Ege Milletin parası başkanın havası

Milletin parası başkanın havası

07.03.2011 - 01:00 | Son Güncellenme:

Haftalık Yazarları Hamdi Türkmen, Erol Yaraş ve Erdal İzgi, Bayraklı Belediyesi’nde Başkan’ın yaş günü kutlamasını gündeme taşıdı. ‘SMS’le yapılan davet, araçların tahsisi, mesai saatinin erken bitirilmesiyle gerçekleşen doğum günü partisi ne kadar doğru?’ ‘Başkanların böyle bir özel gün için kamu olanaklarını kullanması ne kadar etik?’ sorularının yanıtını aradılar...

Milletin parası başkanın havası

İzmir Kültür ve Tabiat Varlıkları 1 No’lu Koruma Kurulu, Ankara’da görevli başkan gelmediği için dört aydır toplanamıyor. Dosyalar birikti, kararlar çıkarılamıyor ve başvuru sahipleri bekliyor, yatırımların ihalesi yapılamıyor. Kurul üyelerine göre, toplantılar bakanlıktan görevlendirilen Başkan toplantıya gelemediği için yapılamıyor...
Yaklaşan genel seçimlerde, oylarımızla yeni milletvekillerimizi seçeceğiz. Peki, İzmir’de bir milletvekili adayında neler aranmalı, hangi özellikleri taşımalı.
İşte size mini bir anket...

