En Dün senin olsun, yarını anlat bana

Dün senin olsun, yarını anlat bana

29.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

EDİTÖRDEN

Dün senin olsun, yarını anlat bana





Dünden bahsetmeyi hiç sevmem. Sırf bu yüzden fotoğraf çektirmekten nefret ederim. Fotoğraflara bakıp 'hey gidi günler' diye iç çekmek bana göre değil. Yarın hep daha heyecanlandırır, daha motive eder beni. Belki de mesleğimizin bizleri getirdiği bir nokta bu. Her akşam haberimizi, sayfamızı yapar gideriz. O sayfalar çıktığı gün diğerlerinin içinde belki de en iyisidir. Bunun mutluluğu sadece bir kaç dakikadır. Artık yarını düşünmek zamanı gelmiştir. Aslında biz her gün bitiminde ölürüz. Ve ertesi gün yeniden doğarız. Eğer bu doğum 'başarısız' olursa vay halimize...
Bu girizgâh geçtiğimiz hafta ortasında Ritz Carlton'da düzenlediğimiz 'Yılın Girişimcisi Yarışması'ndan biraz daha bahsedebilmek için. Biraz daha diyorum çünkü pek çok gazetede, televizyonda,
her şeyden önemlisi iş dünyasının gündeminde bu gece ve burada konuşulanlar hafta boyu yeraldı. İşadamları, gecemizin konukları Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'la beklentilerini, isteklerini, kaygılarını paylaştılar. Ben haftanın geri kalanında da Türkiye'nin önde gelen holdinglerinin, bankalarının patronları ve yöneticileri ile görüştüm. Edindiğim izlenim şu ki; iş dünyası, 2004 sonrasında hükümetin atacağı adımları daha net görmek istiyor. Bildiğiniz gibi bu sene Türkiye'nin IMF'le yürüttüğü program sona eriyor. Babacan'ın deyimiyle 'önümüzdeki yıldan itibaren ülkenin IMF'den kredi alma ihtiyacı' yok. Hükümet bu yüzden ilişkileri 'article 4' denilen yöntemle sürdürmeyi istiyor. Bu IMF'in dünyanın gelişmiş ülkelerinde de uyguladığı, yılda bir kez ülkenin temel ekonomik gidişini kontrol ettiği bir sistem. Peki 2005 ve 2006'da yüklü borç ödemeleri olan Türkiye'nin yeni bir program oluşturmadan, IMF'siz işlerini yürütmesi mümkün mü? Son dönemde yabancı yatırım bankalarının ve aracı kurumların raporlarında da ayrıntılı şekilde yer aldığı gibi 'bu ihtimal çok zor'. Önümüzdeki günlerde, mesela seçimden hemen sonra hükümet 2004 sonrasını net bir şekilde ülkenin önüne koyarsa iş dünyası da hedeflerini, yatırım kararlarını daha net belirleyebilir. Bu arada cam ve lastik iş kollarında yaşanan gelişmeler 'işçi-işveren ilişkilerinin' önümüzdeki günlerde gerilebileceğinin ilk işaretleri. Bu konuda da hükümete uzlaştırıcı olarak önemli bir rol düşüyor. Bu haftaki kapağımıza gelince...Yazarımız Fatoş Karahasan ABD ve Avrupa'da çok konuşulan bir konuyu, 'şişmanlatan ürünlere getirilmesi düşünülen vergileri' araştırdı. Çocukların ve yetişkinlerin sağlığı için önemli uyarılar, gıda şirketleri için de geleceklerini belirlemeleri açısından hayati mesajlar taşıyan yazıyı ilgiyle okuyacaksınız...






BUSINESS