Cumartesi Göç etmeyen leylek, söz dinleyen pelikan

Göç etmeyen leylek, söz dinleyen pelikan

01.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Göç yolculuğundan korkup orada kalan bir leylek ve balıkçıların sözünden çıkmayan üç pelikan, Tekirdağda bir balıkçı barınağında bir arada yaşıyor. Üstelik, onların bakımını üstlenen balıkçılardan birinin adı Hüsnü Karabatak...

Göç etmeyen leylek, söz dinleyen pelikan

Uzun göç yolculuğuna dayanamayacağını anlayan leylekler yolda değil bulundukları yerde ölmek istiyorlar. Bu yüzden arkadaşları kıtalar aşmak için gökyüzüne havalandığında, onlar geride kalıyor ve yaşadıkları bu günlerin son baharları olduğunu bilerek ölümü bekliyorlar. Kışı atlatmayı başardı En yaşlısı 19unda olan üç pelikana ve bir kedi ailesine ev sahipliği yapan balıkçı barınağında iki leyleğin emrivaki ziyareti de sıradan bir olay gibi karşılanmış. Öyle ki hiçbir balıkçı bu leyleklerle ilk ne zaman karşılaştığını hatırlamıyor. "Bir sabah geldiğimde buradaydılar. 7-8 ay oldu herhalde" diyor Ali Özger. "Aslında biz ikisinin de kışı geçiremeyeceğini düşünüyorduk. Takdiri ilahi işte. Bunun kanadı kırıktı, diğeri sanki daha sağlıklı görünüyordu. Ama kışı sakat olan atlattı. Diğeri dayanamayıp öldü" diye anlatıyor Hüseyin Dedeler. 70 yaşındaki Hüsnü Karabatak ise kış boyunca barınakta kalmasına rağmen leyleğin hâlâ onlara karşı biraz mesafeli olduğunu söyüyor: "Biz burada 19 yıldır pelikanlarla birlikte yaşıyoruz. Bir ara yedi pelikan vardı, şimdi üç tane kaldı. Biri fırtınada kayalara çarpıp parçalandı, biri trafik kazasında öldü, biri çalındı, biri hastalandı... Pelikanlarla bizden çekinmezler, ortalıkta dolaşırlar. Artık dilimizi de öğrendiler. Otur diyorsun oturuyor; gel diyorsun geliyor, balık deyince karnının doyacağını anlıyor. Ama leylek, pelikan gibi değil. Bütün gün orada duruyor, balığını veriyoruz, onun dışında pek yanına gitmiyoruz. Çünkü hoşlanmıyor. Mesafeli bir hayvan. Pelikanlar çok samimi." Arkadaşlarını Afrikaya uğurladıktan sonra Tekirdağdaki balıkçılar barınağına sığınan iki leyleğin de büyük olasılıkla tek arzusu son günlerini rahat geçirmek, son baharlarını yiyecek bulma sıkıntısı çekmeden yaşamaktı. Zira balıkçılar barınağında karınlarını doyurmak için çabalamaları gerekmiyordu. Barınakta rahatça doyacakları kadar balık daima vardı. Yine de kış koşullarına leyleklerden sadece biri dayanabildi. Pelikan-balıkçı aşkı... "Nereden geliyor bu samimiyet anlamıyorum. Son günlerde beni çay ocağına bile sokmuyorlar. Çünkü Akbaş peşimden geliyor, çiçekleri çiğniyor, ortalığı pisletiyor. Gözünün önünden ayırmıyor beni. Sahil yolunda gezmeye çıktığında bile, barınağın tavanındaki bir çatlaktan sürekli beni gözetliyor. Göremezse hemen aşağı inip beni buluyor. Bazen kızıyorum ama sonra acıyorum zavallıya, iyi davranıyorum." Karabatakın "Pelikanlar çok samimi" deyişinde bir serzeniş var. Çünkü son günlerde Akbaş adlı pelikandan biraz şikayetçi. Çiftleşme dönemini yaşayan