Ege Babam istedi polis oldum

Babam istedi polis oldum

06.07.2009 - 01:00 | Son Güncellenme:

Ercüment Yılmaz, 52 yıl önce doğduğu kentte, 31 yıl önce komiser yardımcısı olarak göreve başladı. 1983’ten 2009’un haziranına kadar çeşitli şehirlerde görev yaptı. Şimdi, doğduğu ve ailesinin yaşadığı İzmir’e emniyet müdürü olarak döndü. Mesleki çalışmalarını ve özel yaşamını Milliyet EGE’ye anlattı

Babam istedi polis oldum

İzmir’in yeni Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz, bir İzmirli. Annesi, babası, kardeşleri burada yaşıyor. 1957’de doğduğu İzmir’den Polis Koleji’ni kazanınca ayrılmış. 1978’de İzmir’e komiser yardımcısı olarak gelmiş. 1983’te Diyarbakır’a atanınca tekrar ayrılmış. 1988-2000 arası İstanbul’da görev yapmış. Oradan Bayburt’a emniyet müdürü olarak tayin olmuş. Yılmaz, 2002 Mayıs’ından 17 Haziran 2009’a kadar Ankara Emniyet Müdürlüğü görevini sürdürdü. Bugüne kadar en çok yazılan özellikleri bunlar ve spora, futbola olan ilgisi oldu... Oysa Yılmaz’ın öyle çok bilinmeyen yönleri var ki...
Örneğin; kardeşi Tuncay Yılmaz, dünyaca ünlü keman sanatçımız.
Ercüment Yılmaz’la görüştük, bilinmeyen yönlerini anlattı, hem İzmirlilere hem de mesai arkadaşlarına mesajlar verdi.
Polisliğe nasıl başladığından, projelerine; ailesinden çocukluğuna, İzmir’den ayrı kaldığında en çok neleri özlediğinden, gelir gelmez ilk önce ne yaptığına kadar pek çok soruyu yanıtladı. Yılmaz’a yönelttiğimis sorular ve yanıtları şöyle:

Babamın telkinleri etkili oldu

Polis olmak istiyor muydunuz yoksa etkileyen aile büyükleri, yakın çevre oldu mu?
 Tabii polis olma arzusu vardı. Ancak bu konuda babamın da çok telkini vardı. O Polis Koleji’ne ve Polis Enstitüsü’ne çok hayrandı. Genç komiser yardımcılarını görünce eve gelir, anlatırdı; “Bugün bir komiser muavini gördüm. Üniforma şu kadar yakışmış, şöyle iyi duruyordu” diye. Bunları hep anlatıyordu. Tabii ki biz de sınava girdik. Nasip oldu. Ama babamın istemesinin yanında şöyle bir de gerçek vardı: Dört kardeştik. En büyüğünün mutlak suretle bir yatılı okul kazanıp gidip önünün açılması, arkadaki kardeşlerinin de önünün açılması demekti. O bakımdan bize nasip oldu bu başlangıç ve Polis Koleji’ne gittik. Sonra Polis Enstitüsü’nü bugünkü adıyla Polis Akademisi’ni bitirdik.
Doğduğum ve büyüdüğüm kent

Haberin Devamı

Kendi memleketinize, ilk görev yerinize emniyet müdürü olarak dönmekten mutluluk duyduğunuzu söylemiştiniz. Duygularınızı öğrenebilir miyiz?
 Düşününüz ki 1978’de ilk mesleğe başlıyorsunuz, komiser yardımcısısınız... Kendi memleketinize geliyorsunuz. Aradan 31 yıl geçiyor. Bu sefer komiser yardımcısı olarak ilk başladığınız yere il emniyet müdürü olarak geliyorsunuz. Bu çok onur verici, gurur verici, insanı mutlu edici bir gelişme. Ülkemizin her şehri, her yöresi çok güzel ama bizim İzmir’imiz de bir başka güzel. Ben şükretmesini bilen bir insanım. Hep şükrediyorum. Burası benim üçüncü il emniyet müdürlüğü yapacağım yer. Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde yedi yıl emniyet müdürlüğü yaptım. Şimdi de doğduğum ve büyüdüğüm şehirde emniyet müdürüyüm. Buna şükretmeyip de ne yapacağım? Ama şunu istiyorum, şunu arzuluyorum: Cenabı Allah bize sağlık ve sıhhat verdiği sürece borcumuzu biz çalışarak ödeyeceğiz. Vatandaşımıza çalışarak ödeyeceğiz. Ben hep arkadaşlarıma, sivil toplum örgütleriyle yaptığımız konuşmalarda, görüşmelerde de söylüyorum: Benim devlete borcum var. Ve ben bu borcu ödemek zorundayım.

