Rusya lideri Putin’in, Ankara’ya gelmeden önce Esad’la bir araya gelmesi ve Rus askerlerini Suriye’den çekeceğini açıklaması, gözleri bir kez daha Afrin’e çevirdi.
Putin’in bu adımı sonrasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bir süredir hazırlıklarını yaptığı Afrin harekâtının önünün açıldığı görüşü seslendirilmeye başlandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığındaki son Milli Güvenlik Kurulu’nda (MGK), Afrin’e yönelik harekât seçeneklerinin değerlendirildiği, toplantı sonrasında yapılan açıklamada net biçimde vurgulanmıştı.
Afrin Kalkanı
Fırat Kalkanı harekâtının Türkiye’nin istediği biçimde sonuçlanmasıyla bu kez Afrin Kalkanı harekâtının Türkiye’nin elini güçlendireceği değerlendirmeleri yapılıyor.
Hatay ve Kilis’in Suriye tarafında komşusu konumundaki Afrin’in, PKK için önemini daha önce yine Büyüteç’te ele almıştım.
Kısaca özetlemek gerekirse, PKK’nın Afrin’de YPG/YPJ üzerinden yarattığı varlığı, Kandil’in Türkiye’nin batı bölgelerine “kolayca” ulaşmasının önünü açıyor.
Kandil’den yola çıkan silahlı gruplar, Suriye’nin kuzeyi ve Afrin üzerinden Amanoslar’a, buradan da İzmir’e kadar gidebiliyor. Burada kolay geçiş yapılan bir güzergâh açılmış durumda.
Keza, içinde PKK’ya bağlı silahlı grupların da yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) Irak Ordusu ile “Irak - Suriye sınırının güvenliğini sağlamak” için masaya oturup anlaşmaya varması Kandil’deki silahlı PKK gruplarının Türkiye’ye yönelik hareketlerini daha da kolaylaştıracak hiç kuşkusuz.
Güncel bu fotoğraf, Afrin’deki durumun son haline bakmayı gerekli kılıyor.
PKK’nın Afrin’deki varlığını 1980’li yıllarda kurmaya başladığı biliniyor.
Afrin’de 1981-82’de oluşumuna başlayan PKK, 1985’ten itibaren örgüte katılan gençleri, buradan Türkiye’ye göndermeye başladı.
PKK yığınak yaptı
PKK, Afrin’de 2000’den sonra PYD/TEW-DEM (Demokratik Halk Hareketi) ve 2012’de ise YPG/YPJ adıyla yerel, siyasi, silahlı toplumsal yapılar oluşturdu.
2012’den sonraki dönem ise zaten biliniyor. PKK, Esad yönetiminin bölgeden çekilmesiyle birlikte Afrin’e silahlı güç aktarımı gerçekleştirdi.
Afrin, zeytinciliğin yaygın biçimde yapıldığı, kısmen engebeli bir arazi yapısına sahip.
Merkezden kuzeye, Kilis - İslahiye sınırına doğru daha çok dağlık ve ormanlık alanlar mevcut.
Halkın ekonomik durumu ve okuryazarlık oranı diğer bölgelere daha yüksek.
Afrin nüfusunun
yüzde 90’ı Sünni, yüzde 5’i Alevi.
Az oranda Yezidi nüfus da Afrin topraklarında yaşıyor.
Geçmişte Afrin halkı, yüzeysel biçimde Kürt milliyetçiliği etkisindeyken, PKK’nın bölgeye yerleşmesi ve yarattığı baskı sonrasında Kürt milliyetçiliği artık hakim ideoloji oldu.
PKK’nın, 2014’te Afrin’i kanton ilan etmesiyle birlikte çok sayıda Afrinli genç PKK’ya katıldı.
Bugün, PKK’nın Afrin’de yaklaşık 4 bin kişilik silahlı bir gücü bulunuyor. Bu silahlı gruplar, Afrin merkezin yanı sıra Bulbul, Rajo, Şeyh Al Hadid, Maabatll, Sharran, Tall Rıf’at ile Jindires’te konuşlu durumda.
Bu silahlı unsurların yanı sıra PYD/TEW-DEM ve diğer kadın gençlik örgütleri bünyesinde organize olan ve gerektiğinde silahlandırılabilecek gruplar var Afrin’de.
PYD’nin şantajı
Kaldı ki YPG/YPJ’ye bağlı grupların, özellikle kentin kuzey ve batı yönünde 150 kilometrelik Türkiye sınırı boyunca kazdıkları mevzilere, TSK’nın zırhlı birlikleri ve
hava unsurlarına karşı silah yığınağı yaptığı bir süredir istihbarat birimlerinin takibinde.
PKK açısından stratejik önemi bulunan Afrin’e yönelik bir harekâtın gündeme gelmesiyle örgütün Suriye kolu PYD/YPG caydırıcı çabalarını yoğunlaştırıyor.
Örgüt, bu anlamda Rusya ve ABD ile olan ilişkilerini adeta şantaj olarak kullanıyor. PYD, Türkiye’nin olası Afrin harekâtının, El Nusra’yı güçlendireceğini iddia ederek ABD, Rusya ve hatta Esad’ı etkilemeye çalışıyor.
Böylece örgüt, Afrin üzerinde bir sinerji yaratarak Türkiye karşıtlığı ekseninde “meşruiyet kazanmak” istiyor.