'Freud' dizisi ve bilinçaltı yolculuğu
Saklamış olduğumuz içgüdülerimizi, arzularımızı, rüyalarımızı, tabularımızı ve bizim kişiliğimize ait olmasa bile genetiğimizden gelen travmalarımızı bir zayıflık olarak görüp cesaret maskesi altında bastırmaya çalışan ve bastırmaya çalıştıkça histeri olan basit canlılardan mı ibaretiz, yoksa çok mu fazlasıyız? Gelin bilinçaltımıza kısa bir yolculuğa çıkalım...
Sigmund Freud; bilinçaltında gizlenmiş, bastırılmış duyguların açığa çıkması gerektiğine inanıyordu. Böylece pek çok nevroz hastanın kolaylıkla iyileşeceğine emindi. Bunun için denediği yöntemlerden biri de hipnoz yöntemiydi.
Hipnoz, psikolojiye göre, telkine yatkınlık gösteren bir tür yapay uyku veya uyku-uyanıklık arası haldir. Yunan mitolojisindeki uyku ilahından esinlenerek bu adı alan hipnoz, ilk zamanlar büyücülük ve sihirbazlık olarak kullanıldığı için bilim insanları tarafından pek tercih edilmemiş bir yöntemdir fakat hipnozcunun gücü, hipnotize edilecek kişinin telkine ne kadar açık olduğu ile sınırlıdır ve bu durumu Freud, hastalarına yaptığı sesli betimleme yöntemi ile kolaylıkla çözülebileceğini savunmuştur. Pek çok psikolojik rahatsızlığından dolayı fiziki kayıp yaşayan hastaları hipnoz yöntemi ile iyileştirmeyi başarmıştır. Öte yandan hipnoz yöntemini kullanan bir tek Freud olmamıştır. Hindistan’da anestezi olarak kullanan doktorlarda o dönemde bulunmaktadır.
Sigmund Freud’un hayatından esinlenen 2020 yapımı 'Freud' dizisinde de izleyeceğiniz gibi hipnoz yönteminden önce akıl hastalıklarını tedavi etmek için bugün olsa işkence diyeceğimiz su kazanlarında boğma yöntemi, yemek yedirip kusturma yöntemi, bağlama yöntemi dedikleri yöntemleri kullanırken, 'Freud' bunun böyle olmadığını insanların bastırılmış olan duygularından dolayı hastalandığına inanıyordu. Bu bastırılmış duyguları bulup hastaları tedavi etmek için hipnozu bir araç olarak kullanıyordu.
Hipnoz yöntemi bilinçaltımızı nasıl etkiler?
Şimdi sizden yanınızda gördüğünüz ilk kişinin ayağa kalkmasını ve gözlerini kapatmasını isteyin sonra ona "İleri geri sallanıyorsun" demeniz yani tekinde bulunmanız gerekir. Eğer "İleri geri sallan" derseniz bu o kişinin idaresine kalmış olduğu için yanlış telkinde bulunmuş olursunuz. Çoğu insan ilk cümleyi duyduğunda sallanmaya başlar. Hipnotizmada da aynı yöntem geçerlidir. Hipnozda genellikle insanlara rahatlaması ve belli bir noktaya ya da soluk alıp verme gibi içsel bir işleve odaklanması istenir. Böylece telkine daha açık olurlar ve söylenilen telkinlere uygun olarak belirli sorulara onlar bile farkında değilken cevaplaması istenir. Verilen her cevap aslında bastırılmış duyguya dair ipucu vermektedir.
Hipnoz olduğunu bilmeden hipnoz altında kaldığımız zamanlar vardır. Örneğin, rahat bir şekilde otomobil kullandıktan sonra varılan noktaya gelince sürüşün nasıl geçtiğini hatırlayamamak, bazı yaralanma durumlarında sonradan gelen acı hissi, akşam uzun süre televizyon izlerken saatlerin nasıl geçtiğini fark edememek gibi pek çok günlük yaşam örneği bulunmaktadır. 'Freud' dizisine bir de bu açılardan bakmak gerekiyor...