Erol Yaraş: Geçen hafta CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’yla görüşmemiz ilgi topladı, gündem yarattı. Özellikle vekil adayı olarak İzmir dışından başka isimlerin getirilmeyeceği, kadın ve gençlere yüzde 30 oranında kontenjan tanınacağı sözü, inanıyorum ki; birçok partiliyi çok mutlu etmiştir.
Erdal İzgi: Darısı diğer partilere...
E.Y: Evet, dilerim ki Sayın Başbakan ve Milliyetçi Hareket Partisi de aynı Sayın Kılıçdaroğlu düşüncesinde olsunlar. İzmir’in deneyimi, bilgi birikimi yüksek birçok ismi var ve bu kişiler değerlenirse farklı bir vizyon ve misyonumuz olur.
E.İ: Ağlaşmamız da biter... İnşallah sözler tutulur. CHP Genel Başkanı yüzde 56 altında oy oranının kendisini üzeceğini söyledi. Üzülmemesi için bir an önce görülen dağınıklığın bir bütünselliğe getirilmesi ve çok iyi starteji belirlenmesi gerek. Aksi takdirde, iş zor...
Seçmenin yapısı ve artık bakış açısı hızla değişiyor, hiç kimse “Oyumuz sağlam” düşüncesinde olmamalı.
Hamdi Türkmen: Sayın Kılıçdaroğlu söz verdi ama ben böyle bir vaade sizin kadar sıcak bakmıyorum. Çünkü her parti, bir iktidar kadrosu yapmak zorunda. Bunun için de, bu kadroda yer alacak kişilerin parlamontoya taşınması lazım. Adres de ne yazık ki büyük kentler; İstanbul, Ankara ve İzmir. Bu açıdan bakıldığında İzmir’e yine, iki bölgeden listelerin ilk beş sırasına birer kişi dışarıdan aday konulmasından başka çare yok. Yani yine ithal milletvekilimiz olacak.
E.Y: CHP’nin dikkat etmesi gereken çok şeyler var. İzmir’de belediyelerin hemen hepsi ellerinde ama bilerek veya bilmeyerek öyle yanlışlar yapıyorlar ki, görmemek, isyan etmemek elde değil. İşte size bir örnek: Bayraklı Belediyesi’nden gönderilen bir cep telefonu mesajı. Hangi yönden bakarsanız kabul edilmeyecek bir konu. Belediye, meclis üyelerine, çalışanlara bir mesaj atıyor. Başkan Hasan Karabağ’ın doğum günü kutlanacak. Bu konu, meclis grubunda tartışılmış, karşı çıkılmış ama buna rağmen gerçekleşmiş.
E.İ: Belediye Başkanı’nın doğum günü telefon mesajıyla mı duyurulmuş?
E.Y: Sadece duyurma değil, mesai öne çekilmiş, belediye araçları katılmak isteyenler için seferber edilmiş, bir tesiste parti düzenlenmiş.
E.İ: Kamera şakası herhalde. Seçim öncesi böyle bir olay, partiye, belediye başkanına herkese zarar verir.
E.Y: Gönderilen mesaj telefonumda, resimler ortada. Ben sordum, araştırdım. Hatta birçok da eleştiri gelmiş ama nafile...
Resmi çalışma saati değiştirilmiş, isteyen katılmış, arabalar da onları taşımış. Başkan Sayın Hasan Karabağ’ın bunu bilmemesi mümkün değil.
Lale devrinde mi yaşıyoruz? Yaşgünleri, kutlamalar, alkışlar...
Halkın içinden çıkmış bu belediye başkanına sorarım; yaptığınız doğru mu?
Hepimiz yöneticilik yaptık, hepimizin de yaş günü var. En basitinden sekreterin ve bir-iki arkadaşın küçük bir pasta getirir, mutluluğunuzu adet yerini bulsun diye paylaşırsınız, olur biter.
E.İ: 50’sinden sonra yaş günü mü olur Allahaşkına? Yaşam geriye dönüyor artık bunun kutlaması olsa ne olur, olmasa ne olur? Tabii bu işin esprisi. Acı olanı, böyle bir olayın yaşanması.
H.T: Bir belediye başkanının çalışanlarıyla yaş günü pastası kesmesi pek yadırganmamalı. Ama dedikleriniz gerçekten yaşanmışsa çok yanlış. Yönetici konumunda olanlar, seçilmişler, yaş günlerini ailesi, karısı-çocuğuyla kutlamalılar. Aksi, personellerini buna zorlamaları ya da özel kutlama töreni düzenlemeleri etik olmaz. Yanlıştır...
E.Y : Bu tip olaylar, halkı rahatsız ediyor. Şuna inanıyorum ki; yüzde 50’nin üzerinde oyların şımarıklığını yaşıyorlar.
E.İ: Aynı makamda görev yapan bir kişi olarak kesinlikle böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Orada harcanan her kuruş, kişinin değil milletindir.
E:Y: Burada bir parantez açalım. Sayın Karabağ diyebilir ki; “bunlardan haberim yoktu. Hepsi gıyabımda oldu.”
Peki kardeşim pastayı da kestin ertesi gün “Beyler niye böyle bir şey yaptınız” diye hesap sordun mu? Bu tip kutlamalar biliyorsunuz sürpriz olarak hazırlanır. Kişinin haberi olmaz. Ama bu olay CHP Grubu’nda önceden tartışılmış. Sonradan öğrendiyse, soruşturma açtı veya açtırdıysa sizlere söz veriyorum; kendisinden özür dileyeceğim.
Böyle bir şey de yok. Çünkü bunun bir hayli dedikodusu da yapıldı.
E:İ: Belediye başkanları çok hassas ve dikkatli olmalı. Başkanlık harcamaları, bütçede her zaman çok fazla göze batar. Bu nedenle bir başkan, bir çiçek gönderecekse dahi kendi adını değil, belediyenin adını yazdırmalıdır. Bir dostuma özel kutlama için çiçek göndereceksem, kendi cebimden karşılarım. Özel dostumun kutlamasını neden milletin parasıyla, yapayım ki?
Ne yazık ki, İzmir’deki belediyelerin ağırlama giderleri ve başkanlık harcamaları astronomik boyutlarda. İddia bu yönde...
Bu durum, sadece CHP değil tüm partilere büyük zarar verir. Zaten hiç olmaması gerekli.
H.T: Belediye Başkanlarının şüphesiz ki harcama yetkileri ve bütçeden de bunun için bir ödenek ayrılması şart. Ama dediğin gibi bu harcama yetkisi özel işlerde değil, kurumun harcamalarında kullanılmalı. Erdal çok haklı. İzmir’de bir ilçe belediyesinde başkanın geçen yıl 3 milyon (eski parayla trilyon) harcama yaptığını biliyorum. Hatta bu yılın bütçesinde aynı belediye başkanı için benzer miktarda ödenek ayrılmak istediği için tartışmalar da yaşandı.
Hani azı karar, çoğu zarar denir ya, belediye başkanlarının halkın parasını harcarken çok dikkatli olmaları gerekir.


