25.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Güldener Sonumut
Avrupa Birliği (AB), Çin’de ortaya çıkan ve Avrupa’yı da etkisi altına alan, koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla birlikte kendisini önemli bir sınavın içerisinde buldu. Virüsün Avrupa’da etkisini artırmasının üzerinden 20 günden fazla bir zaman geçerken, AB içerisinde de çok çarpıcı gelişmeler yaşandı. Zira, AB’nin bu tür krizlere kurumsal veya yapısal olarak hiç de hazırlıklı olmadığı ortaya çıktı.
AB’ye üye ülkeler arasında, 2. Dünya Savaşı sonrası dayanışma ruhundan bahseden ve bu şekilde AB’nin inşa edilmesine yol açan 9 mayıs 1950 tarihli “Schuman beyannamesi”nden maalesef bugün pek eser yok! Schuman beyannamesini kapsamında kurulan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’nun yani bugünkü haliyle AB’nin kurucu 6 ülkesinden biri olan İtalya, birliğe üye diğer ülkelerden yardım ve dayanışma talebinde bulunurken, Roma’ya yardım Moskova, Pekin ve Havana’dan geldi! Bunun, hem NATO üyesi ülkeler hem de AB üyeleri açısından son derece çarpıcı bir örnek olduğunu düşünüyorum.
Yanlış adrese teslim!
Bir çarpıcı, hatta “hayret verici” örnek de, İtalya ile Çekya arasında Çin’den gönderilen koruyucu maskeler yüzünden yaşanan gerilim. Zira ilk haberlere göre 680 bin maske Çin’den İtalya’ya gönderilirken yanlışlıkla Çekya’ya gitmiş, ardından Çekya’nın bunları İtalya’ya iade etmek istemediği ortaya çıkmıştı. Söz konusu “yanlışlık”, uzun müzakerelerin ardından giderilebilmiş, Prag yönetimi, üzerinde Mandarince ve İtalyanca Çin halkından destek mesajları içeren maskeleri iade etmişti. Dayanışma ruhu ise, bu olayla darbe almıştı bile...
AB bundan ders çıkaracak
Tüm bunların yanında, AB’ye üye ülkeler, Kovid-19 ile mücadele yöntemleri ve mücadele için sergilenmesi gereken strateji konusunda bile görüş ayrılığı yaşıyor. Ancak bu, kimseyi yanıltmasın. Zira AB, bu krizden önemli dersler çıkaracaktır. Hatta şimdiden bunun ön çalışmalarını başlattı bile.
Asetiminofen ve Klorokin ile sağlık maskesi konusunda Çin’e bağımlı olduğu ortaya çıkan, otomotiv endüstrisini ABD’dekinin aksine savaş ekonomisine dönüştüremeyen AB, bundan sonra kendine yetebilecek hale gelmek için gereken stratejiyi oluşturacak. Bu dönüşümden AB’nin henüz “federal” veya “konfederal” bir yapıya dönüşmesini maalesef bekleyemeyiz elbette. Ancak AB, stratejik bağımsızlığının hamlesini atmak üzere temel çalışmalarına başladı diyelim ve gelişmeleri bekleyelim.
BrexIt’in ilk meyvesi!
Kovid-19 mücadelesinde tıbbi çözüm ile toplumsal yöntem konusunda görüş ayrılığı yaşayan AB üyelerinin bu tartışmaları, Birleşik Krallık’a kadar uzandı.
Uzun süre Fransa, Belçika ve Almanya’nın aksine, restoran ve barları kapattırmayan İngiltere, Kovid-19’a karşı toplu bağışıklık yöntemiyle mücadele etmeyi tercih etmişti. Hatta Hollanda’da da aynı yönteme başvurmuştu. Ancak Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bu husustan hoşlanmadı ve ülkesine yönelik tehlikeyi göz önünde bulundurarak Londra’ya sert bir ültimatom yöneltti. Fransa, restoran ve barları kapattırmayıp, evde tecrit sistemini öngörmeyen İngiltere’yle sınırlarını tamamen kapatma tehdidini savurunca, İngiltere Başbakanı Boris Johnson da bu “isteğe” boyun eğmek zorunda kaldı. Brexit ile özgürlük peşinde koşan İngiltere, komşularından “ne kadar bağımsız” hareket edebileceğini de sınamış oldu.