Geri Dön
Dostoyevski kimdir? Kısaca hayatı ve eserleri

Dostoyevski kimdir? Kısaca hayatı ve eserleri

19'uncu yüzyılın ikinci yarısında ün salan ve Batı'da en çok tanınan yazarlardan olan Dostoyevski, bütün bir yüzyıla damga vurmayı başardı. Peki Dostoyevski kimdir? Eserleri nelerdir?

Rüya Salik
Rüya Salik

Dostoyevski 1821'de Moskova'da, yoksul bir evde doğdu. Doğar doğmaz yakasına yapışan yoksulluk, bir ömür boyu peşini bırakmadı. Doktorluk yapan alkolik, sinirli bir baba ve hasta bir annenin yanında mutsuz bir çocukluk geçirdi. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Genç yaşta tüberküloz hastalığı yüzünden önce annesini, sonra babasını kaybetti. Babasının ölümünü kendisi istediği düşüncesi yüzünden depresyona girdi. Epilepsi hastalığı da bu yıllarda ortaya çıktı.

Haberin Devamı

'Yeni bir Gogol yetişiyor!'

Genç Dostoyevski, Petersburg'ta mühendislik okuduktan sonra edebiyata yöneldi. Para kazanmak için geceleri çalışarak Balzac ve Schiller'ı çevirdiği dönemlerde, ilk romanı olan 'İnsancıklar'ın müsveddelerini şair Nikolay Neksarov'a okuttu. Müsveddeleri okuyan Neksarov, kısa bir süre sonra dönemin en tanınmış eleştirmenlerinden Belinski'ye yazar dostunu, "Yeni bir Gogol yetişiyor" diye tanıtacaktı. Belinski'nin yanıtı onur kırıcıydı: "Sizin orada da mantar gibi Gogol yetişiyor!" Ama ertesi gün genç adamın yazdıklarını okuduğunda Belinski'nin fikri değişti. Dostoyevski'ye bakarak şunları söyledi: "Siz burada neyi başardığınızın farkında mısınız?" Genç yazar o gün gözyaşlarıyla çıktığı caddede sarhoş gibi yürüdü. Sevinç ve acıyı, gurur ve ezikliği bir arada yaşıyordu.

Haberin Devamı

İdamdan son anda kurtuldu

1846'da Petraşevksi ile tanıştığında hayatı farklı bir yöne evrilecekti. Sosyalizme... Kısa bir süre sonra Petraşevski, Çar'a karşı başarısız bir ayaklanma gerçekleştirdi. Bu ülkedeki sosyalistler için avın başlaması demekti. Dostoyevski de, bir gece odasına sorgusuz giren askerler tarafından tutuklandı. Tam 10 ay, neyle suçlandığı söylenmeden bir kalenin hücresinde tutulup hakkında verilecek hükmü bekledi. Bu bekleyiş her şeyden daha ağırdı onun için. Hüküm geldiğinde her şey bitmişti. Karar bıçak gibiydi: Ölüm. Diğer isyancılarla meydanda kurşuna dizilerek öldürülecekti. 9 arkadaşıyla idam gömleği giyip meydanda ölümü beklerken, son anda bir şey oldu. Emri verecek olan subay, idama dakikalar kala elini kaldırdı ve ölüm cezasını hapis cezasına çevrildiği kararını okudu. 4 yıl kürek, 4 yıl da adî hapis yatacaktı. Cezasını çekmesi için Sibirya'da bulunan Omsk Cezaevi'ne gönderildi. Kürek mahkûmu olduğu süre içinde, kolları damgalandı, kafası tıraş edildi ve taş kırdı. Sara nöbetleri yüzünden birçok kere hastaneye kaldırıldı.


Dostoyevski'nin Rusya'daki müzeye çevrilen evinden... Kuzneçnıy Per. 5/2 olarak bilinen adresteki bu binaya Ekim 1878’de ailesiyle taşındı. 28 Ocak 1881’de ölene dek burada yaşadı. Karamazov Kardeşler'i bu evde yazdı.