Belediye hattı belediye aracı

Belediyenin telefon hattı kullanılıp çalışanlara, meclis üyelerine başkanın doğum günü kutlaması yapılacağı duyurulmuş. Mesai erken bitirilmiş, gitmek isteyenler belediye araçları ile kutlamanın yapılacağı yere taşınmış. İddialar böyle. Başkan Karabağ bunları sonradan öğrendiyse, söz veriyorum kendisinden özür dileyeceğim.

İzmir neden plato şehir olmaya layık değil?
E.Y: Son değinmek istediğim konuyu Milliyet Ege hafta içinde manşet yaptı. Kültür Bakanlığı, bazı illeri plato şehir ilan etti, aralarında İzmir yok. Her türlü yerli ve yabancı tanıtımda bu iller kullanılacak, gösterilecekmiş. Tabii buna göre de, az da olsa gelir elde edilecek.
E.İ: Mantık, akıl ve de duygular; son tespite göre 8 bin 500 yıllık tarihe sahip kentin her yönüyle film sahnesi olmasını emrediyor. Hangi ilde yılın 305 günü güneş var, Çeşme’nin denizi, kumu, dünyanın neresinde görülmüş... Ve diğer tüm ilçeler, köylerimiz...
E.Y: İzmir bunun için, ilk üç içinde olması gerekir. Turizm Bakanı, İzmir’e geliyor “Bu kent bizim önceliğimizdir” diyor, gidiyor herşeyi unutuyor. Ardından içinde olmadığımız böyle tuhaf kararlar geliyor. Buna da kimse ses çıkarmıyor. Ne vali, ne belediye başkanı, ne de ilgili dernekler, odalar, kurumlar?
E.İ: Belki bundan sonra birisi çıkar da, niçin plato şehir olmadığımızı, neden layık görülmediğimizi veya hangi yetersizliklerimizin bulunduğunu anlatır. Bunları söylüyorum ama, kamuoyunu bilgilendirme yönünden büyüklerimizin duyarsızlığının üzüntüsünü de yaşıyorum. Bu da öyle olacak, kimse sesini çıkarmayacak. Tek umudum, seçim öncesinde İzmir’e verilecek vaadler... Tabii onlar da sonradan unutulmazsa...
H.T: Şaşırmadım desem yeridir. Plato şehir olarak belirleninceye kadar o kadar çok unutulduğumuz, dışlandığımız konu var ki, saymakla bitmez. İzmir bu kardeşim. Yesek de yemesek de bu. Kimsenin bizi taktığı falan yok. Çünkü Ankara’da, Bakanlar Kurulu’nda lobimiz yok. Her alanda birbirimizin kuyusunu kazmaktan, birbirimizle uğraşmaktan başka iş yapmıyoruz. Takipçilik yok, kente kazandırılacak fırsatlar konusunda vizyonumuz yok. Yok oğlu yok...
Tek çare var, bu kenti baştan sona yenilemek. Bugün söz sahibi olan herkes gidecek, yerlerine yenileri gelecek.

