06.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
DUYGU ERDOĞAN - Toplumda finansal bilincin gelişmesi için önem taşıyan finansal okuryazarlığa odaklanan Milliyet Gazetesi ve Borsa İstanbul, 4 Haziran Cuma günü ‘Finansal Okuryazarlık Zirvesi’ni gerçekleştirdi. Online ortamda katılımcılarla buluşan alanında uzman isimler, ekonomistler, analistler, bireylerin bütçe yönetiminden tasarruf alanlarına kadar pek çok konuyu ele aldı. Her bireye içinde yaşadığı ekonomik ve finansal dünyayı “okuyup” anlayabilme imkanı sağlayan finansal okuryazarlık ile ortak bilinç ve gündem yaratmayı hedefleyen zirvede yapılan oturumlar, aynı zamanda Milliyet Gazetesi’nin Youtube kanalında kayıtlı içerikleri ile ulaşılabilir durumda.
Bireysel bütçeler, gençlerin ve yeni yatırımcıların borsaya ilgisi, Anadolu sermayesinin sermaye piyasalarına çekilmesi ve daha pek çok konunun ele alınarak, öneriler sunulduğu zirvenin açılış oturumu, Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç moderatörlüğünde Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun ve Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı’nın konuşmalarıyla gerçekleşti. Andaç’ın sorularıyla şekillenen oturumda mevcut piyasalar, gündemdeki halka arzlar, küçük ve büyük yatırımcının doğru ve güvenilir adımlar atmasına yönelik öneriler konuşuldu. Oturumun öncelikli grupları arasında gençler, yeni yatırımcılar ve Anadolu sermayesi de vardı.
Yatırımcıya tavsiyeler
Borsa ve sermaye piyasalarının anlatılırken temel noktasının Sermaye Piyasası Kanunu’nun amaç kısmında açıkça belirtildiğini anlatan Korkmaz Ergun, ‘piyasaların güvenilir, şeffaf, etkin istikrarlı, adil ve rekabetçi ortamda işleyişine dayanır’ hatırlatmasını yaptı. Bu ortamı sağlayabilmenin iki önemli ayağı olduğunu vurgulayan Ergun, birinin arz tarafında birinin ise talep tarafında olduğunu kaydetti. Ergun, “Arz tarafında şirketlerin şeffaflığı, talep tarafında ise yatırımcıların finansal okuryazarlığı iki öncelikli temeldir. Bizim şirketlerden iki isteğimiz olur. Birincisi şu ana kadar yaptıkları gibi şirketi iyi yönetmeye devam etmeleri, ikincisi ise şeffaf olmaları. Talep tarafında ise yatırımcılardan beklediğimiz, finansal okuryazarlık seviyelerini yükseltmeleri. Finansal bilgiyi doğru kaynaklardan öğrenin, çalıştığınız aracı kurumların araştırma raporlarını muhakkak inceleyin. Birikimlerinizi, tasarruflarınızı bu bilgilere göre değerlendirin. Sosyal medyaya itibar etmeyin” diye konuştu.
‘Masallara kanmayın’
Finansal okuryazarlığı ‘toplumun finansal refahına katkıda bulunması’ olarak tanımlayan Korkmaz Ergun, her yaştan, her gelir seviyesinden insana tasarruf ve yatırımın temellerini anlatılması gerektiğine dikkat çekti. Ergun, “Tasarruf yapmak kadar ikinci önemli konu da doğru yatırım yapmak. Artan tüketim alışkanlıklarımız maalesef daha sınırlı tasarruf kültürüne sebep olmaya başladı. Yatırımlar konusunda ise bilinçlenmeden hareket ediliyor. ‘Kısa yoldan köşeyi döneyim’ şeklinde yatırım algısı ile inanılması güç getiri masallarına inanılıyor. Sistemin nasıl çalıştığını, piyasa dinamiklerini bilmeden kısa yoldan köşeyi dönme getiri masallarıyla yatırım yapmak olmaz” dedi.
