Ekonomi Hisarcıklıoğlu: Ülke olarak başkasından talimat almak zoruma gidiyor

Hisarcıklıoğlu: Ülke olarak başkasından talimat almak zoruma gidiyor

18.10.2008 - 17:00 | Son Güncellenme:

.

Hisarcıklıoğlu: Ülke olarak başkasından talimat almak zoruma gidiyor

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, "Benim en çok zoruma giden, ağırıma giden ülke olarak başkasından talimat almak" dedi. Hisarcıklıoğlu, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde, "Dünyadaki Ekonomik Kriz ve Türkiye’ye Etkileri" konulu bir sunum yaptı.
Sunumda, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve AB’ye herkesin kızdığını, ancak ülkenin de oraya mahkum edildiğini kaydeden Hisarcıklıoğlu, "Olmaz böyle bir şey. Ülkeyi borç almaktan, emir almaktan kurtarmak lazım, hedefimiz bu" dedi. Türkiye’de, güçlü ekonomi ve kaliteli demokrasi olmak üzere iki güçlü çıpa olması gerektiğine, bu ikisinin birbirinden ayrılamayacağına dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, ekonomi güçlendiğinde demokrasinin kalitesinin artacağını, demokrasinin kalitesi arttığında ekonominin güçleneceğini söyledi.
Kendisinin, kayıt dışında sadece iş adamlarının yer aldığını sandığını, daha sonra baktığında hesabını verebilecek kişi sayısının çok az olduğunu gördüğünü belirten Hisarcıklıoğlu, Türkiye’de muhasebe defterleri korkmadan
denetlenebilecek kaç kişi bulunduğunu, tapuda muamele yapmış bir kişinin de hesabını verip veremeyeceğini sordu.
Hiç kimsenin hesap veremediğini, hesap veremeyenin de hesap
soramayacağını, bu durumda da kaliteli demokrasi olmayacağını ifade eden
Hisarcıklıoğlu, "Kaliteli demokrasiye geçilmek isteniyorsa öncelikle hesap
vermek gerekir, hesap sormak gerekir. Kaliteli demokrasinin yolu budur" diye
konuştu.
Bunun da kayıt dışı ekonominin yok edilmesine bağlı olduğuna, bu durumun
yapısal bir sorun olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu, bu durumla ilgili
yapılması gereklerin bulunduğunu, öncelikle mevzuatın basit ve anlaşılır olması
gerektiğini bildirdi.
Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
"Artık her bireyin hesap sorması lazım. Bunun yolu da kayıtlı ekonomiden
geçiyor. Anayasa ve siyasi partiler yasasının hızla değişmesi lazım. Kavga ederek
anayasa değişmez, uzlaşarak değişebilir. Hedef süper ligde oynamak ise mevcut
anayasadaki prangaları sökmek lazım. Bugün Türkiye’de kalkınma, gelişme,
zenginlik girişimcilerle olacak. Siyasi partiler yasasını değiştirerek, halka
hizmet edecek hale getirmek lazım. Türkiye’de bunları yapabilirsek, müthiş
fırsatların olduğu bir döneme girmiş olacağız."