CHP İzmir örgütü kara günleri mi yaşıyor?
E.Y: Herkes CHP’nin borç yükü altında olduğunu biliyor. İl Başkanı Sayın Bayır, bunu ortadan kaldırmak için çalışma başlattı. İşte, yakın çevresine ve partililere gönderdiği bir internet mesajı. Dikkatinizi çekerim, “Bu kara günümüzde yapacağınız maddi katkıların büyük önemi vardır” diyor. Bir sonraki cümlede tekrar ediyor, “kara günde yanımızda olmanız şahsıma güç verecektir” diye devam ediyor.
Allahaşkına, nedir, bu kara gün?
E.İ: Bana göre kendini ifade edememiş. Veya etmeye çalışırken maksadı aşmış. Sıcak davranmaya çalışırken, partiye zarar vermiş. Kısacası; kaş yaparken göz çıkarmış.
H.T: Bu “ak” derken ağızdan “kara” çıkması gibi bir şey. Tacettin Bey’e biraz zaman tanınmalı. Mesajda yazılanlar tabi ki yanlış. CHP hiç bir dönemde “kara günler”in içine düşmemiş, kara günlerin partisi de olmamıştır.
Ancak biliyorsunuz ki, Tacettin Bey’in bu kampanyası güç-bela da olsa tuttu. 150 bin lira kadar toplandı. Belki şimdi daha da artmıştır. Hoşgörü ve anlayışla karşılamak zorundayız.
E.Y: İyi de bu durumda niye bu görevi kabul ettin? Bir göreve talip oluyorsan herşeyine katlanacaksın. Bu şehirde yüzde 50’den çok oy almış bir partinin başkanısın. Yüzde 1’lik potansiyelin olsa kara gündeyim de.
Borcun var diye mi kara gündesin? Her siyasi partininin borcu vardır. Hatta AK Parti’nin bile. Ama, tek kalemde kapattılar. Hiç kara gün, yas, matem havasına girmediler. Eğer bu yükü kaldıramayacaksan, kabul etmeyecektin, “maddi-manevi hazır değilim” diyecektin...
Yine de vakit geç sayılmaz. İnternetten kara günde olduğunu ilan edeceğine, gereğini yap, kara gün ve para sıkıntılarından kurtul.
E.İ: Siyasette yenidir, deneyimsizdir, parti desteğinden yoksundur diyeceğim ama hiçbiri değil. “Damlaya damlaya göl olur” kampanyasını başlattı ama bırakın gölü, borcu kapatacak kesenin yarısı bile dolmadı.
İyi bir siyasetçi ne yapardı? Bu kampanyayı başlattı mı, üç gün sonra “Herkese teşekkür ederim. İşte partimizin gücü budur. El ele gönül gönüle sıkıntımızı ortadan kaldırdık” der, partisini yüceltir, seçmenine de güç verirdi. Bakın, bir ayı geçti, gerekeninüçte biri toplandı.
İşte; “Kara gün” dediğin bu günlerdir...
Atatürk’ün kurduğu, siyasette dünya markası CHP’nin ismi böylesi olaylarda böyle kullanılmamalı. Gerçekten üzülüyorum.
H.T: Bir e-mail nedeniyle, çalışma azmiyle bu koltuğa oturan birini bu kadar eleştirmek doğru değil. Gönderilen mesaj doğru değil. Ahcam çok yakınlarına gönderilmiş bir mail.
Bağış sistemi tabii ki pek doğru değil. Ama ne yapmasını istiyordunuz? Gidip ondan bundan mı istemeliydi? O zaman daha kötü olmaz mıydı? Bağış aldığı kişi ya da kurum yarın bunun faturasını kesmez miydi? Hiç olmazsa gönüllü bağışçılar üç-beş veriyorlar. Göreceksiniz CHP bu bağışlarla borcunu kapatacaktır.


