Gündem ‘AB ile paradigma değişikliği lazım’

‘AB ile paradigma değişikliği lazım’

18.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Türkiye’nin AB’nin yeni yönetiminden beklentilerini anlatan Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, “2020’de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açma fırsatımız var. Umarız AB tarafı da özellikle 2019’un ikinci yarısından itibaren ilişkilerde neden olduğu sıkışmayı, soğukluğu ortadan kaldırır” dedi

‘AB ile paradigma değişikliği lazım’

Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakcı, Türkiye’nin AB’nin yeni yönetiminden beklentilerini paylaştı. Basın kuruluşlarının temsilcileriyle ile bir araya gelen Kaymakcı, üst düzey diyaloğun azaldığı AB ile ilişkilerde paradigma değişikliğine ihtiyaç olduğunu söyledi. Türkiye’nin samimiyetle ilişkilerde yeni bir sayfa açmak istediğini belirten Kaymakcı, Avrupa Parlamentosu’nun yeni üyelerinin ve Avrupa Konseyi’nde görev alan bazı yeni isimlerin önemli bir fırsat sunabileceğini söyledi.

Kaymakcı, yeni Türkiye raportörü İspanyol Nacho Sanchez Amor ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eş Başkanı Alman Yeşillerden Sergey Lagodinsky’nin dengeli olması beklenen, Türkiye’nin AB üyelik perspektifini destekleyebilecek, vizyoner ve şu an için olumlu değerlendirilen isimler olduğunu belirtti. Kaymakcı; AB’ye yeni üye olan Macaristan’dan Oliver Varhelyi’nin de Genişlemeden Sorumlu Komiser olmasının önemli olduğunu kaydetti.
Komisyonun yeni başkanı Ursula von der Leyen’in, ‘jeostratejik AB’ kavramına atıf yaptığını, Türkiye’yi ve Türkiye’nin NATO güvenliğine katkısını bilen, savunma-güvenlik alanından gelen bir isim olduğunu vurgulayan Bakan Yardımcısı, “Eğer AB gerçekten jeostratejik ve küresel bir aktör olmak istiyorsa, bizim Türkiye olarak, böyle bir AB içinde önemimizin ve yerimizin güçlü olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Kaymakcı, von der Leyen’in göreve geldiği ilk gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayarak uzun bir görüşme yaptığını söyledi. Üst düzey diyaloğun azaldığı ortamda ilerleme kaydetmenin mümkün olmadığını vurgulayan Kaymakcı; “2020’de Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfa açma fırsatımız var. Biz samimiyetle bunu istiyoruz. Umarız AB tarafı da özellikle 2019’un ikinci yarısından itibaren ilişkilerde neden olduğu sıkışmayı, soğukluğu ortadan kaldırır” dedi.

Çıkmazdan dönüş

Akdeniz’deki sondaj çalışmaları, Barış Pınarı Harekatı ve son olarak Libya ile imzalanan deniz yetki sınırlandırması mutabakatı anlaşmalarından sonra AB’nin ‘dayanışma’ adı altında Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan’ın yanında durmasının, üst düzey diyaloğun askıya alınmasının ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Katılım Öncesi Mali Yardım (IPA) fonlarında kesintinin ilişkilerde soğukluğa neden olduğunu belirten Kaymakçı, “Bu kararların ne Kıbrıs adası etrafındaki sondaj çalışmalarına ilişkin sorunu çözdüğünü görüyoruz, ne Kıbrıs sorununun çözüm sürecine katkıda bulunduğunu görüyoruz, ne de Türkiye-AB ilişkilerine bir yararı var. Biz bu çıkmaz noktadan bir an önce geri dönülmesini arzu ediyoruz” dedi. Kaymakcı, Türkiye’nin 2020’de katılım müzakereleri önündeki siyasi engellerin kaldırılmasını ve Gümrük Birliği güncellemesinde açılım görmeyi beklediğini de ifade etti.

Türkiye’ye düşen rol

Türkiye’nin vize serbestisi için 72 kriterden 66’sının yerine getirdiğini, kalan 6 kriteri paket olarak geçirmek istediğini söyleyen Kaymakcı, “Türkiye’nin AB’ye üye olmama lüksü yok. Gerekeni de yapmalıyız. Reform sürecini hızlandırmamız, canlandırmamız lazım” dedi.