Ege Köyden kente göç hızlanırken

Köyden kente göç hızlanırken

24.01.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Köyden kente göç hızlanırken

* * *Bir ülkenin, bir kentin geleceğini planlarken nüfus hareketleri iyi analiz edilmezse bugün bizde olduğu gibi kargaşa yaşanır. Son nüfus sayım sonuçlarına göre artık Türkiye'de insanların yüzde 70.5'i kentlerde yaşamaya başlamış. Köylü nüfusun oranı yüzde 30'un bile altına, yüzde 29.57'ye düşmüş. Bundan 15 - 20 yıl öncesine kadar "Türkiye bir tarım ülkesidir. Nüfusunun yüzde 60'ı köylerde yaşar" tekerlemesi çok kısa bir sürede tam tersine dönmüş. Sadece bu istatistikler bile bu ülkede yaşanan büyük alt üst oluşun nedenini gösteriyor. * * *Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın pek çok bölgesinde 40 - 50 yılda yaşanan köyden kente geçiş süreci, Türkiye'de 15 - 20 yıla sıkışınca, hızlı dönüşüm sosyal ve siyasal sonuçları da beraberinde getirdi. Köylerde umutlarını tüketenler bir meslek sahibi olmadan şehirlere göç ettikçe kentlerde bugünkü kargaşa yaşanıyor.İşin en sıkıcı yanı ise, göç olayının 60'lı yıllarda başlayıp 70'lerden sonra hızlanmasına rağmen, gelmiş geçmiş bütün iktidarların bu süreci çok kötü yönetmesi. Kimi gecekondulara tapu vererek kimi de bugün AKP iktidarının yaptığı gibi torba torba kömür dağıtarak işin esası yerine makyajıyla uğraştı. Doğru dürüst sanayileşme stratejileri belirlenmediği için köyden kente geçiş yönetilemiyor ve milyonlarca kişi işsiz güçsüz elleri ceplerinde şehrin caddelerinde dolaşıyor. Tarih, iç veya dış göçler sonucu yaşanan sosyal ve siyasal olayların olumsuz örnekleriyle doludur. Göç dalgaları zamanında ve doğru analiz edilmediğinde yönetimleri, iktidarları hatta devletleri silip süpürmüştür. Son nüfus sayımındaki verilerin çok iyi incelenmesi gerekiyor. İzmir'in nüfusu 1 milyon 872 bin 579'u erkek, 1 milyon 866 bin 774'ü kadın olmak üzere toplam 3 milyon 739 bin 353 kişi olarak ilan edildi. Sokağa çıkma yasağıyla yapılan 2000 yılındaki sayıma göre yüzde 11'le Türkiye'de nüfusu en hızlı artan 9'ncu kent İzmir olmuş. Nüfus artışının iç göçün hızlanmasından kaynaklandığını söylemeye gerek yok. Ege'nin toprakları öyle bereketli ki sadece zeytin ağaçlarından yağ, incir ağaçlarından bal akmıyor, her adımını attığınız yerden tarih de fışkırıyor. Hafta sonu Urla'da, M.Ö. 600 yıllarından Klazomenai Antik Kenti'nden kalma zeytinyağı işliğini ayağa kaldıran Prof. Güven Bakır ve sanat tarihi uzmanı Ayla Bakır'ı dinleyip, hazırladıkları kitapçığı okudukça yaşadığımız yerlerin değerini bir kez daha anladım.Zeytinyağı işliği Klazomenai kentinde yaşayan İonlar tarafından inşa edilmiş ve işletilmiş. M.Ö. 2000 yıllarının sonunda Dor'ların Orta Avrupa üzerinden Yunanistan'a inince tarihi değiştiren Ege Göçleri başlamış. Yunanistan'dan gelen İonlar, İzmir Körfezi'nden Mandalya Körfezi'ne kadar, Sakız ile Sisam adalarını da içine alan bölgeye yerleşip adına da İonya demişler. Daha önceleri iki Aiol şehri olan Smyrina (Eski İzmir) ve Phokaia da (Eski Foça) Ailollerin elinden koparılıp İon kent devletine dönüştürülmüş. Ege Göçleri o dönemde büyük kargaşalara neden olmuş, pek çok kavmi yerinden etmiş Truva hatta Hitit İmparatorluğu'nun sarsılmasına ve yıkılmasına neden olmuş. * * *Şimdi yine Urla'ya dönelim. Prof. Bakır bizi özel izinle Karantina Adası'nda kamuya açık olmayan bir bölüme götürdü. Roma İmparatorluğu döneminden 10 bin kişilik bir tiyatronun "kavea"sı idi gittiğimiz yer. Bugün hiç biri ortada gözükmeyen tiyatro oturma yerleri ve sahne taşlarının 1945 - 50'li yıllarda var olduğunu anlıyoruz yazılan eserlerden. Prof. Bakır'ın tahmini dönemin yöneticileri hazır düzgün taşları gemilere yükletip yol, liman yapımında kullanılmak üzere başka yerlere taşıtmış olmalı.* * *Sonra İzmir Körfezi'nin tam karşısında olan geceleri ışıl ışıl kentin ışıklarının parladığı bu antik tiyatronun bazı düzenlemelerle İzmir Festivali'nde senfoni orkestralarının konser verebileceği muhteşem bir mekan olabileceği görüşleri ortaya atıldı. Bence de neden olmasın.Geçen hafta İzmir'in duayen yöneticilerinden ve strateji uzmanı Ali Nail Kubalı, Ege TV'de beraber olduğumuz programda, İzmir'in üzerinde oturduğu arkeolojik zenginliğin değerlendirilerek kenti dünyanın en önemli tarih merkezlerden biri haline getirecek büyük bir proje hazırlanmasını önermişti. Kubalı, 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olacak İstanbul için Koç Grubu'nun, Bilbao'daki Guggenheim Müzesi'nin ünlü mimarı Frank Gery'e bir proje hazırlattığını söyledi. İzmir'in de bu ünlü isimle çalışmasını önerdi. Öyle ki, Kubalı 12 milyon dolara mal olacak ama İzmir'i EXPO yarışında bile öne geçirecek bu projenin bütçesinin en az yarısının Avrupa Birliği fonlarından bulunabileceğini, kendisinin de bunun için çalışacağını söylemişti.Evet. 8 bin yıllık geçmişi olan İzmir'de her yerde ayağımıza tarih takılıyor. Dünyada çok az kentin sahip olduğu bu değerlerin iyi değerlendirilmesi İzmir'i bir başka dünyaya taşır.Zaman geçirmeden kolları sıvamak gerek. stursen@milliyet.com.tr Ayağımıza tarih takılıyor