‘Şirketleri bekliyoruz’
Bugünlerde sermaye piyasalarının gündemini halka arzlar belirliyor. Yatırımcılar da sıkı takipte. Bu açıdan Borsa İstanbul’un, büyümenin temel dinamosu olan şirketlere her zaman sermaye piyasalarının sunduğu imkanlardan daha fazla faydalandırma yönünde destek vermeye devam edeceğini vurgulayan Korkmaz Ergun, borsaya açılmanın finansal kaynağa erişimin yanı sıra kurumsallaşma, kredibilite, marka bilinirliği, sürdürülebilir bir büyüme sağladığını anlattı. Ergun, “Likidite bu konularda en önemlilerinden; biz dünyanın en likit borsalarından biriyiz. Bir yatırımcı geldiği zaman muhakkak bir alıcı bulur, bir derinlikte onun karşılığını bulur. Her zaman ‘100-200 yıllık şirketimiz yok’ diye şikayet ederiz. Biz kurumsallaşmayı ve sürdürülebilirliği sağlamadığımız sürece bunu konuşmaya devam ederiz. Buradaki amacımız, ülkemizin bir milli değeri olan bu şirketlerin ömrünü uzatmak. Bu anlamda biz bütün şirketlerimizi sermaye piyasalarına, borsaya bekliyoruz. Birçok anlamda sunabileceğimiz ürünlerimiz var. Gelin, konuşalım, çalışalım terzi usulü ne ihtiyacınız varsa destek olalım. Mevcutta halka arz sayısında 20’ye doğru ilerledik, yıl sonuna kadar 40’a kadar çıkabilmeyi umuyoruz” değerlendirmesini yaptı.
Ulusal ekonomiyle bütünleşme yolu
Borsa çalışmalarının başlatıldığı İMKB dönemini hatırlatan Mete Belovacıklı, burada temel amacın, sermayenin yaygınlaşması ve tabana yayılması olduğuna dikkat çekti. Belovacıklı, bu süreçle birlikte borsaya yatırım yapanların, piyasa dinamikleri, fiyatlama, bilanço, yeterlilik gibi bir takım kavramları öğrendiğini belirterek şunları kaydetti:
“Bu aynı zamanda tıpkı kuş uçmaz kervan geçmez bir köydeki bir insanın bir oy kullanması kadar önemli bir adım. Çünkü ulusal ekonomisiyle bütünleşen bir insan, daha donanımlı bir vatandaş haline dönüşüyor. Kararları, ekonomik aklı, doğal olarak tercihlerine ve ülkedeki yaşama katılışını belirliyor. Borsa İstanbul’un varlığı, bu konudaki çalışmaları küçük yatırımcının talep tarafının, kavramlar konusundaki yetkinliğinin artması, bunun yaygınlaştırılması, aynı zamanda ülkedeki topyekun demokrasinin de bir seviye daha yukarı çıkması demek.”
Borsa İstanbul, son 5 yılda Anadolu’da 700 şirketlik bir tur yaptı. Kurumsallaşma ve finansman sağlama gibi konularda bilgiler verilirken, sermaye piyasalarının önemi anlatıldı.
Anadolu’nun gücü
Anadolu sermayesi gücünü arkasına alan bir Türkiye’nin ‘bütün iç dinamiklerini hayata geçirmiş, bir genişleme ve refah artışı sağlamış’ olacağını ifade eden Mete Belovacıklı, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Anadolu sermayesinin özellikle motive edilmesi, bunun ülkeye katılması Türkiye için olmazsa olmaz koşullardan biri. Yabancı sermayenin ülkeye girişi bir faktör ama kendi iç güçlerinizin, iç dinamiğinizin verimli kılabilmek en az o kadar önemli. Bunun için de yapılması gereken işlerden bir tanesi, sürekli olarak Andolu’da var olmak, anlatmak ve bir daha anlatmaktır. Bu aynı zamanda bugün duymayan kulakların duymasını sağlayacağı gibi sadece şirketler açısından değil, Anadolu’daki küçük birikim sahiplerinin bunu bir yatırım aracı olarak görmeleri, o tarafa doğru yönlenmeleri, sonuçta ülkedeki ekonomik dinamizmi daha fazlalaştıracak bir adım olur.”