Ege Futbolumuzu yabancıların tekeline bırakmamalıyız

Futbolumuzu yabancıların tekeline bırakmamalıyız

03.06.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

İzmirspor’un seçmelerinde yeteneğiyle mavi beyazlı formayı sırtına geçirdi. Kısa sürede yıldızını parlattı ve Galatasaray’a transfer oldu. Başbakanlık ve Türkiye Kupası’nın kazanılmasında ÖNEMLİ rol oynadı. O, futbolun unutulmazları arasına adını yazdıran Mustafa Ergücü...

Futbolumuzu yabancıların tekeline bırakmamalıyız

Koronavirüs salgını sebebiyle spor müsabakalarına verilen arada Milliyet Ege Spor Müdürü Mehmet Demirtaş ve usta kalem Fatih Tanfer, “Geçmişten Günümüze Değerlerimiz Konuşuyor” köşesi ile Türk sporuna hizmet etmiş, İzmir futboluna adını altın harflerle yazdırmış isimlerin hikayelerini siz sporseverlerle buluşturmaya devam ediyor. Mahalle arasında oynadığı topla futbol sevgisini kazanan, İzmirspor seçmelerinde başarılı olan ve buradan Galatasaray’a transfer olan, futbol kariyerine 3 Türkiye Kupası, 2 de Başbakanlık Kupası sığdıran Mustafa Ergücü, futbolculuk geçmişini, unutamadığı anılarını, yeni nesile önerilerini, Türk futbolunun bugünkü durumunu sizler için anlatıyor. Keyifli okumalar...

Haberin Devamı

Futbolumuzu yabancıların tekeline bırakmamalıyız


- Sevgili Mustafa Ergücü, bize kendinizden bahseder misiniz?
15 Ocak 1955 yılında İzmir’de gözlerimi açtım. Mahalle aralarında arkadaşlarımla top oynardık. Buradaki takımlarda forma giyerdim. Futbol yaşantıma sokaklarda başladım diyebilirim. İzmirspor, büyük bir turnuva düzenleyerek futbolcu seçiyordu. Seçmelere katıldım ve başarılı oldum. 1973 senesinde Brian Birch, beni istedi ve İzmirspor’dan Galatasaray’a transfer oldum. Galatasaray’da oynadığım ilk yıllarda 6 gole imza atmıştım. Mehmet Özgül ve ben, takımda en çok gol atan isimlerdik. 1975 senesinde Başbakanlık ve Türkiye Kupası’nı kazanmıştık. 1976 yılında Kayserispor’a kiralık olarak gittim. 1979-80 sezonunda Brian Birch beni tekrar takıma davet etti. İkinci Galatasaray maceramda da 2 Türkiye Kupası, 1 de Başbakanlık Kupası’nı kazanmanın mutluluğunu yaşadım. 1985 yılına gelindiğinde Galatasaray’dan ayrıldım ve Tarsus İdman Yurdu’nun yolunu tuttum. Burada da 3 sene futbol oynadıktan sonra futbol kariyerimi bitirme kararı aldım. Futbolculuk dönemlerimin ardından kısa bir antrenörlük deneyimi yaşadım. İzmir Polis Gücü’nde şampiyon olmuş ve 3. Lig’e çıkmıştık. Antrenörlük ortamının bana uygun olmadığını gördüğüm için devam etmek istemedim. Bir dönem de Yeni Asır Gazetesi’nde spor yazarlığı yaptım.
- Unutamadığınız bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?
Benim futbol oynadığım dönemde Göztepe çok iyi bir takımdı. Çok da meşhurdu. Hemen hemen herkes, Göztepe 11’ini rahat bir şekilde sayardı. Göztepe kalecisi Ali Artuner’e çok büyük hayranlık duyuyordum. Gerçekten harika bir kaleciydi. Galatasaray’a transfer olduğumda İstanbul’da onlara karşı futbol oynamıştık. Oynadığımız maçı 1-0 kazanmıştık. Golü atan da bendim. Ali Artuner gibi bir kaleciye gol attığım için kendi adıma çok mutlu olmuştum. Bir de bu zamanın Şampiyonlar Ligi statüsünde Atletico Madrid ile oynamıştık. Bu, benim ilk Avrupa deneyimimdi. Çok iyi bir oyun oynamamıza rağmen turnuvadan elenmiştik. Bir de Tarsus İdman Yurdu’nda oynadığım döneme ait bir anım var. Uzun bir süre lider gitmiştik. Son maçımızın son bir dakikasında yediğimiz gol, şampiyonluğu kaçırmamıza sebep olmuştu.
- Yeni nesile önerileriniz var mı?
Öncelikle bu işi yapmak, oyuncularımızın içinden gelmeli. Saha dışı profesyonel bir şekilde hareket etmeliler ancak saha içinde amatör ruhlarını da bir kenara bırakmamalılar. Futbolculuk yaşamları çok uzunmuş gibi gözükse de aslında göz açıp kapayıncaya bitecek kadar kısa. Zaman çok hızlı geçiyor ve geriye bıraktıkları izler kalıyor. Futbolculuğu uzun seneler sürdürmek isteyen gençlerimiz, işlerine aşkla ve sevgiyle yaklaşmalılar. Biz, yedek kaldığımız zaman gece uyuyamazdık. Şimdilerde oyuncularımızda bu hırsı göremiyorum. Futbol aşkı bambaşkadır. Temelde sevgilerinin olmasını öneriyorum.
- Türk futbolunun bugünkü durumunu değerlendirir misiniz?
Futbolumuzu iyi bulmuyorum. Her şey para olmuş durumda. İsmine Türk futbolu desek de Türk futbolu diye bir şey kalmadı. Yabancı sayımız fazla. Takımlarımızın adına Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş diyoruz fakat kadrolarda Türk oyuncu göremiyoruz. Futbolda ilerleme kaydedebilmemiz için altyapıya yönelmeliyiz ve Türk futboluna uzun seneler hizmet edecek kalıcı isimler çıkarmalıyız. Kaliteli yabancıların takımlarımızda bulunmasına karşı değilim ama futbolumuzda bu kadar fazla sayıda bulunmalarını da doğru bulmuyorum. Ülkemizdeki futbolu yabancı tekelinden kurtarmalıyız.