Tropikal süperstar Mauritius

Sonbaharı yaşarken yazı kovalayanları, soğuklarda yaz özlemi çekenleri avutacak tatlı bir kaçamak Mauritius. Ne de olsa Vanilya Adaları’nın bir üyesi. Güney yarım küredeki adada yaz yeni başlıyor. Yarım küreler gözünüzü korkutmasın. Türk Hava Yolları’nın üç yıl önce başlayan direkt seferleriyle 10 saatlik uçuşun ardından Hint Okyanusu’nun güneybatısındaki Mauritius’tasınız. THY konforuyla haftada beş gün yapılan seferler adaya gelen turist sayısındaki artışın da göstergesi. Türkiye’den 1 aya kadar vize de istemiyor. Afrika’nın doğusundaki ada için en yüksek sezon ekim ocak arası. Kısacası şimdi tam zamanı.

İlk gün adanın kuzeyini keşfediyoruz. Kuzey deyince ilk akla gelen Grand Baie yani Büyük Koy... Adanın kuzeyindeki plajlardan en popüler olanları Trou aux Biches, Mont Choisy ve halk plajı Pereybere. Trou aux Biches’de yer alan Blue Safari Mauritius ayağını suya sokmadan görkemli su altı yaşamının tadını çıkarmak isteyenlere hizmet ediyor. Blue Safari Hint Okyanusu’nda sadece Mauritius’ta yapılıyor. Deniz altı gezintisiyle 35 metrede derinlikte öğle yemeğinizi yerken adanın hazinelerini yerinde keşfediyorsunuz. Blue safari evlilik tekliflerine de açık. Derinliklerde evet demek isteyen su altı romantiklerine duyurulur.

Gelelim konaklamaya... Beachcomber otel zinciri adanın farklı bölgelerinde konumlanmış. Trou aux Biches Beachcomber’ın kendi özel havuzuna sahip sahil süitlerinde romantik bir kozanın içindesiniz. Golf sahaları ve gurme restoranlarıyla da adından söz ettiren otelde fiyatı 297 euro’dan başlayan süitinizin geniş sürgülü kapılarından sızan güneş ve kuş sesleriyle uyanıp sadece 15 adım sonra kendinizi berrak sularda bulabilirsiniz. Uçsuz bucaksız sahiller tropikal soslu düğünler için de ideal. Denizden çıkayım derken kendinizi romantik bir düğün töreninin tam ortasında bulabilirsiniz. Gülümseyin. Kuzey bölgesi korunaklı olmasıyla yelken ve dalış için de elverişli. Balina Kayası’na dalışta şanslıysanız çekiç başlı köpekbalığı ile yüz yüze gelebilirsiniz. Yanınıza su geçirmez kamera almayı unutmayın.

Yarış başlasın

Tüple dalmaktan çekinenlere ise daha havalı bir önerim var. Hint Okyanusu’na Scooter’la dalmak... Beş scooter ile gruplar halinde deniz altına iniyoruz. Merak etmeyin deniz altı rallisinde yalnız değiliz acil durumlar için dalgıçlar da bize eşlik ediyor. 3-4 metre derinlikte tüp olmadan normal şekilde nefes aldığınızı düşünün. Omuzlarınızdan aşağısı suyun içindeyken başınıza geçirilen fanusun içine hava veriliyor. Denizin altına indiğinizde oluşan basınç sayesinde fanusun içine su girmiyor. Önce tekneyle denizin üstündeki bir platforma götürüyorlar bizi. Motorun nasıl kullanılacağını anlattıktan sonra dalgıçlarla iletişim için birkaç işaret gösteriyorlar. Ve artık hazırız. Pedallara kuvvet yarış başlasın. Finalde ise bize eşlik eden okyanus balıklarını ara öğünle ödüllendiriyoruz.

Adada her gün başka bir macera. Bu kez Mauritius’un doğusundayız. Maksat yürüyerek gezmek... Yalnız bu yürüyüşte spor ayakkabılarınızı unutun. Suyun altına iniyoruz. Dört metre derinlikte balıklara dokuna dokuna geziyorum. Prosedür aynı; botla açıktaki platforma gidiyoruz. Kısa bir önbilginin ardından vücudunuz denizin içindeyken başınıza cam bir fanus geçiriyorlar. Sonra denize belinize bağlanan ağırlıklar ile suya batıyorsunuz. İçine oksijen giden fanus ilk başta biraz ürkütse de suyun altında tüm endişeler kayboluyor. Balıkları ellerinizle beslerken 10 dakikalık yürüyüş rüya gibi geliyor. Dönüşte karaya ayak basmadan başka bir tekneye geçiyoruz. Tropik güzelliği kuşbakışı keşfetmek için parasailing var sırada.

Mauritius Turizm Ofisi’nin hazırladığı programın üçüncü gününde sırada Île aux Cerfs turu var. Flacq bölgesinden sürat teknesiyle kristal denizde ilerlerken ağaçlarla kaplı yemyeşil adanın bembeyaz kumlarına kendinizi atmak için sabırsızlanmayın bu küçük adada şnorkelle dalış için de mercan resifi lagünleri sizi bekliyor.

Tam doz adrenalin

Dördüncü gün de adrenalin dozu düşmüyor. İstikamet La Vallee Des Couleurs Nature Park... Çığlık çığlığa eğlencenin adresi desek yanlış olmaz. Dünyanın en uzun 3. zipline’ı bu parkta (1.5 kilometre). “Bir ağacın tepesinden kuş misalı böyle uçulur” fotoğrafı için 500 metrelik kısa bir tur ideal. Nepalese Köprüsü’nde yürümek ise ip üstünde cambazlık işi... 80-100 metre yükseklikteki köprüde adım atmaya çalışırken en ufak bir esintiyi mega doz hissedeceğinize emin olun ve sakın aşağı bakmayın. Bu kez ayaklarımız yere bassın diyor ve ATV ile safari turuna çıkıyoruz. Milli parkın en renkli manzarası karşılıyor bizi. 23 Renkli Toprak, Bassin Blanc’ın volkanik püskürmesinden sonra milyonlarca yıl içinde oluşmuş. Bu doğa harikasına tepeden bakıp yola koyuluyoruz. Kaplumbağalara, maymunlara ve nadir görülen bitkilere ev sahipliği yapan parkta 145 yaşındaki kaplumbağların beslenme saatine denk geliyoruz.

Adalı yemekler

Önce Portekiz ardından Hollanda, Fransız ve İngilizlerin hakimiyetiyle adaya gelenler yanlarında geleneklerini de getirmiş. Şeker kamışı plantasyonlarında çalıştırmak için İngilizlerin Hindistan’dan taşıdığı işçiler yemeklerdeki baharat hakimiyetini açıklıyor. Bunun dışında Çin, Fransız ve Fransa Afrika esintili ‘creole” mutfağından da çok örnek var. Domates bazlı rougaille en popüler olanlardan. Baharatların kombinasyonu sayesinde zengin tatlar sunuyor. Hint gözlemesi olan dholl puri her köşe başında karşınıza çıkıyor. Keşfettiğimiz yerel tatlardan biri palmiye ağacının kalbi; salatada atıyor. Palmiye ağaçları sahilde gölge hizmeti sunarken dalları soyulup çıkarılan beyaz meyvesiyle salatası sofranızı şenlendiriyor. Pazar gezmeyi sevenler doğru başkent Port Louis’deki Central Market’e... Vanilya çubukları. adaya özel bücür muzlar ve envai çeşit tropik meyvelerle buketler halinde taze baharatlar sizi bekliyor.