Dinin Temel Amacı Nedir? Kısaca Dinin İnsan Hayatındaki Yeri Ve Önemi

Din, Latincede "yeniden" ve "yeniden bağlanmak" anlamına gelen "ligare" sözcüklerinden türemiştir.

Dinin Temel Amacı Nedir?

Dini neyin oluşturduğuna dair tek bir tanım olamaz çünkü kelime farklı insanlar için birçok farklı anlama gelir. Ancak pek çok insan, dinin teoloji (Tanrı çalışması), felsefe (bilgelik çalışması), antropoloji (insanların incelenmesi), mistisizm (nihai bir gerçekliğin farkındalığı) ve ahlaktan oluşan ancak bunlarla sınırlı olmayan çok yönlü bir varlık olduğu konusunda hemfikirdir.

Din, insan uygarlığının hemen hemen her yönünü hem olumlu hem de olumsuz yönlerden etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. Tüm geleneklerden büyük ruhani ustalar, daha yüksek sevgi, merhamet, cömertlik, nezaket ve benzeri nitelikleri benimsememiz ve geliştirmemiz gerektiğini öğrettiler. Bu yüksek nitelikler, ruhsal doğamızla daha derin bir bağlantı geliştirmenin doğal bir ürünüdür. Bu bakımdan din, manevi gelişimimizi ve kutsallıkla yeniden bağımızı destekleyen bir araç olarak düşünülebilir. Bu şekilde, insanlar daha iyi ve daha uyumlu bir dünya yaratmak için birlikte çalışmakta daha iyi olacaklar.

Kısaca Dinin İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi

Psikolojideki araştırmalar, olumlu tutumların sağlığımız için iyi olduğunu gösteriyor. Örneğin, büyük hastalıklardan iyileşme şansı konusunda iyimser insanlar, tıbbi tedavi planlarına daha iyi uyma, hastalık semptomlarından daha az rahatsız olma ve daha iyi iyileşme oranlarına sahip olma eğilimindedir. Pek çok insan için din, büyük bir umut ve iyimserlik kaynağıdır.

İnsanlar sosyal hayvanlardır. Aidiyet ihtiyaçlarının karşılanması psikolojik ve fiziksel sağlığımız için iyidir. Dinin daha yüksek amacının manevi ilerleme için bir araç olmasına rağmen, din her zaman büyük ölçüde sosyal bir etkinlik olmuştur. Örneğin dindar insanlar, genellikle bir grup faaliyeti olan düzenli dini programları ziyaret etmeye daha meyillidirler.

İyimserlik gibi, benlik saygısının da fiziksel sağlığın iyi bir göstergesi olduğu gösterilmiştir. Değerli insanlarmışız gibi hissetmekten özgüven kazanırız. Din, özellikle güçlü ve dirençli bir öz-değer duygusu sunabilir, çünkü çoğu gelenekte Tanrı'nın sevgisi çoğu kez olumsal olmayan olarak algılanır. Başka bir deyişle, birçok dini gelenek, Tanrı'nın iyi bir ebeveyn gibi, ne yaparsak yapalım bizi sevdiğini ve değer verdiğini ileri sürer.