Cumartesi Efendim, derdimin dermanı Kaktüs

Efendim, derdimin dermanı Kaktüs

04.10.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kaktüs sıkıntısı münasebetiyle sevgilimle az kalsın ayrılıyorduk ki aklıma bir fikir geldi. "Vahit" dedim. Hayır, sevgilimin adı Vahit değil; Vahit, Kaktüsün barmeni. "Sana yardım edeyim mi?" dedim. Vahit salak mı? Ne yardımı, aksine onun ayağına dolaşacağımı anlamadı mı? Anladı. Ama yalvar yakar gözlerimin hatırına aile saadetimizi kurtardı

Efendim, derdimin dermanı Kaktüs

Televizyonu bu yüzden seviyorum işte. Sen yatıyorsun yattığın yerde, görüntü ha bire değişiyor. Sıkıntı ile tembellik ancak televizyon karşısında, o da ekrandaki tüm hareketliliğe rağmen ancak geçici bir süre için didişmeden oturuyorlar. Sonra? Bilirsiniz işte! Kaktüse gidiliyor. Ben tembelim ya. Fakat aynı zamanda da sıkıntılı biriyim. Ve takdir edersiniz ki bünyede aynı anda hem tembelliğin hem de can sıkıntısının olması pek hayra alamet değil. Biri diyor "Kalk gidelim", öteki diyor "Bok yeme otur!" Haliyle kafam karışıyor. Ki bünyemin en derin çelişkilerinden biri de Kaktüstür. Tembel yanım yeni mekanlar keşfetmeyi itinayla reddederken, sıkkın tarafım Kaktüsten nefret eder. Bu şiddetli kavganın galibi ise her daim sevgilimdir. O Kaktüse gider, bünye tıpış tıpış onu takip eder.Fakat sorarım size: Oraya ya da başka bir yere, en nihayetinde gittiniz bir bara, oturdunuz... Sonra? Bir insan sevgilisiyle ne hakkında muhabbet eder? Yani ne var ki bilmediğimiz? Günde bilmem kaç kere de telefonla konuşuyoruz zaten. Otur otur karşılıklı ne yapacağız? Normal olarak sıkılıyor, mecburen kavga çıkarıyordum. Hakikaten ayrılacaktık Kaktüs sıkıntısı münasebetiyle. Neyse ki bir gün... Her nasılsa aklıma geliverdi. "Vahit" dedim, "sana yardım edeyim mi?" Vahit, Kaktüsün barmeni. Ve katiyen salak bir insan değil. Ne yardımı; bilakis, onun ayağına dolaşmaktan başka bir halta yaramayacağımı anlamadı mı? Anladı. Fakat işte, gözlerim nasıl yalvar yakar, zamanlamam da mükemmel: "Pek müşteri yok bugün nasılsa" dedi, "Gel bakalım." Böylece attım kendimi bara. Gazeteciliği kıvırdım ya, sıra geldi barmaid olmaya... Buyrun işte, hesapta bütün gün yorulup da şöyle iki kadeh atıp dinleneyim diye gittiğim bara şimdi ne zaman uğrasam itinayla masaları, müşterileri, müşterilerin son yudumlarını falan sayıyorum. Azıcık tenhalaştı mı da bar arkasına atıyorum kendimi.Sanıyorsunuz ki barda çalışmak zevkli bir şey, öyle mi? Hayır efendim! Elimde bir kurulama bezi ha bire bardak kuruluyorum. Onları doğru yerlerine koyuyorum. Barda oturan müşterilerin kül tablalarını değiştiriyorum, kirli tablaları döküp siliyorum. Tepsi içinde boşlar geliyor. Onları tezgaha diziyorum. Sonra bulaşık makinesine yerleştiriyorum. Sonra tekrar bulaşık makinesini boşaltıyorum. Ve ha bire bira dolduruyorum. Çünkü başka içki hazırlamayı beceremiyorum!Bu arada bir işe yarıyorum da sanmayın. Hakikaten Vahitin ayağına dolanıyorum. Çünkü o, yılların Vahiti işte. Çok alışkın, çok hızlı...Ben bir bardağı yanlış yere koydum mu, ister istemez onun ritmini bozuyorum. Gerçi Vahitin de takdir ettiği gibi aldıklarımı