Haberin Devamı

Dostoyevski sara hastalığının pençesinde

Yazmanın yasak olduğu Sibirya yıllarında, yanında İncil'den başka kitap yoktu. Orada 4 yıl haydutlarla, hırsızlarla ve katillerle kaldı. Sibirya'da birkaç sene daha kalıp umutsuzluk içinde, dul Mariya Dmitriyevna İsayeva ile, ona acıdığı için ilk evliliğini yaptı. Ardından 1859'da Petersburg'a döndü. Ama unutulmuş bir adamdı artık. O yalnızlık içinde 'Ölüler Evinden Anılar'ı yazdı. Kitap Kremlin'e kadar yükseldi. Çar, sayfaları hıçkırıklarla okudu. İlk kitabıyla kıyısından döndüğü şöhret, bir kez daha kapısındaydı şimdi. Zorlu yıllar geride kalmış gibiydi. Şimdi ruhunda biraz olsun rahatlama hissedecekti.

Fakat bu da uzun sürmedi. Kurduğu gazete yasaklandı. Istırap yılları yeniden başldı. Ölümler birbirini kovaladı. Önce karısı, sonra abisi ve yardımcısı öldü. Omzuna yüklü bir borç bindi. Bir gece alacaklılardan kurtulmak için bir suçlu gibi yurt dışına kaçtı. Hastalığın nefesi de daima ensesindeydi. Sara illeti beynini uyuşturuyordu. Ağzından saçılan köpükler ve vücudunu saran titremeler, bir süre sonra onu hazzın doruklarına ulaştırırdı. Ancak her sara nöbeti sonrası, kendini yine acının ve ıstırabın kollarında buldu. Kimi zaman yazı yazarken tutulduğu nöbet, ona yarattığı bütün karakterleri ve olayları unutturuyordu. Güçlü iradesi sayesinde bozulan bütün imgeler, bir süre sonra zihninde yeniden netlik kazanıyordu. Ta ki yeni bir nöbete kadar... En büyük romanlarını işte böyle yazacaktı. Hakikatin peşinde ve çoğu zaman hezeyanın eşiğinde, daima bir ölçüsüzlükle... Yaşadığı ruhsal coşkuların da ölçüsü yoktu, uğradığı büyük yıkımların da...

Haberin Devamı


Doğumunun 150’inci yılında müze olarak korunmaya başlanan Rusya'daki Dostoyevski Müzesi'nden.. Yazarın çalışma masası... Odada iki küçük kütüphane, çalışma masası, masanın arkasında ise büyükçe bir kanepe bulunuyor. Çoğu kez bu odadaki kanepede uyuyormuş.

Hastalığın ve parasızlığın ortasında...

Bu ruhsal coşkuya ulaşmanın bir yolu da, kumar olacaktı. Avrupa'da ruletle tanıştı. Bu oyun ona dünyevi birçok hazdan daha fazlasını verdi. Adeta dönen bir rulet çarkının ucundaydı hayatı. Hesapsızca oynadı. Bazen kazandı, bazen kaybetti. Gün geldi masaya bütün varlığını, hatta ruhunu koydu.

Haberin Devamı

İçinde derin bir Rusya özlemiyle, sokaklarda başıboş dolaştığı yıllarda sekreteri Anna Grigoriyevna Snitkina ile ikinci evliliğini yaptı. Sefalet yılları burada da devam etti. Çağdaşları Richard Wagner, Nietzsche, Flaubert gibi isimlerle aynı caddede habersizce dolaştı. 'Suç ve Ceza', 'Ecinniler' gibi insan ruhunun köklerine inan romanları burada; borcun, hastalığın ve parasızlığın ortasında yazdı. Ruhları kaosla beslenen hasta karakterler yarattı. Biricik malzemesi insandı. Yeraltı adamı, Prens Mişkin, Raskolnikov... Akabinde kızı öldü ve büyük bir sarsıntı geçirdi.

Cenazesine 30 bin kişi katıldı

52 yaşında özlemini çektiği Rusya'ya döndükten sonra 'Bir Yazarın Günlüğü'nü ve onu zirveye taşıyacak en derinlikli romanı 'Karamazov Kardeşler'i yazdı. Çekilen azaplar, yerini yeniden zafer duygusuna bırakıyordu.

Puşkin onuruna düzenlenen bir toplantıda konuşma yapması istendi. O gün kendinden geçerek büyüleyici bir konuşma yaptı. Salon coşkuya boğuldu. Kadınların gözü onun üzerindeydi. Hatta genç bir dinleyici, onu dinlerken heyecandan düşüp bayıldı. Diğer bütün konuşmacılar, onu daha fazla dinleyebilmek için kendi konuşma sürelerini ona verdiler.

