Ekonomi Güneşte bereketli coğrafya

Güneşte bereketli coğrafya

06.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Güneş enerjisi açısından çok avantajlı bir coğrafyada bulunan Türkiye’de, konutlar için çatıya kurulan güneş santralleri 8-10 yılda, ticari binalarda kurulan santraller ise 4-5 yılda kendini amorti ediyor.

Güneşte bereketli coğrafya

MİTHAT YURDAKUL Ankara - Yüksek güneşlenme süresiyle büyük bir güneş enerjisi potansiyeli taşıyan Türkiye, özellikle yazlık yerleşimlerde bireysel güneş enerjisi üretimi için de avantajlı bir coğrafyada bulunuyor. Güneş enerjisi santrali kurulumu konutlarda 8-10 yılda, ticari binalarda 4 - 5 yılda kendisini amorti ediyor.

Haberin Devamı

Güneş enerjisinin elektrik üretimindeki payı, nisan itibarıyla yüzde 4.4 olarak gerçekleşti. Türkiye’de, ortalama yıllık toplam güneşlenme süresi 2741.07 saat, günlük güneşlenme süresi ise 7.5 saat. Türkiye’den daha az güneş alan Almanya gibi ülkelerde, elektrik üretiminde güneşin payı daha fazla. Türkiye’de güneş enerjisinden elektrik üretiminin 10 bin megavata çıkarılması hedefleniyor. Çatılara kurulan santraller de bireysel olarak elektrik üreterek, hem kullanıma, hem de fazlasını şebekeye vermeye olanak sağlıyor. 2020 sonunda 458 megavat çatı güneş enerjisi (GES) kurulu gücüne ulaşılırken, toplamda 3 bin 490 megavat kurulu güce sahip 9 bin 178 çatı GES başvurusu bulunuyor.

Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Yönetim Kurulu Başkanı Cem Özkök, bireysel elektrik üretiminde, doğru ürün, kalite ve zamanlamayla elektrik maliyetinin azaltılabileceğini belirtti. Özkök, “Çatı GES geri dönüşümü tarifeye bağlı olarak konutlarda 8 ila 10 yıl, ticari binalarda ise 4-5 yıldır. Ticari ve sanayi amaçlı çatı GES kurulması, geri dönüşüm süresi bakımından daha uygundur” dedi.

Haberin Devamı

Güneşte bereketli coğrafya

Tarlada ve konutta yenilenebilir enerji

Güneş enerjisindeki teknolojik gelişmelerin rüzgarda da yaşandığına dikkat çeken Özkök, “Buradaki gelişmeler, endüstriyel ölçekten küçük ölçeğe, spesifik uygulamalara dönük olarak gerçekleşiyor, yani evsel, tarımsal, küçük ölçek işletmeler ve sanayi tarzı uygulamalar gibi... Yakın zamanda tarımsal sulamada kullanılan pompaların ve konut elektriğinin bu tür imkanlarla üretileceğini göreceğiz. Bireysel ya da dağıtık üretimlerin gelişmesi, teknolojinin gelişmesine bağlı olduğu kadar mevzuatın gelişmesi ve sistemlerin desteklenmesine de bağlı” dedi.

Kaçınılmaz dönüşüm süreci var

Türkiye’nin bugün itibarıyla elektriğin yüzde 60’ından fazlasını yerli ve yenilenebilir kaynaklardan ürettiğine dikkat çeken Özkök, hibrit ve depolama yatırımlarının devreye girmesi ile yakın gelecekte bu oranın yüzde 100’e çıkabileceğini kaydetti. Özkök, şöyle konuştu:

“Önümüzde kaçınılamaz bir dönüşüm süreci var. Bütün dünya yenilenebilir enerjiye dönüş yaparken bizim yatırımcımız da bu dönüşümü yakından takip ediyor. Portföyünde yenilenebilir enerji yatırımı bulundurmayan yatırımcı bir elin parmaklarından az kaldı diyebiliriz. Onlar da proje geliştirme aşamasındalar. Önümüzdeki süreçte konvansiyonel enerji ağırlıklı üretimler yerini yeni nesil yenilenebilir enerji üretimlerine bırakacak. Bu yarış çoktan başladı, hazırlığını bugünden yapanın kazanacağını söyleyebilirim.”

Haberin Devamı

Abone, ilave maliyetle katkıda bulunabilir

AB Yeşil Mutabakatı ile sanayicinin ‘yeşil tarife’ye ihtiyacının artacağına dikkat çeken Özkök, şunları söyledi:

“Elektriği yenilenebilir kaynağa dönüştürmek, fiyatı da ucuzlatacak. Mesken, ticarethane, sanayi, tarımsal sulama abone grupları için yeşil tarifeler (YETA) belirlendi. Standart tarifelere göre daha yüksek fiyatlı olan YETA’ları seçen müşteriler, ilave bir maliyete katlanarak yenilenebilir enerjinin gelişmesine katkıda bulunabilecek. Ancak yatırımlara destek sağlanması için gerekli hukuki ve ticari altyapının oturması, yenilenebilir enerji yatırımlarına destek sağlayacağı için uzun vadede enerjinin daha da ucuzlamasına katkıda bulunabilecek.”

Haberin Devamı

Dışa bağımlılığa karşı ‘depolama’

Elektrik depolama tesisleriyle ilgili düzenlemenin çok olumlu olduğunu vurgulayan Özkök, “Yenilenebilir kaynakların depolanarak kaynağın olmadığı zamanlarda kullanılabilir hale gelmesi, üretimin dışa bağımlı olmadan yerli kaynaklarla karşılanmasının önünü açacak. Depolama için daha çok yol almamız gerekiyor. Depolama sistemleri sermaye yoğun sistemler, bu nedenle mevzuatın da sermayeyi çekebilecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor” dedi. Gelecekte, sadece yenilenebilir kaynaklara dayalı bir piyasanın mümkün olacağını kaydeden Özkök, “Depolama sistemlerinin de gelişmesiyle konvansiyonel enerji yerini yenilenebilir enerjiye bırakacak” diye konuştu.

YARIN: YENİLENEBİLİR ENERJİ SEKTÖRÜ KOVİD’E RAĞMEN BÜYÜDÜ