Haberin Devamı

-"CARİ AÇIK PROBLEM"-
Hisarcıklıoğlu, "Cari açığın finansmanı problem, cari açığın
finansmanını yapamadığımız zaman Türkiye’de kriz olur" diye konuştu.
Türkiye’de reel sektörün yurtdışı borçlanmasının yüksek olduğunu ve
artmaya devam ettiğini, ancak uzun vadeli borçlanma sayesinde riskin azaldığını
söyleyen Hisarcıklıoğlu, özel sektörün borçları hakkında bilgi verirken, mali
sektörün 2003 yılında 14 milyar dolar olan borcunun 2008 yılının ilk sekiz ayında
66 milyar dolar, reel sektörün 2003 yılında 35 milyar dolar olan borcunun bu yıl
ocak-ağustos döneminde 125 milyar dolar olmak üzere 2003 yılında 49 milyar dolar
olan toplam borcun, bu yılın ilk sekiz ayında 191 milyar dolar olduğunu
kaydetti.
Özel sektörün dış borç ödemelerine bakıldığında ise (anapara faiz) 2009
yılında 47 milyar dolar, 2010’da 24 milyar dolar, 2011’de 22 milyar dolar
olacağını söyleyen Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin bu durumda 47 milyar dolarlık
döviz açığı verdiğini, bunun 47 milyar dolar bulunması gerektiği anlamına
geldiğini belirtti.
Yükselen cari açıkta finansmanın kalitesinin bozulduğunu, cari dengenin
2007 yılında 38 milyar dolar iken bu yılın ilk sekiz ayında 47 milyar dolara
çıktığını söyleyen Hisarcıklıoğlu, gelen kaynaklara bakıldığında ise doğrudan
yabancı sermaye rakamının 2007’de 22 milyar dolar iken bu yılın ilk sekiz ayında
17 milyar dolara gerilediğini, portföy yatırımlarının ise 2007’de 3 milyar dolar
iken bu yıl ocak-ağustos döneminde 5 milyar dolar açık verdiğini bildirdi.
Hisarcıklıoğlu, bankaların aldığı kredilerin ise 2007’de 6 milyar dolar iken 2008
yılı ocak-ağustos döneminde 7 milyar dolar, reel sektörün aldığı kredilerin ise
2007’de 26 milyar dolardan bu yılın ilk sekiz ayında 31 milyar dolara çıktığını belirtti.

Haberin Devamı

-KÜRESEL KRİZİN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ-
Hisarcıklıoğlu, küresel krizin Türkiye’ye etkilerine bakıldığında ise ilk
etkisinin finansmanda (cari açığa, mali ve reel sektörün yurt içindeki kredi
akışına, yatırım ve ticarete etkisini), dış ticaret konusunda ise ihracat
pazarlarının daralması ve enerji, emtia faturasının azalması, kamu maliyesi
alanında ise azalacak vergi gelirleri, artacak faiz gelirleri olduğunu söyledi.
Türkiye’de riski azaltan faktörlere bakıldığında ise 2001’den farklı
olarak kamu maliyesinin çok daha iyi durumda olduğunu, bu konuda mali disiplinin
korunması gerektiğini bildiren Hisarcıklıoğlu, bankacılık sisteminin de çok daha
güçlü olduğunu, sistemde 1990’ların hatalarının tekrarlanmaması gerektiğini
kaydetti.
Türkiye’nin mali sisteminin, denetim ve gözetiminin güçlendirilmiş
olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu noktada BBDK, SPK, Merkez Bankası’nın
kurumsal yapılarının ve saygınlıklarının çok önemli olduğuna işaret etti.
Türkiye’nin küresel kriz ortamına büyüme temposunun düştüğü, dış açık ve
özel sektörün dış borçlanmasının arttığı bir ortamda girdiğini vurgulayan
Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin Avrupa ve ABD’den farklı olarak krize karşı tecrübesi
bulunduğunu, çünkü Türkiye’nin bunun benzerini 2001’de gördüğünü söyledi.
Hisarcıklıoğlu, "Ama ABD’dekine benzer şekilde gelirinden çok harcama
eğilimi bizde de mevcut" dedi.
Türkiye’nin avantajlarına değinen Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin, Çin ve
Avrupa’yı birleştirecek İpek Yolu projesinde ana rotada bulunduğunu, Kuzey
Afrika’dan Orta Asya’ya kadar uzanan bölgeden yapılan sanayi ürünlerin
ihracatının yüzde 65’ini tek başına yaptığını, bölgenin en girişimci, en dinamik,
dünyaya en fazla açılmış özel sektörüne sahip olduğunu belirtti.
Hisarcıklıoğlu, Türk özel sektörünün rakipleri hangi şartlarda üretim
yapıyorsa, aynı şartlarda üretmek istediğini sözlerine ekledi.
Bu arada Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde Hisarcıklıoğlu’na fahri
doktora unvanı verildi.