Dostoyevski, 1881'in fırtınalı bir ocak günü, bir işçi mahallesinde, kaldığı evin dördüncü katında, çatı aralığında öldü. Rusya'nın farklı bölgelerinden haberi alan binlerce kişi, bu ölüyü görmeye geldi. Üzerine konan binlerce süs çiçeği, birkaç saat içinde yok oldu. Ziyaretçiler birer birer almıştı üzerindeki çiçekleri. Ölünün bulunduğu daracık odada yanan mumlar da, bir süre sonra havasızlıktan söndü. Dostoyevski için 31 Ocak 1881 tarihinde yapılan cenaze töreninde yaklaşık 30 bin kişi tabutunun arkasından yürüdü.

İnsancıklar

Dostoyevski'nin ilk romanı olan 'İnsancıklar', aynı zamanda ilk Rus toplumsal romanı sayılır. Romanın ana teması diğer Dostoyevski romanlarında olduğu gibi 'acıma'dır. Mektup-roman tarzında kaleme alınmış kısa ve toplumsal içerikli bir roman olan 'İnsancıklar', yaşlı bir katibin küçük bir kıza olan aşkını ve bu kıza karşı gösterdiği saygınlık çabalarını konu alır. İnsancıklar Dostoyevski'nin ilk yapıtı olmasına rağmen en önemli romanlarından biri.

Öteki

Dostoyevski'nin 1846 yılında yayımlanan novellası 'Öteki'nin baş karakteri, 9. dereceden devlet memuru olan Jakov Petroviç Goladkin'dir. Goladkin, bir sabah işyerindeki masasının karşısında, kendisiyle aynı adı taşıyan, kendisine tıpatıp benzeyen bir memurun oturduğunu görür. Bu onun ikizi, kendisinin öteki beni gibi bir şeydir. Bu ikisi arasında, sonunda Goladkin'i deliliğe kadar sürükleyecek gülünç bir mücadele başlar. Goladkin, Dostoyevski'nin 'Ecinniler'de, 'Delikanlı'da, dolaylı da olsa 'Suç ve Ceza'nın Raskolnikov'unda da karşımıza çıkaracağı bir sorunsalın; kişilerin, özdeşliğini arayan, onu kurmaya çalışan yarılmış tiplerin ilk örneklerinden. Dostoyevski bu romanda, Kafka'da da gördüğümüz, bireyin dünyasını içten dışa, bilinç açısından kurma tekniğinin de en yetkin örneklerinden birini sunar. Parçalanmış bilincin kurduğu dünya ise tuhaf olduğu kadar ürkütücü, anlamsız ve tehlikelidir.

Netoçka Nezvanova

Dostoyevski'nin 1849 yılında yazdığı ama tamamlayamadığı ilk romanı olan 'Netoçka Nezvanova', 'İsimsiz Hiçkimse' anlamına geliyor. Kitabın tamamlanan ilk bölümü 1849 yılının sonunda yayınlandı. Romanın devamının gelmemesinin sebebi ise, Dostoyevski'nin devrimci aktivitelere katılma suçundan tutuklanıp Sibirya'ya sürülmesi... 1859'da Dostoyevski Sibirya'dan döndü ama tekrar bu romanı ele almadı. Dolayısıyla bu hikâye sonsuza kadar yarım kaldı. Kitap, Petersburg'ta fakirlik çekerek yaşayan genç bir kızın hikâyesini anlatır. Yetim kalan bu kız, hali vakti yerinde yüksek sınıf bir aile tarafından evlatlık alınır ve yeni üvey kız kardeşi Katya ile tanışınca aninden onu delicesine sevmeye başlar. İkisi kısa sürede ayrılamaz hale gelirler. Buna rağmen bir gün Katya ailesinin zoruyla Moskova'dan ayrılmak zorunda kalır ve 8 yıl boyunca Katya'nın ablasıyla birlikte yaşar. İlerleyen günlerde ise Katya'nın ablası onun için bir anne figürü haline gelir. Hikaye, iki kız tekrar bir araya gelmeden ansızın biter.

Ezilenler

1861 yılında ilk baskısı yapılan roman, Dostoyevski'nin en başarılı eserlerinden biri. Yazar bu romanında da, diğer romanlarında da yaptığı gibi ruh çözümlemelerine yer vererek, okurun karakterlerin psikolojisine bürünmesini sağlar. Roman, toplumda hep aşağılanan ve hor görülen insanların, nüfuzlu kimselerin bencilce hesapları arasında ezilişini ve sarsılışını işler. Dostoyevski, seçtiği sıradan ama olağanüstü yaşantılarıyla şaşırtan karakterleri ile, okuru ürpertiyle karışık bir merağın içinde bırakır.

