beş günü Bizim Gazetedeki köşesinde kıyıda köşede sıkışmış, gözden kaçmış, es geçilmiş haberleri kendine göre işliyor. "Zoka-Anlayana Sivrisinek Saz" da bu işlenmiş haberlerden oluşuyor. Nesin, kitabın isim babasının Necmi Tanyolaç olduğunu söylüyor: "İlk taşlama kitabım Olta dağıtımdaki aksaklıklar yüzünden geniş bir kitleye ulaşamamıştı. Bunun üzerine ben de bu kitabı yazdım. Necmi Tanyolaç da birincisi Olta diye buna da Zoka adını verdi. Zoka balık tutmaya yarıyor. Ben de zokamı Türkiyenin ve dünyanın ortasına attım." Afrikanın battaniyesi bizdenmiş. Hele bir de iklimini değiştirebilirsek, siz satışları asıl o vakit görün!", "Türk halkı kitap okumuyormuş. Kafası bozuldukça bol bol kitabına okuyor, yetmez mi?" Aziz Nesinin oğlu Ateş Nesinin Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin çıkardığı Bizim Gazetedeki yazılarını topladığı "Zoka-Anlayana Sivrisinek Saz" adlı kitabında bu ve benzeri taşlamaları var. Kitapta 320 taşlama yer alıyor. Nesin "Taşlamalarımın kaynağı gazeteler, internetti. İlgimi çeken ekonomik, politik, sosyal ve güncel olaylardan esinlendim. Bunları her gün not ediyor ve düzenliyordum" diyor.Nesin Türkiyede mini fıkraların geçmişinin eskiye dayandığını, bir dönem unutulsa da son yıllarda tekrar popüler hale geldiğini anlatıyor: "1960lı yıllarda bu tür çok gündemdeydi. Şu an benim gibi yazan dört-beş kişi var. Bir Çetin Altan mini fıkralarla ünlendi. Zaten benim hocalarım Çetin Altan, Bedii Faik, Şinasi Nahit Berker ve Adnan Veli oldu."Kitapta günün olaylarına esprili bir şekilde yaklaştığını söyleyen Nesin, "Bir köşe yazarı bir konuyu köşesinde uzun uzun anlatıyor, ben ise derdimi birkaç cümleye sığdırıyorum. Dönüp dolaştırmıyorum ve hemen noktayı koyuyorum. İşin püf noktası kısa kelimelerle bir olayı anlatmak. Kelimelerim küçük ama anlamı büyüktür. Zaten yazı uzadıkça taşlama olmaz" diyor.Yazar, kitabın güncelliğini kaybetmeyen yazılardan oluştuğunu söylüyor: "Taşlamalar kısa bir süre önce yaşananları ele alsa da gelecekte de unutulmayacaktır. Geçmişe yönelik hicivler yine de bir ışık olacaktır. AB sürecindeki Türkiyenin durumu, ABD ile ilişkileri, liderlerin davranışları, onların söylediklerinin yıllar sonra ne kadarının doğru olduğu bu taşlamalardan anlaşılacaktır. Kitap aynı zamanda biraz tebessümle okunacaktır." Kitapta 320 taşlama var Akıllı olmayan kredi kartına güvence yokmuş. Bugüne kadar aptalına esir olduğumuza göre, akıllısıyla vay halimize! AB komisyonu üyesi Günter Verhaugen, "Türk göçüne sevineceğiz" demiş. Artık şu baklayı ağzından çıkarıp, "Türkiyenin göçmesine sevineceğiz" desene. İşsizin umudu polislikteymiş. Protesto gösterilerinde yedikleri dayaklardan bunalınca, saf değiştirmeye karar vermiş olacaklar. Uzun yaşamanın sırrı, yılda aynı kişiyle 200 kez seks yapmakmış. Onun adına uzun yaşamak değil, derin uyku halinde işkence çekmek denir. Boşanmak iyice zorlaşıyormuş. Bu işin tek sorumlusu, bir haftada nikah atan Hande Ataizidir. İsveçte ayıların hayatı tehlikedeymiş. Hemen bize yollasınlar, garibanları koruma altına alalım! Alıntılar...