Haberin Devamı

Bu borcu biraz açarmısınız?.
 Bu borç nedir dediğiniz zaman... 1971-72 öğrenim döneminde Polis Koleji sınavlarını bitirip okulun kapısından girdiğimiz andan itibaren bizleri sıraya dizdiler ve bu sıra içerisinde bize bornoz, iç çamaşırı, havlu, çorap, dahili elbise, sabun verdiler. Sonra bir dolap verdiler ve yatacağımız yeri gösterdiler. İşte, o ilk adımımızı attığımız zaman aldığımız eşyalar benim devletime ilk defa borçlandığımı hissettiğim andır. Ondan sonra çok değerli öğretmenlerimiz bizler için yoğun çaba gösterdiler. Üniversite hayatı da dahil. Bu borcu millete hizmet vermek suretiyle ödeyeceğiz. Devlet adına, millete hizmet vermek suretiyle ödeyeceğiz. Ben hala ödüyorum, ödemeye çalışıyorum. 

En son dokuz ay önce geldim

Babanız polis olmanızı çok istemiş.
 Babam çok istedi ama şu an rahatsız biraz. İnşallah daha iyi olur diyoruz. O bakımdan şimdi biraz da özlem gideriyoruz. 

En son ne zaman gelmiştiniz?
 8.5-9 ay önce gelmiştim. Anne babamı ziyaret etmiştim. 


Ailenin polisi olacağız
Önceki görev yeriniz Ankara’da da suç oranlarının yüzde 30 düştüğünü açıklamıştınız. Oradaki projelerinizden İzmir’de uygulamayı düşündükleriniz var mı?
- Mutlaka olacak. Oradaki ana başlıklarımız terör, uyuşturucu ve trafik konularındaydı. Ancak mutlak suretle ilin kendi coğrafi yapısına göre projeler üretmek gerekli. Tabi ki burada hizmette önceliği hangisine vermeniz gerektiği konusu farklı. Üreteceğiniz hizmetler, ergenlere yönelik şiddet olabilir. Sporda şiddetin önlenmesine yönelik olabilir. Çocuk suçlarına bilimsel bakış olabilir. Ama bunların hepsini bir sıraya koymamız için öncelikle şehrimizi her noktasıyla beraber değerlendirip bu noktalarda ne gibi farklılıklar olduğunu, ne gibi benzerlikler olduğunu, nerede bize daha fazla ihtiyaç duyulduğunu görmem gerekiyor. Onu görüp, sonra görev yapacağım arkadaşlarımla birlikte “Acaba buraya daha farklı bir bakış açısıyla nasıl, ne üretebiliriz?” diye düşüneceğiz. Ama örneğin, “Ailemin ve Ülkemin Trafik Polisiyim” projesi her yere uyar. Bir de çalışmaları akademisyenlerinizle, sivil toplum örgütlerinizle, medyanızla daha da kucaklaştırıp yaparsanız daha iyi sonuç verir. Bilimsel çalışmalar yaparsanız, teknolojiyle depolarsanız, koordinasyonunuzu sağlayıp planlı bir şekilde insan gücünüzle uygulamaya girerseniz; suçun oluşmasından önce, oluşturan etkenleri ortadan kaldırırsanız gelecek nesillere yönelik, bir suçu aşağıya çekmenin temelini atmış olursunuz. Bu projelerde İzmir’de yaşayan vatandaşımızın bize çok yoğun destek vereceğine inanıyorum. 

