Ege Sakıp Sabancı

Sakıp Sabancı

18.04.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

Sakıp Sabancı

Sakıp Sabancı




Sakıp Sabancı bey, hafta başında devlet töreniyle İstanbul'da toprağa verdik. Yapılan törenlerde devlet ve millet olarak siyasetçiler, askerler, sanatçılar, işadamları, öğrenciler tüm halk vardı.
Fatih Camii'nde kılınan namazdan sonra, Zincirlikuyu Mezarlığı'na dek yolboyunca bir sevgi seli içinde gözyaşları ve çiçeklerle uğurlandı. Bu uğurlanış, devlet ve millet buluşması oldu.
Yaşamboyu, bu beraberlik ve birlikteliği istemişti.

* * *

Yitirdiğimizden bu güne medya onunla doluydu. Haberleri, programlar, köşe yazıları izledi. Anılar içinde başarıları açıklandı.
Milliyet'te Güngör Uras, "Fabrikatör antipatisini, sanayici sempatisine çevirdi" diyerek şunları yazıyordu:
"Türkiye'de iş ve aş imkanı yaratan sanayici ile vergisini veren zengini halkın gözünde büyüten, zayıfı kazıklayan, çalışanın hakkını yiyen fabrikatör tipini, vurguncu zengini değiştiren kişidir."
Ertuğrul Özkök, Hürriyet'te, "Biz kenar mahalle çocuklarına, iyi zengini sevdiren, halkıyla zengini buluşturan işadamıydı" deyip şöyle ekler:
"Hem kendi zenginleşti, hem ülkesini zenginleştirdi. Hem de bir gönül insanı oldu."
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Büyük bir vatanseverdi." derken Bülent Ecevit, "Çalışana hakça davranırdı"dedi. Tüm anılar, övgülerle dolup taşıyordu.

* * *

Her tanıştığıyla bir anısı vardı. Bu anılar, bir kitabı dolduracak kadar çoktu. İzninizle bir anımı anlatmaya çalışacağım.
1980'li yıllardı. Sabancı bir iş için İzmir'e gelmişti. Her yerde her zaman gazetecilerle görüşürdü. Mutlak söyleyecek bir şeyleri olurdu.
Basın toplantısının yapılacağı Büyük Efes Oteli'ne gittiğimde, Sabancı ve basın danışmanı Babür Ardahan ile karşılaştım. Ardahan, beni takdim edince sarılıp kucaklaştık. Bana yol verince, "olmaz" dedim. Israr edince:
- Yok, dedim, şöhretiniz izin vermiyor. Dün gece televizyondaki konuşmanızı dinledim. Bu sabah, Milliyet'teki makalenizi okudum. Her yerde siz varsınız. Nasıl önden giderim.
Önce, tatlı bir kahkaha attı. Sonra kimselere benzemeyen sevecenliğiyle koluma girdi. Üçümüz birlikte toplantının yapılacağı salona çıktık.
Konuşmaya başlar başlamaz, o tatlı, kendine özgü anlatımıyla hepimizi esir almıştı. Ülke kalkınmasından ve yatırımlardan büyük bir coşkuyla söz ediyordu. Bir aralık, hiç unutmam, şunları söyledi:
- Beni yeni bir yatırım kadar, hiçbirşey heyecanlandırmaz.
Bu sözlerden sonra, bir gazeteci, ondan İzmir'de bir fabrika kurmasını isteyince, gülerek:
- Verin parayı, dedi, yapalım.
Aynı arkadaş bana bakıp:
- İsmail ağabey, dedi, emekli oluyor, tazminatını versin.
Sabancı, hemen bana dönüp:
- Ortak, dedi, ver parayı.
O günden sonra, her karşılaştığımızda, bana ortak deyip durdu. Gerçekte tüm milleti ortak görüyordu.

* * *

Bugünkü kalkınmamızı o günlerde, görmüş, sanayileşmenin lideri olmuştu. Temel ilkesi çalışmaktı. Hem çalışır, hem de toplumu bilgilendirirdi.
En sıkıntılı dönemlerde, yaptığı konuşmalarla hepimize umut verirdi.
Bilgi ve deneyimlerini paylaşmayı severdi. Birçok kitap da yazmıştı. Sanayide devleşmiş, eğitime ve sanata katkıları ve hayırseverliğiyle ölümsüzleşmişti. Sakıp Sabancı olmak her kula nasip olmaz. Nur içinde yat.




EGE