daima yerine koyuyorum. Üstelik daha bir bardak bile kırmadım. O kadar yavaşmışım ki hata yapmam mümkün değilmiş zaten. Öyle diyor Vahit! Neyse işte, yanlış bir şey yapmasam bile o ufacık barın içinde onun hareketini sınırlıyorum yani. Keşke herkes bira içse Diyelim ortalık kalabalıklaştı, siparişler geliyor falan... Peki ben o zaman ne yapıyorum? Çıkıp arkadaki tezgahın üzerine, bardakların yanına oturuyorum. Böylece gönüllü olduğum işten bile kaytararak tembelliğimin hakkını da vermiş oluyorum. Bir de oradan mekana bakmak çok zevkli. Kaktüs, böyle zamanlarda başka bir yer gibi geliyor bana. İzlenesi bir yer. Televizyon gibi... Kaktüs, televizyon gibi Fakat bu arada beni izleyenler de bir halta yaradığımı sanıyor olmalılar ki geçenlerde Vahit izindeyken, Altan da beni bara kabul etme hatasına düştü. Sonra bir rakı bile koyamamama hayretler içinde kaldı tabii. Vardır elbet bir meziyetim diye, bu sefer de "Espresso yapmayı biliyor musun?" diye sordu. Bilmek ne kelime, harikayım ben bu işte. Eğer Altan basamak basamak bana ne yapmam gerektiğini söylerse... Yani biri sürekli beni izleyip "Şimdi şundan koy. Tamam, dur. Biraz da bundan koy" derse, hazırlayamayacağım içki yok. Fakat benim bu talimata muhtaç halim de hızlı bar ortamına biraz lüks kaçıyor haliyle...Barda çalışmamın kimseye bir yararı yok mu peki? Bana yararı var! Bir kere barda olmak istediğin içkiden istediğin kadar içebilmek demek. Yani dükkan benim!Sonra "Kızcağız elinden geleni yaptı" diye, bazen bir jest yapıp Ajda Pekkan çalıyorlar kapanışa yakın: "Hey dostum, içme sakın içme sakın derdin var / Her gecenin sabahı her derdin çaresi var / Bak dostum azı karar çoğu zarar kim sayar / Boşaldıkça kadeh efkar artar..." Yararım kendime... Ama daha şahanesi geçenlerde bir akşam Kaktüsü meyhaneye çevirmeyi de becerdik. Masalar toplanıp yerler paspaslandıktan sonra sabah 05.00e kadar, iki müşteri ve -ben de personelden sayılıyorum artık!- Kaktüs personeli hep birlikte fasıl yaptık."Vücut iklimimin sultanı sensin / Efendim derdimin dermanı sensin"den tutun da "Mani oluyor halimi takrire hicabım / Üzme yetişir, üzme fırakınla harabım"a kadar... Neler de bilirmişiz biz meğer! * Buyrun meyhaneye "Tembellik hiçbir şey yapmamak demek değildir. Tembellik hiçbir şey yapmak zorunda olmama özgürlüğünü istemektir." Bira göbeğinden bira sorumlu değilmiş. Meğer garibimin sadece adı çıkmış. Yoksa göbek falan yaptığı yokmuş. London Collegedan Dr. Martin Bobak araştırmış. Sonuç: Göbeğin birayla bir alakası yok. Göbeğin sorumlusu yeme alışkanlığı.İyi de... Benim bira göbeğimin sorumlusu bira değilse ne peki?Dahası, yine aynı araştırmaya göre bira içen hemen hemen tüm kadınların kilo almak yerine verdikleri ortaya çıkmış.Bunun anlamı şu mu? Bira içmiyor olsaydım daha mı şişman olacaktım? Gazeteciliğin zayıflattığına dair henüz bilimsel bir kanıt yok elimizde, değil mi? Kaktüste Vahitin yanında biraz staj yaptıktan sonra barmaid olarak iş aramaya başlayayım ben bari!* Bilim "Gazeteciliği bırak, barmaid ol" mu demek istiyor? tubakyol@yahoo.com "Bira: 1862den beri çirkin insanların seks yapmasına yardımcı oluyor." Anonim