Cumartesi “Yaşadıklarımızı daha sonra anlayacağız”

“Yaşadıklarımızı daha sonra anlayacağız”

30.05.2020 - 03:04 | Son Güncellenme:

Muhammet Uzuner, “Farklı bir yaşam biçimindeyiz. Yaşadıklarımızı daha sonra anlayacağız ancak dayanışma ve paylaşmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu gördük” diyor

“Yaşadıklarımızı daha sonra anlayacağız”

Koronavirüs salgınıyla birlikte sosyal medyaya olan ilgi daha da çok arttı. Öyle ki popüler uygulamaların başında gelen Instagram, adeta insanlar için dışarıya açılan bir kapı görevi gördü. Artık eğitimlerin, canlı konserlerin ve sanatsal atölyelerin de yer aldığı uygulamada geçtiğimiz hafta mini bir dizi başladı: ‘‘Gün on4’’. Meraklı Filmler hesabı üzerinden yayınlanan ‘pandemik polisiye’ dizisi gördüğü ilgiyle beraber dijital platforma taşındı. Karantina günlerinde şüpheli bir intihar vakası üzerine kurulu dizide, koronavirüs teşhisi konan ve hastalığı evinde geçiren Komiser Gazanfer’i canlandıran Muhammet Uzuner’e sorularımızı yönelttik.

Haberin Devamı

‘‘Gün on4’’, pandemik polisiye dizisi olarak karşımıza çıktı. Bu yolculuğa nasıl çıktınız?

Proje ilk teklif edildiğinde açıkcası hiç düşünmeden evet dedim. Çünkü form olarak bana çok değişik geldi. Merak ettim nasıl olacağını. Farklı bir deneyim ve böyle deneyimler hoşuma gidiyor. Sosyal medyanın ve internetin gücü aşikar. Salgın dönemi epey bir zamandır dijitalleşmeye çalışan TV ve sinema dünyasının bu çabasını hızlandırdı.

Dizi intihar eden bir gencin durumu üzerinden neleri sorgulatacak bize?

  Karantina süresi 14 gün olduğu ve bizim hikayemiz 4. günden başladığı için dizimiz on bölüm olarak tasarlandı. Bu polisiye bir dizi. Dolayısıyla öncelikle olayların peşinden koşacağız. Bunu da daha çok sosyal medya üzerinden yapacağız. Bir sosyal medya eleştirisi de olacak. Sonraları hem bizim karakterlerin hem de daha sonra tanışacağımız karakterlerin dünyalarına girip onlarla daha yakından tanışacağız. Aynı zamanda dijital ortamda dizi çekmenin olanakları üzerine de epey bir deneyim aktarmış olacak.

Haberin Devamı

Evde dizi çekmenin konforlu ve zor yanları neler?

Soğuk kış gecelerinde dış mekan çekimleri yaparken hep “şu işler evimizde çekilse” derdim. Şimdi gerçek oldu. Kendi evinizdesiniz; bu yeterince konforlu. Çekim bittiğinde hemen kendi hayatınıza dönebiliyorsunuz. Ama itiraf etmek gerekirse ilk bölümde oyunculuk reflekslerim dağıldı. Alışkın olmadığımız bir tarz ve teknik koşullar olunca hem biraz yadırgıyorsunuz hem de başka ne yapabilirim diye kendinizi zorluyorsunuz. Bu sürecin en hoşuma giden tarafı yüzyüze tanışmadığım insanlarla karşılıklı oynuyor bulmak kendimi. Ekibimiz şahane. Salgın önlemlerinden sonra buluşacağımız anı dört gözle bekliyoruz. Ekip ve oyuncu arkadaşlarım Güneş Zavrak ve Emrullah Çakay’la birbirimizi çok sevdik ve çok eğleniyoruz. Hâlâ durup durup “Biz nasıl bir şey yapıyoruz?” diyoruz.

Bunun dışında bu dönemi nasıl geçiriyorsunuz?

Farklı bir yaşam biçimi. Evlerimizde geçmiş ve gelecek hakkında konuşuyoruz. Birçok insan virüs kaptı. Çok kayıp verdik. Kıyamet gibi. Şu an yaşadıklarımızı daha sonra anlayabileceğimizi düşünüyorum. Gerçek yorumlarımızı çok ileride yapabileceğiz. Ama bugünden şunu söyleyebilirim ki bu dönem dayanışmaya ve paylaşmaya ne kadar ihtiyacımız olduğunu, bu duygu ve eylemi unutmamamız gerektiğini gösterdi.

Haberin Devamı

Evlerimize sığdırdığımız hayatımız, birçok konuyu sorgulamamıza da neden oldu ya, sizin bu dönemde sorguladığınız neler var?

Ben galiba en çok “hız ve tüketim” kavramlarını sorguladım. İnsanlar hırsla hedefe koştururken virüs bize “bir durun bakalım” dedi. El frenini çekmiş gibi oldu. Dolayısıyla kelimenin tam anlamıyla “kalakaldık”. Bu bir bakıma iyi oldu. İçimize dönme fırsatı yakaladık. Birbirimizle ve kendimizle daha çok sohbet etme olanağı bulduk. Bir de Cihangir Atölye Sahnesi’nde çok yoğun bir programım vardı. Ev hayatını özlemişiz. Yemek yapmak, temizlik ve hatta bahçe işleri gibi hayata dair şeyler... Film izlemek, kitap okumak… Bunlara gerekli zamanı ayıramıyordum doğrusu.

‘‘Tiyatroda ciddi değişiklikler olabilir”

Haberin Devamı

Cihangir Atölye Sahnesi’nin kurucusu olarak tiyatro gibi seyirciyle bütünleşmiş bir sanat dalının geleceğini nasıl yorumluyorsunuz?

Bunu hep konuşuyoruz; tiyatro sanatı nasıl bir yol izleyecek? Her şey çok belirsiz. Sanırım bu sezon tiyatro yapmak biraz zor olacak. Hem seyircinin haklı sağlık kaygıları hem de oyuncuların sağlığı açısından epey bir süre perde açamayacağız gibi görünüyor. Dijital platformlar ekran işleri için iyi ama tiyatronun bu mecralarda olabileceğini doğası gereği sanmıyorum. İçerik olarak ciddi değişiklikler olabilir.