Ankara’dan iki ya da üç yardımcınızı getireceğiniz söylendi...Onlar belli oldu mu?
- Yalnızca bir yardımcı getiriyorum. Diğer arkadaşların bir tanesi özel kalem müdürüm, bir tanesi şube müdür yardımcısı. Şehrimize bakıyoruz, İzmir’imizde yetenekli, becerikli, tecrübe sahibi çok meslektaşım var. Onlarla birlikte göreceğiz, paylaşacağız ve görevin gereğini yapacağız. 

İzmirlilere özellikle vermek istediğiniz mesajınız var mı?
- İzmirli hemşehrilerime çalışma sözü veriyorum, gayret sözü veriyorum. Onlardan destek istiyorum. Bana sevgilerini ve desteklerini esirgemeyeceklerini biliyorum ve inanıyorum. Amacımız onları daha da mutlu etmek. Daha da iyi olmaları için çalışmak. İyi niyetimiz var. Gayretimiz var. Çok çalışmaya inancımız var, sözümüz var. Bundan sonrası... Kısmet. İzmirli hemşehrilerimizi, bu şehirde yaşayan vatandaşlarımızı çok seviyorum. Onların da beni seveceklerine inanıyorum. Üçüncü dönemdir, üç İzmirli emniyet müdürü sırayla görev alıyor. Mutluluk veren gelişmeler bunlar. Benden önce görev yapan ağabeylerime, meslek büyüklerime ve onlarla beraber çalışan bekçimizden polisimize herkese çok teşekkür ediyorum. Sizin aracılığınızla İzmir’imizi ve hemşehrilerimizi seviyoruz, çalışacağız diyoruz.

Haberin Devamı


Mesai arkadaşlarınıza ne diyeceksiniz?
- Arkadaşlarımdan bir ricam var. Beraber çalıştığım arkadaşlarıma sadece İzmir’de değil, her görev yaptığım yerde söylüyorum. ‘Memleketinizde anne ve babanız polis teşkilatıyla karşılaştığı an nasıl bir davranış görmelerini istiyorsanız, siz tanımadığınız o vatandaşa öyle davranmak zorundasınız.’ Benim ilkem, benim prensibim bu. Ben anneme babama nasıl davranacaksam, vatandaşa da öyle davranmak zorunda hissediyorum kendimi. Ama suçla mücadele... O farklı bir boyut. Onu yerine getireceksiniz. Suçu önleme de farklı bir boyut. Herkese eşit, adil olacaksınız, hukukun üstünlüğüne inanacaksınız. Temel hak ve özgürlüklerin kullanılması, insan haklarının uygulanması için çaba sarfedeceksiniz, yasanın dışına kesinlikle çıkmayacaksınız. Tarzımız, tavrımız, talebimiz, çalışma şeklimiz bu.        


Hayatımda ilk birinci lig maçını İzmir’de okuldan kaçıp izledim
Spora, futbola ilginiz biliniyor... Galatasaraylılığınız...
- Doğru. 17 sene futbol oynadım. İlk Polis Koleji’ne gitmeden önce, rahmetli Halil Bıçakçı hocamızın nezaretinde,  bir sene İzmirspor yıldız takımında top oynadım. Daha sonra Polis Koleji’ni kazanınca Ankara’ya gittik. Amatör olarak 17 sene top oynadım. İzmir Emniyet Spor da dahil. Beş sene Diyarbakır Emniyet Spor’u çalıştırdım. Bu süreç içerisinde “Diploma alalım” dedik ve 1984 yılında A diplomasını aldık. 

İlk açıklamalarınızdan biri İzmir’in Süpir Lig hasretiyle ilgiliydi. Ankara’da görevde bulunduğunuzda 4 takımın Süper Lig’de oynadığı dönemleri gördünüz. Belki İzmir’e de şans getirirsiniz...
- İzmir’e Süper Lig’de takımı olmamak pek uygun düşmüyor. Mutlak suretle en az bir, daha fazla da takıma ihtiyaç var. Hayatımda ilk birinci lig maçını, 1965’te ilkokul öğrencisiyken İzmir’de seyrettim. Okuldan kaçmıştım, dersi ektim... Alsancak Stadyumu’nda Altınordu-Galatasaray maçı vardı. Ben Galatasaraylı, babam Altınordulu’ydu... O tarihte Altınordu, İzmirspor, Karşıyaka, Göztepe, Yeşilova vardı... Çok güçlü takımlar vardı. Şimdi yine güçlü takımlar var. İnşallah ayağımız uğurlu gelecek ve bir takımımız bu sene Süper Lig’e çıkacak. İnancımız bu... İdmanlarına gideceğiz, maçlarını seyredeceğiz. İdmanlarına gidip hocalarla, futbolcularla konuşacağız. Moral, motivasyon ne gerekiyorsa yapacağız. Tabii bu sadece futbol için olmayacak. Voleybol, basketbol için diğer spor dalları için de olacak. Ben aynı zamanda Polis Akademisi’ndeki spor kulübünün de başkanıyım. Buz hokeyi, bayanlar ve erkekler takımımız Türkiye şampiyonu. Atletizm takımımız var. Hentbolda süper ligdeyiz. 