Vekil adayı kenti için istifayı göze almalı
H.T: Okurlarımız bu sayfalardaki anketlere ayrı bir ilgi gösteriyor. Bu hafta, üçümüzün yanıtlarını vereceği farklı bir soru-cevap tablosu hazırlattım:
Milletvekili adaylık kriterleri neler olmalı?
Milletvekili adayı nasıl olmalı?
Aday olacaklar nelere dikkat etmeli?
E.Y: Dört hafta önce milletvekillerinin çalışmasını değerlendirirken, TBMM kataloğundan yararlandık. Oysa mesleğimiz gereği hepsini birebir tanımamız lazım ama maalesef kötü bir dönem geçirdiğimiz için bu şansı yaratamadık. İzmir’i sahiplenecek ve kentin sıkıntılarını bilen Ankara‘da kavgasını verecek iktidar ve muhalefet vekillerine büyük ihtiyaç duyuyoruz. İzmir’in ülke sıralamasındaki ekonomik ve sosyal göstergeleri bunun açık bir kanıtı. Her geçen gün geriye gidiyor, ilerleyemiyoruz, Asker vekil, hele, “kurşun asker” vekilleri hiç seçmemeliyiz. Partiler de böyle isimleri önümüze koymamalı.
H.T: Suç milletvekillerimizin değil ki? Başlarının üzerinde demoklesin kılıçı gibi parti disiplini maddesi var. İtiraz et, edebilirsen... En önemlisi de genel başkanın istediğini yapmazsan, bir daha seçilme şansın yok.
E.Y: Önemli olan bu... Parti içinde gerekirse genel başkanla haklı olduğu konu için, temsil ettiği kent için savaşacak, kavgasını verirken gerekirse bir daha seçilmemeyi göze alacak isimlerin ortaya çıkmasını istiyoruz. Çünkü bu yapılmazsa, görüldüğü gibi bedelini İzmir ödüyor.
“Ön seçim yapılmamalı” derken, bu görüşüm belki anti demokratik olarak yorumlanabilir. Elbette, ön seçim güzeldir, iyidir. Hakim huzurunda veya ahbap-çavuş ilişkisine dayanmayan üye ve delege ile vekil belirleme yöntemi en geçerli olandır. Ne var ki; yöneticilerin kişisel çıkarlarıyla yakın isimleri listeye yerleştiriyor. Bu nedenle ön seçimin bu aşamada yararlı olacağına inanmıyorum.
Aday belirlemede sağlıklı bir yapı, sistem yapılır ona göre ön seçim gerçekleşir. Buna tamam, diğerlerine kesinlikle hayır... Otursunlar Ankara’da belirlesinler ama, sonucuna da katlansınlar.
E.İ: Demokrasi anlayışı çoğunluğun kararına saygı göstermek ve ona göre hareket etmektir. Bunun için de ön seçimin olması gereklidir ve kaçınılmazdır. Bugün İzmir’de bu anlayışla 10 bin kişi bir araya gelmiş ve imza toplamış. Bu kadar kısa sürede bunun gerçekleşemeyeceği aşikar.
Önce Merkez karar yönetim kurulu kararını alacak, ardından altyapısı hazırlanacak ve seçim yapılacak, sayılacak, itirazlar değerlendirilecek. Fiziki olarak 4 ayda olanaksız...
Tahminim; fermuar şeklinde bir yöntem izlenecek. Yani tek veya çift rakamları genel merkez belirleyecek, aradakileri ise İzmir’de eğilim dediğimiz yoklamayla doldurulacak. Veya tümüyle genel merkez belirleyecek. Yine tartışmalar, kırgınlıklar, küskünlükler yaşanacak. İmzayı toplayanlar, imza atanlar bana göre kendi kendine kızacak ve “mahkum ve mecbur” olduğu için de sandıkbaşına gittiğinde yine partisine istemese de oy kullanacak.
O nedenle CHP’de ön seçim ihtimali zayıf. Ama AK Parti’de bu kez örgütlerin, üstelik ilçelerin de tek tek görüşlerinin alınacağını sanıyorum. Çünkü disiplinli ve hata yapmamaya gayret gösteren bir yapıdalar ve kapalı kutu gibi içinde ne olduğunu göstermiyorlar.
H.T:Kimse CHP’de ön seçim yapılacak diye bir beklenti içinde olmasın. Olmaz, yapılmaz, yapılamaz. Yapılmamalı da. Nedeni şu: Delege dediğinde, kim bu arkadaşlar? Delege seçimleri doğru-dürüst yapılmıyor ki? Onun bunun adamı, gerekirse sandık kaçırma pahasına, sandık başında tehditle, silah zoruyla delege seçiliyor. Ne yani, şimdi bu kişi mi benim oy vereceğim vekil adayını belirleyecek? Sizce bu doğru mu?
Anket yapılacakmış? Olmaz kardeşim. Pop sanatçısı mı seçiyoruz? Ankette de tabii ki, o kentin ünlüleri en çok oy alır, çünkü tanınma oranları yüksektir. Bu da isabetli bir sistem değil.
Doğru olan, her partinin kriter belirleyip, ince eleyip-sık dokuyarak aday belirlemesidir. Ya da seçim kanununu değiştireceksin, iki turlu seçim yapacaksın. Başka çare yok.

