Cumartesi Serra’nın sofrasına buyurmaz mısınız?

Serra’nın sofrasına buyurmaz mısınız?

11.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Lezzetli sofralarıyla da bilinen ünlü oyuncu Serra Yılmaz altı günlük çok özel bir etkinlikle yemeklerini Cibalikapı Balıkçısı’nın konukları için pişirecek

Serra’nın sofrasına buyurmaz mısınız

Hani o filmlerdeki meşhur İtalyan sofraları vardır ya, insanlar oturur, uzun uzun yemek yerler. Muhabbet, iyi yemek, güzel şarap... İşte bu sofralardan İstanbul’da da kurulacak, hem de bu işin uzmanı Serra Yılmaz tarafından. Ünlü oyuncu ve İstanbul’da balık ve meze denince ilk akla gelen isimlerden Cipalikapı Balıkçısı işbirliğiyle kurulacak bu sofra. Yemekleri Serra Yılmaz pişirecek, ev sahipliğini de Cibalikapı Balıkçısı’nın sahibi Behzat Şahin yapacak. Yemeklere de Yılmaz’ın seçtiği şaraplar eşlik edecek. Bu özel sofralarda oturabilmek için rezevasyon şart; 13-14-15 Mayıs Moda’da 19-20-21 Mayıs’ta Haliç şubesinde kurulacak sofralar. Şahin’in küçük bir ricası var konuklardan: “Herkes saatinde gelsin ki aynı anda yenebilsin yemekler, böylece büyük bir sofra gibi olur sahiden de”

Haberin Devamı

Serra’nın sofrasına buyurmaz mısınız


Bu ikili nasıl bir araya geldi?

Serra Yılmaz: Bir yelkenci ile bir oyuncu nasıl bir araya gelebilir. Ben
deniz kızı rolü yaparken şarkılarıma dayanmayarak yelkenlisiyle kayalıklara çarptı (gülüyor).

Sirenlerin sesine gittiniz yani Behzat bey...

Behzat Şahin: Böyle olsa daha hoş olurdu tabii (gülüyor). Serra hanımın malum 10 parmağında 10 marifet, mutfağa ilgisi ve çok iyi yemek yapması da bunlardan bir tanesi. Sağolsun ortak arkadaşımız Tülay Şamcı bizi buluşturdu. Uzun uzadıya konuşmadık bile, hemen karar verdik. Ben de bu işi hâlâ hobi olarak yapıyorum, Serra hanım da öyle...

Siz ne düşündünüz böyle bir teklif gelince? İlk kez yapıyorsunuz böyle bir şeyi sanırım...

Serra Y.: İlk defa yapıyorum, evet. Her şeyden önce buraya geldim. Yıllar önce gelmiştim aslında daha önce ama epeydir gelememiştim. Oturduk, konuştuk, bütün yemeklerin tadına baktık... Geçen gün de Moda şubesine gittim, yanımda İtalyan arkadaşlarım vardı. Benim için de güzel bir nostalji oldu. Eğlenceli olacağını düşündüm çünkü benim için yemek yapmak keyif kategorisinde bir uğraş. Daha duyurusunu yapmadık bile, birkaç arkadaşımın kulağına fısıldadım şimdiden gelmek istiyorlar. Bu vesile ile ben de eşimi dostumu göreceğim.

Haberin Devamı

“Türk olamanın yanı sıra Turquoise bir kadınım”

Toplu bir gösterim olacak sizin için de. Bu kadar kişiyi çağırsanız bir araya getirmezsiniz herhalde...

Serra Y.: Getiremem, bu kadar insanı sığdıracak mekan bulmakta zorlanırım.
Behzat Ş.: Bir de siz de benim gibi insanları ağırlamayı seviyorsunuz sanırım.
Serra Y.: Aa, çok çok severim. Şöyle de bir şey var; bazı insanlar çok abartılar yemek hazırlama olayını ve üşenirler
ya da yeterince iyi olmamasından korkalar. Ben evde hiçbir şey yokken dahi arkadaşlarıma “Dışarı çıkmayalım, yemeği burada yapalım” derim. Sonra benimle çok alay ederler. Yine böyle yılbaşı civarında bir gün dışarı çıkacaktık, arkadaşlara “Boşverin bana gelin, ben yaparım yemekleri burada dedim”. Ördek yaptım onlara, inanamadılar. “A la minute bir şeyler yapacağım diye bunu mu yaptın?” dediler.

Haberin Devamı

Genelde Türk kadını bu akşam misafirim gelecek, ne pişirsem diye endişelenir ya, sizde yok galiba o?

Serra Y.: Ama şunu unutuyorsunuz; ben Türk olamanın yanı sıra Turquoise bir kadınım İtalya’da çıkan kitabımın başlığında da dediği gibi. Onun için yemek yapmak beni tedirgin etmez.

Ne sıklıkla yemek yaparsınız evde?

