Dünya Kaybeden biz olmayız

Kaybeden biz olmayız

10.12.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kaybeden biz olmayız

Kaybeden biz olmayız

AB, Türkiye için vereceği kararı düşünürken Dışişleri Bakanı Cem son sözü söyledi: Vazgeçilmez tutku değilsiniz. Almazsanız sizin ufkunuz daralır

DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem, Belçika'nın yüksek tirajlı gazetelerinden "La Libre Belgique"te alan yazısında, Türkiye'nin genişleme kapsamındaki yerini belirleme arifesinde olan AB'yi uyardı ve tam üyeliğin Türkiye için vazgeçilmez bir tutku olmadığını, ancak olumsuz bir kararın AB'nin ufuklarını
daraltacağını hatırlattı.
AB Komisyonu eski Başkanı Jacques Delors'un, "Avrupa için en büyük tehlike kendi içine kapanmaktır" sözlerini hatırlatarak yazısına başlayan Cem, AB'nin vereceği olumlu bir kararın, birliğe, farklı nitelikteki medeniyetlere yönelik bir köprü kazandıracağını, olumsuz ve ayırımcılık içeren bir kararın ise "olumsuz etki" yaratacağını belirtti.
"AB'nin geleceği, etnik, ırkçı ve din ayırımına dayanan, kısıtlayıcı bir yaklaşım ile mi belirlenecek; yoksa Avrupa coğrafyasına çoğulcu ve birlik içeren bir açılım mı sergilenecek?" sorusunu dile getiren Cem, özetle şunları yazdı:
"Biz kendimizi hem Avrupalı, hem Asyalı olarak görüyoruz ve bunu bir koz olarak algılıyoruz. Avrupalı kimliğimizin sorgulanması bizi rahatsız ediyor. Tarihimizin 700 yılını Avrupa'da yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. Kültürel açıdan bakınca konu daha karmaşık bir hal alıyor. Eğer AB bir Hıristiyanlar kulübü olsaydı, bu çerçeve bize uygun düşmezdi. Eğer Avrupa kültürü, AB'nin resmen belirttiği gibi, insan hakları, laiklik, demokrasi gibi kavramlarla algılanıyor ise bazı alanlarda ilerlemeler kaydetmemiz gereğinin bilincinde olmamıza rağmen, 75 yıldır Avrupa kültürünü paylaştığımız ve oluşmasında rol oynadığımız gerçeği unutulmamalıdır."
1963 yılından bu yana AB'ye bir ortaklık anlaşması ile bağlı olan Türkiye'nin "neden aday olarak nitelenmediğini", Avrupa savunmasına bu kadar katkısı olmuş ve Avrupa'nın en güçlü ekonomilerinden birine sahip "bir NATO üyesine neden ayırımcılık yapıldığını" soran Cem, muhataplarının "Yunanistan ile ilişkiler, insan hakları ve Kıbrıs" konularını karşısına neden veya şart olarak getirdiklerini belirterek, "Yunanistan ile ilişkiler konusunda eleştiriler temelsiz bir hal aldı. İkili bir sorunu çözmek için iki taraf olması gerekir,
tek taraf sorumlu tutulamaz" dedi.
Türkiye'nin Yunanistan ile ilişkilerini düzeltmek için harcadığı çabaları anlatan İsmail Cem, Kıbrıs konusunda da Türkiye'nin tek sorumlu gösterilemeyeceğini vurguladı ve Rum kesiminin, seçimler öncesinde uzlaşmaz tavrına dikkat çekti.
İnsan hakları konusunda yapıcı eleştirileri kabul ettiğini, hükümetinin bu alanda bazı adımlar attığını ve daha atılması gereken adımlar bulunduğunu belirten Cem, AB'nin içine kapalı bir topluluk oluşturmak yerine sorumluluklarını üstlenen bir kuruluş olmak istemesi halinde, Türkiye'nin yapıcı ve etkili katkılarda bulunabileceğini kaydetti.
AB'nin iyi bir karar almasını, Türkiye'ye ayırımcı ve dışlayıcı bir yaklaşım sergilememesini, Türkiye'nin heyecanını köreltmemesini isteyen Cem, "Defalarca belirttiğim gibi, AB Türkiye için vazgeçilmez bir tutku değildir. Olumsuz bir karar bizim ufuklarımızı daraltmaz, çünkü ufuklarımız AB'nin çok ötesindedir" dedi. Türkiye'yi dışlayan bir kararın "adaletsizlik" olacağını da kaydeden Cem, yazısını "Böyle bir tavır AB'nin ufuklarını daraltır. Zaman henüz çok geç değil" diye bitirdi.