Ölüler Evinden Anılar

Dostoyevski bu kitabında mücadelenin ve umudun öyküsünü anlatır. Goryançikov, Akim Akimiç, Petrov, Ali'nin ve tüm mahkûmların insanlığına ışık tutar, onları betimler. Bu kitapta yazarın Sibirya sürgününden edindiği deneyimleri okura aktardığını görüyoruz. Dostoyevski'de görülen ruhsal melankoli hali bu romanda da etkileyici biçimde işlenir. Sibirya'da 4 yıl süren hapis günlerinden derleyerek oluşturduğu bu anı-roman, onu eski saygınlığına tekrar eriştirmişti.

Yeraltından Notlar

Yeraltından Notlar, Dostoyevski'nin birçok Batılı düşünürü varoluşçu anlamda etkileyen bir klasik... 1864 yılında Petersburg'da basılan roman, gerçek dünyadan kendini soyutlamış bir kişinin iç çatışmalarını ve hezeyanlarını anlatır. Yeraltı Adamı'nın monoloğu ve ünlü "Ben hasta bir adamım" ifadesi ile romana giren Dostoyevski, bu anlatısıyla, sonraki döneminin büyük eserlerine bir giriş yaptı. Romanın ilk bölümü, karakterin itirafları, serzenişleri, hakaretleri, hayıflanmaları, kısaca iç dünyası üzerine bir monologtan oluşuyor. Çevresindeki insanlardan tiksinen, onları nefretle anan, insanları belki de hiç sevmemiş gibi görünen kapalı bir karakterin fazlasıyla açık ifadeleri yazar. İkinci bölümde ise adamı yeraltından çıkışı ve daha önceden arkadaşı olduğu anaşılan kişilerle bir hesap görmeye çabalamasını izleriz. Dostoyevski bu romanıyla yeni çağına girdi. Zeki Demirkubuz, 2012'de Yeraltından Notlar'dan serbest bir uyarlama olarak 'Yeraltı' filmini çekti.

Suç ve Ceza

Dostoyevski'nin sürgün dönüşü yazdığı Suç ve Ceza, yazarın 'olgunluk' döneminin ilk büyük romanı... Suç ve Ceza, parası için bir tefeciyi öldürme planı tasarlayan Petersburg'daki fakir bir öğrenci olan Rodion Raskolnikov'un manevi ıstırabı ve ahlaki ikilemlerine odaklanıyor.

Kumarbaz

Dostoyevski'nin gençlik yıllarını, dramatik aşk ve kumar tutkusunu en yalın haliyle kaleme aldığı Kumarbaz, 25 günde tamamlandı.

Budala

Dostoyevski bu eserinde, sara hastası bir genç adamın merkezine yerleştirdiği bir dünyada dürüst ve açık bir insan olarak yaşamanın zorluklarına değinir ve toplumun ikiyüzlülüğünü anlatır. Böyle bir dünyada dürüst olmak, 'budala' olmaktır. Roman bir Dostoyevski klasiği olarak son derece akıcı ve derin. Gerilmeler ve boşalmalarla yüklü psikolojik ögelerin ağırlıklı olduğu eserde Dostoyevski, 'ideal erkek' tipini çizmek ister.

Ecinniler

Siyasi bir roman olan Ecinniler, 19'uncu yüzyılın ikinci yarısında ateizm, nihilizm ve sosyalizm gibi ideolojilerle birlikte Batı düşüncesinin Rusya ve Rus insanı üzerindeki etkilerini ele alıp eleştiriyor. Dostoyevski kitabı 1870 ile 1872 yılları arasında Sibirya sürgününden döndükten sonraki dönemde yazdı. Bu nedenle son yıllarındaki muhafazakâr görüşleri kitapta fazlasıyla hissediliyor. Kitapta sosyalizm ve nihilizm gibi aşırılıkçı ideolojilerin toplumsal yapı üzerindeki tahribatları inceleniyor.

Karamazov Kardeşler

Karamazov Kardeşler, Dostoyevski'nin zirve romanı olarak bilinir. Romanın büyük bir bölümü Staraya Russa'da yazıldı. Dostoyevski, ağır bir dili olan roman için 2 yıla yakın zaman harcadı ve 1880 yılının Kasım ayında bitirdi. Kitabın yayımlanmasından yaklaşık 4 ay sonra, yine bu kitap için hazırladığı büyük çaplı bir proje olan 'Büyük Bir Günahkar'ın Anıları' ile uğraşırken öldü.

Benzer İçerikler