En çok sandviç, söğüş ve boyozu özlemiştim
En çok neyi özlüyordunuz ve gelir gelmez önce ne yaptınız?
- Çok özlediğim şey vardı. En çok özlediklerimden bir tanesi ve hemen de yaptım: İzmir sandviçi... Hemen İzmir’in meşhur sandviçini aldım.  Bir de söğüşümüz vardır bilirsiniz dilden, yanaktan... İkinci gün de onu... Şimdi sıra boyoza geliyor. Onu da yapacağız inşallah. Bizi zamanımızda üç’e bir denilirdi. Üç boyoz, bir yumurta demektir. Şimdi sıra boyoza geldi. Onu da yapacağız, sonra da işimize bakacağız. 

İzmir’in en güzel fotoğrafı Körfez
 İzmirle ilgili çok fazla bilginiz var. İzmir’in sizdeki fotoğraf kareleri nasıl?
- Eğer İzmir’le ilgili fotoğraf diyorsanız, çok güzel bir körfezimiz var bir kere. Ve çok uzun zamandır da özlemiştim. Görüyorsunuz buradan da körfez çok güzel görünüyor Saat Kulesi’yle birlikte. Bunun dışında bazı şeyleri sürece bırakmak gerekir.

Müdür gözüyle baktığınızda ilk karelerini nasıl buldunuz? Neler tespit ettiniz?
- Geldiğimden bu yana geceleri yürüyorum. İlk iki gece Bostanlı Karşıyaka’dan başladım yürümeye... Alsancak’ta tekrar araçtan indim. Kordon’dan Konak’a kadar... Sonra Göztepe’ye doğru kıyıdan yürüyerek dolaştım. Gece saat iki üç sıralarında baktım vatandaş ne yapıyor? Öğlen de Emniyet Müdürlüğü’nden çıktım Hisar Camii’nin avlusuna kadar Kemeraltı’nda gezdim... Şunu açık yüreklilikle söylüyorum, vatandaşımızdan çok yoğun, sıcak ilgi gördüm. Hepsine teşekkür ediyorum. Dükkan önlerinde esnafımızla konuştuk. Bu karşılıklı diyaloglar iki gün içinde gelişti. İzmir’in sıcaklığı, en önemli özelliği de burada. Yarın bu “merhaba”lar bize çok sağlıklı olarak birliktelik ve yaşadığımız ortamın daha da güvende olmasını getirecek. Evet, şükürler olsun İzmirimiz güvenli. Burada çalışan emekli personel ve müdürlerimiz ve İstanbul’a atanan Sayın Hüseyin Çapkın müdürümüzün gayretleriyle, İzmir güvenli bir şehrimiz.

Daha güvenli şehir olacak
Siz de ilk geldiğinizde bu yönde mesajlar verdiniz. “Bayrağı daha ileriye taşıyacağız” dediniz...
- Bu bir nöbet değişimi. Nöbet değişiminde hedefiniz, amacınız olmalı ki çıtayı biraz daha yükseğe çıkarmanız gerekir. “Güvenli bir şehir” diyoruz. Evet. Ama daha da güvenli bir İzmir için hep beraber gönül birlikteliği yapacağız. Görev birlikteliği, bilgi birlikteliği, sevgi birlikteliği yapacağız. Şehrimize daha güzel bir bakış açısıyla; sevginin, hoşgörünün olduğu, suçun azaldığı daha da güzel bir İzmir için hep beraber uğraşacağız.