Kurul Başkanı gelmiyor İzmir’de dosyalar bekliyor
E.İ: Bir başka konumuz Kısaca SİT dediğimiz, 1 Nolu Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun çalışması hakkında... Duyuma göre, kurul başkanı tam dört aydır toplantılara katılmıyor ve dolayısıyla tüm dosyalar bekliyor, karar çıkmıyor. Çalışmalar tıkanmış durumda. Kurul başkanı sıfatıyla, Bayındırlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Hasan Hami Yıldırım, herhalde işleri yoğun İzmir’e gelemiyormuş.
H.T: Kurul kararı bekleyen projeler ne oluyor?
E.İ: Kurulda her zaman önemli dosyalar vardır. Küçük veya büyük ama sonuçta herkesin işi ve yatırımıyla ilgili. Örnek istersen, aklımda olan iki olay var. Biri Şifne Yat Limanı Projesi, diğeri yine Çeşme’ye Rus yatırımıcımlarının gerçekleştireceği dev tatil tesisi...
E.Y: Çeşme, Foça gibi kent merkezine yakın yerlerde yakın dostlarıma yatırımı olup olmadığını sorarım. Onlar da bana “kurul kararını bekliyoruz” derler ve şikayet ederler.
SİT kurulu toplanmadığı zaman herkes söylenir. Demek ki, bu kez ayları buldu. Eğer, çok iyi bildiğim Şifne Yat Limanı Projesi ve 150 milyon doları bulacak Rusların yatırımı bu nedenle bekliyorsa, çok üzücü, yazık.
E.İ: Ulaştırma Bakanımız, geçen yıl temmuz ayında Çeşme Yat Limanını hizmete açarken Şifne‘nin sözünü vermişti. 575 yat bağlanabilecek, bu yılın başında ihaleye çıkacak ve 2011 de bitirilecekti. Resmi açıklaması bile var.
H.T : Ama olmadı...
E.İ: Demek ki bu nedenle olmamış veya olmuyor. Bu nedenle ben kurul üyelerinin ve özellikle başkanlarının başka illerden İzmir’e atanmasına karşıyım. İzmir’deki kurul, kenti bilen, tanıyan, anlayan isimlerden oluşur.
8 üniversite ve buralarda çok değerli hocalar var. Bunlar neden seçilmezler? Bakın kurulumuza; polis akademisinden gelen kişi bile var. Mutlaka çok değerli kişiler ama neden İzmir’dekiler atanmıyor. Dolayısıyla da böyle aylarca kurul toplanamıyor.
E.Y: Müsteşar Yardımcısı dört aydır gelemediği için de imza atılmıyor. Şimdi bu İzmir’e reva mı? Bir taraftan hükümet İzmir’e önem verildiğini söylüyor, Ulaştırma Bakanı söz veriyor, diğer yandan bakanlığın İzmir’e atadığı bürokrat toplantılara gelmiyor.
Bu konu sadece bir-iki değil birçok yatırımı etkiliyordur. Bilmediğimiz ne dosyalar vardır, ne sıkıntılar çekiliyordur? Sanıyorum bu hafta bize yakınmalar çığ gibi gelecektir.
Peki bunların önünü açmazsak; yatırıma nasıl hız verip, işsizliği nasıl önleyeceğiz?
H.T: Bu SİT Kurulu olması gereken bir kurum, hiç itirazım yok. Ancak bu kurum sanki Allah gibi. Dediği dedik. SİT dedi mi, akan sular duruyor. Böyle bir eleştiri yazısı yazmıştım. Bu yazı yüzünden davalık da olduk.
Geciken karar, karar değildir beyler. Kurul olarak istenilen bölgeye o yatırım yapılmayacaksa, bir an önce karar verir açıklarsın, olur biter. Adamları, yatırımcıları aylarca, yıllarca bekletmenin bir faydası yok ki? Hem yazık, hem günah...
Bakanlık, bu kurulun niçin toplanamadığını arıştırmalı, gerekirse kurul başkanını değiştirip, yerine yenisini atamalıdır.

SİT?Kurulu’na İzmirli atansın
Kurulun karar almasını bekleyen çok sayıda proje var. Ancak başkan olmayınca toplanamıyor. Kurul üyelerinin, özellikle de başkanlarının İzmir’i tanıyan, anlayan isimlerden oluşması gerekir. Bu kentte sekiz üniversite, çok sayıda hoca var.

Milletin parası başkanın havası