pelikan, Karabataka adeta aşık. Onun peşinden bir an olsun ayrılmıyor, yanına yaklaşanları kıskanıp gagalıyor, her fırsatta barınaktaki ağları, hortumu, yerdeki çalı çırpıyı kullanarak Karabatakın çevresine kendince bir yuva yapmaya çalışıyor. "Leyleği havada göremedik" Pelikanlarla ise artık herkes içli dışlı. Çocuklar başını okşamak için pelikan peşinde koşturuyor, gagasındaki keseyi görmek için onu bağırtmaya çalışıyor, hatta bazıları yesin diye simit atıyor. Balıkçılar da zaman zaman ayak altında dolaşıp işlerini engellese de pelikanlarla birlikte yaşamaktan, sabah uyanıp leylekle karşılaşmaktan memnun. Dertleri "leyleği havada görmemek". "Leyleği havada gören o yıl çok seyahat edermiş ya" diyor Ali Özger. "Herhalde bizim leylek uçamadığı için biz hiçbir yere gidemiyoruz, hep buradayız." Tekirdağlılar, özellikle de çocuklar, balıkçılar barınağının bir tür hayvanat bahçesi gibi olmasından çok memnun. Leyleklerin kışa dayanamayıp öleceğine kesin gözüyle baktıkları için havaların ısınmaya başladığı şu günlerde sahile inip leyleklerden birinin yaşadığını görünce şaşırıyor, çok seviniyorlar. Uzaktan leyleğe bakıp "Umarız bu kışı, sonraki kışı da atlatır" diyorlar. "Uç, git, kap" gibi sözleri anlıyor Hüsnü Karabatak pelikanların artık evcilleştiğini, kedi-köpek gibi "otur, kalk, uç, git, kap" dendiğinde anladığını belirtiyor. Karabatak peşinden hiç ayrılmayan pelikan Akbaşın kıskançlığından yararlanarak diğer balıkçılara şakalar hazırlıyor. Akbaşa birini gösterip "Kap" diye bağırıyor, Akbaş kocaman gagasıyla balıkçıyı pantolonundan yakalıyor. Yaralı pelikan sürüden ayrılır Pelikan bir su kuşu. Kanca uçlu uzun gagalarının altında deriden bir kese bulunuyor. Pelikan bu keseyi balıkları sudan çıkarmaya yarayan bir ağ gibi kullanıyor. Pelikanlar toplu halde yaşıyor, birlikte uçuyor, tünüyor ve ürüyorlar. Ancak yaralanınca ve hastalanınca sürüden ayrılıyorlar. "Hazır yedikleri için şişmanladılar" Ali Özger, barınakta birlikte yaşadığı pelikanlar yüzünden belgesellere merak salmış. "Belgeselde pelikanların 40-45 yaşına kadar yaşayacakları söyleniyordu. Keşke 19 yıl önce gelen Ayşe adlı pelikanın ve diğerlerinin kaç yaşında olduklarını bilseydik. Böylece kaç yıl daha yaşayacaklarını hesaplardık. Belgeselde avlanmalarını izledim; çok güzeldi. Bizim pelikanlar avlanmıyorlar. Belgeselden anladığım kadarıyla bu hayvanların vücutları aslında sırf kas oluyor. Ama bizimkiler burada hazır yedikleri, artık avlanmadıkları için yağ bağlamaya başladılar." Bazı yerlerde leylek uğur sayılıyor Leylek; balıkçıl flamingo ve aynaklara akraba 17 türden oluşan iri yapılı, uzun boyunlu bir kuş. Genellikle çayırlık ve bataklık alanlarda yaşıyor; çatılara, özellikle de bacalara yuva yapıyorlar. Bazı yerlerde leyleğin insanlara uğur getirdiğine inanılıyor. Bu yüzden damlara kazık üzerinde tekerlek konarak leyleğe cazip yuvalar hazırlanıyor. Leylekler, Avrupada ve Türkiyede ürüyor, kış aylarını ise Afrikada geçiriyorlar.