25.03.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Geriye dönüp bakıldığında kutlamayı hak ettiği birçok uygulamaya imza atan AB, gelecek konusunda ise arayış içinde.Bir yandan geçmişinin muhasebesini çıkaran AB, öte yandan 50 yıllık başarı hikâyesini ileriye taşımanın hesaplarını yapıyor. Dönem Başkanı Almanya'nın önderliğinde Berlin'de bir araya gelen 27 üye ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının yayımlayacakları deklarasyon da bu çabanın bir parçası olma özelliğini taşıyor. "Projeyi" ileri götürme konusunda liderlerin siyasi iradelerini yansıtan deklarasyon, her zaman olduğu gibi, sokaktaki vatandaşın ilgisini fazla çekmeyecek genel söylemlerden oluşuyor. Bundan tam 50 yıl önce, Roma İmparatorluğu'nun kanlı geçmişini olduğu kadar ihtişamını da yansıtan, Campidoglio Sarayı'nda bir araya gelen 6 ülkenin temsilcileri temellerini attıkları oluşumun bugün 500 milyon kişiyi çatısı altında toplayacağını tahmin etmemişlerdi. İnsanlığın tanıklık ettiği en başarılı uluslararası işbirliği örneği olarak da tanımlanan Avrupa Birliği (AB), bugün 50. yılını kutluyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in inisiyatifiyle kutlamalara davet edilmeyen ancak "başarı hikâyesinin bir parçası" olmak isteyen Türkiye ve diğer aday ülkelerin deklarasyonda en çok ilgilendikleri bölümü ise genişleme konusu oluşturuyor. Aday ülkeleri davet etmeyen AB, deklarasyonda da bu ülkelerin beklentilerini karşılamaktan uzak kaldı. "Genişleme" ifadesini kullanmaktan özenle kaçınan AB, yine de gelecekte dışarıdan gelecek yenilere açık bir şekilde yaşamayı sürdüreceğine vurgu yapıyor. Genişleme sözü yok Gelecek ise AB için zorlu bir dönemin işaretçisi. AB'nin acilen çözmesi gereken sorunların başında genişlemiş yapının sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlamak oluşturuyor. Zaman zaman yalpalayan ekonomiyi düzlüğe çıkarmak, yaşlanan nüfusun yarattığı sorunları gidermek AB'nin sonuca bağlamak zorunda olduğu dosyalar arasında yer alıyor. AB açısından en zorlu konulardan birini de genişleme ve özellikle de Türkiye'nin üyeliği oluşturuyor. Türkiye'nin üyeliği 1957: Belçika, Fransa, Almanya, İtalya, Lüksemburg ve Hollanda, Roma Antlaşması'nı imzalayarak Avrupa Birliği'nin temellerini attı. 1962: Ortak tarım politikası devreye girdi. 1966: Üye ülkelere veto hakkı tanındı. 1969: Gümrük Birliği'ne ilk adım atıldı. 1973: İngiltere, İrlanda ve Danimarka'nın katılımıyla üye sayısı 9'a çıktı. 1979: Avrupa Para Sistemi oluşturuldu. Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri yapılmaya başlandı. 1981: Yunanistan'ın katılımıyla üye sayısı 10 oldu. 1986: İspanya ve Portekiz'in katılımıyla üye sayısı 12'ye çıktı. 1992: Maastricht Antlaşması imzalandı. 1993: Kopenhag kriterleri kabul edildi. Tek Pazar oluşturuldu. 1995: Avusturya, İsveç ve Finlandiya katıldı. Üye sayısı 15'e yükseldi. Schengen Antlaşması devreye girdi. 1999: Euro, ortak para birimi oldu. Türkiye aday olarak kabul edildi. 2004: Üye sayısı Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriyle Malta ve Rum Kesimi'nin katılımıyla 25'e yükseldi. Avrupa Anayasası imzalandı. 2005: Türkiye'yle üyelik müzakereleri başladı. 2007: Bulgaristan ve Romanya'nın katılımı üye sayısını 27'ye yükseltti. AB'nin önemli dönemeçleri 50 yıllık karnede artılar, eksiler İnsan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve özgürlüğü güvence altına aldı. Eski Doğu Bloku ülkelerini bünyesine katarak Avrupa kıtasını birleştirdi. İzlediği genişleme politikasıyla çevre ülkeler açısından esin kaynağı oldu. Vatandaşlarının refah düzeylerini ve yaşam standartlarını yükseltti. Dünyanın en fazla yardım yapan oluşumu haline geldi. Tek pazar, ortak para birimi ve serbest dolaşım uygulamalarını başarıyla yürüttü. Geçer notları Halktan kopuk bir yapıya büründü. Bürokraside boğuldu. Ekonomik alanda dev olsa bile siyasi alanda cüce olarak kalmaktan kurtulamadı. Uluslararası alanda teksesli olarak hareket edemedi. Askeri alanda etkin olamadı. Yeni teknolojiler ve yaratıcılık alanında ABD'nin çok gerisinde kaldı. Yanı başındaki sorunlarda bile ABD'nin devreye girmesini bekledi. Zayıf notları