Serra Y.: Çok sık değil gerçeği söylemek gerekirse. Tek başına yaşıyorum ama gelenim gidenim çok oluyor. Onun için hep eşe-dosta yapıyorum yemekleri. Kendi başımayken salatayla geçiyor hayat.

Belli mi menü?

Serra Y.: Balık da olacak et de... Sebze ve makarna da olacak. Bu kadar ipucu yeter.

İtalyan-Türk karışık bir şey mi?

Serra Y.: Olabilir. Benim şöyle bir tavrım var; Bolognese soslu spagetti yapacağım dediysem insanlarda uyandırdığım tepkiyi tam olarak tatmin etmeliyim. Bolognese soslu spagetti bilinen, geleneği olan bir yemek çünkü. Çok klasik, bağlı kalmam yemeklerden oluşan bir menü olmayacak. Benim uydurduğum şeyler de var menüde.

Haberin Devamı

İlk defa bu kadar kalabalık bir gruba yemek pişireceksiniz. Bununla ilgili ufak da olsa bir endişeniz yok mu?

Serra Y.: Benim sofralarım kalabalıktır, 50-60 kişiye yemek çıkardığım olmuştur. Yemek yapmak bende anksiyete uyandıran bir şey değil. Eşe-dosta pişireceğim diye düşünüyorum, o keyifle yapacağım. Bir de çok emprovize ederim. Mesela tabağa servis ederken birden bire “üstüne şunu da koysam nasıl olur” diye düşünürüm.

Bu üç günlük dönemlerde Cibalikapı menüsü kalkacak değil mi?

Behzat Ş.: Tabii, tamamen Serra hanımın mutfağı olacak. Yeterince yardımcısı olacak tabii Serra hanımın.

Mutfaktan çıkıp konuklarınıza katılacak mısınız siz de?

Serra Y.: Tabii. Amaç o, yoksa bütün gece ben mutfakta, onlar yemekte olursa ter ter tepinirim hırsımdan.

“Belki bir şirketin CEO’su mutfağa girer bir dahakine”

Geleneksel hale getirmeyi düşünüyor musunuz böyle günleri?

Behzat Ş.: Belli aralıklarda değil de ara ara yapacağız. Daha önce Moda asıllı Kanadalı şef Byron Ayanoğlu ile yapmıştık bunu. Aklımızdan geçen farklı disiplinden insanlar var... Belki bir şirketin CEO’su olur ya da bambaşka bir alanda ünlü ama mutfağı çok iyi bilen biri olabilir. Ama mutfağı bilen kişilerle yapacağız bu işi, sadece ismi olsun diye değil. Serra hanım çok doğru bir isim oldu bu anlamda.

Haberin Devamı

“Yurt dışına giderken valizime beyaz peynir atıyorum”

Yemek merakınız nasıl başladı?

Serra Y.: Benim yemek merakım yiyerek başladı. Anneannnem çok iyi yemek yapan biriydi. Çerkezdi, sarayda büyümüştü. Orkestra şefi gibi yönetirdi bütün mutfağı ama tuhaf bir biçimde annemi mutfağa sokmamış hiç. Annem bunun çok sıkıntısını yaşamış. Çünkü zamanla imkanları azaldığından birtakım yardımcılar, dadılar, halayıklar yok oluyor. Annem hakikaten yemek yapmayı bilmiyormuş, büyük ölçüde babamdan öğrenmiş. Babam balık sorumlusuydu evin. Annem balıkla haşır neşir değildi. Çünkü sıska bir çocuk olduğundan balık yağı içirmişler çok. Annem et konusunda çok iyiydi. Kasaba şnitzeli nasıl yapması gerektiğini anlattığını çok iyi hatırlıyorum küçüklüğümde. Bir de anneannemin sofralarını hatırlıyorum; çok büyük sofralar kurardı; yensin, içilsin çok severdi. Biz o zamanlardaki gibi sofralara oturup yemek yemekten aciziz çünkü o kadar fazla yemek yiyemiyoruz. Zaman değişti, bizim harcadığımız kalori miktarı değişti...

“Pazar brunch’larını çok seviyorum”

Siz evde kurduğunuz sofralarda devam ettiriyor musunuz anneannenizin geleneğini?

Serra Y.: Evet. Ben mesela pazar brunch’larını çok seviyorum. İnsanlar gelsinler 12’den itibaren, istedikleri kadar kalsınlar... Epeydir yapamıyorum çok git-gel halinde olduğum için.

Yemeyi en çok sevdiğiniz yemek hangisi?

Serra Y.: Yurt dışındayken etli yaprak sarmayı çok özlerim. Ona benzer hiçbir şey yok yurt dışında. Bir de beyaz peyniri çok özlüyorum. Gerçi bulunuyor ama aynı olmuyor. Diyelim buzdolabında iki kalıp açılmamış peynir duruyor, onu atıyorum valizime götürüyorum yurt dışına çıkarken.