Gündem AYM’den yaşam hakkı ihlali kararı

AYM’den yaşam hakkı ihlali kararı

13.09.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

AYM, ‘Hayata Dönüş’ operasyonunda gözünü kaybeden T. Y.’nin İçişleri ve Adalet Bakanlığı aleyhine açtığı tam yargı davasının ‘haksız olarak reddedildiği’ gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi

AYM’den yaşam hakkı ihlali kararı

F Tipi Cezaevlerine nakil olmamak için 19 Aralık 2000’de eylem yapan tutuklu ve hükümlülerin bulunduğu 20 cezaevine eş zamanlı düzenlenen “Hayata dönüş” operasyonları kapsamında, Bayrampaşa Cezaevi’ndeki çıkan olaylarda 12 mahkûm hayatını kaybetmiş, 39 kişi de yaralanmıştı. Terör örgütü üyeliği suçundan 12 yıl hapis cezasına çarptırılan T.Y. de Bayrampaşa Cezaevi’nde yaralanan isimlerden biriydi. T.Y. operasyondan sonra açılan ceza davalarıyla birlikte, sağ gözünde görme kaybı meydana geldiği gerekçesiyle İçişleri ve Adalet Bakanlığı aleyhine 150 bin liralık tam yargı davası açtı. İdare Mahkemesi, T.Y.’ye 43 bin TL tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya Danıştay’a gitti. Danıştay, yerel mahkemenin tazminat kararını bozdu. İdare Mahkemesi, Danıştay’ın bozma kararına uyarak T.Y.’nin tazminat talebinin reddine karar verdi. Bunun üzerine T.Y.’nin ailesi Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu. Başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın örneğini İstanbul 2. İdare Mahkemesi’ne gönderildi.

AYM, kararın gerekçesinde şu ifadelere yer verildi: “Devletin, gözetimi altında bulunduğu bir sırada yaralandığı sabit olan T.Y.’nin ne şartlarda yaralandığını açıklama ve dolayısıyla yakınlarına karşı mutlak zorunlu bir hâlde güç kullanıldığını ispatlama yükümlülüğünü ikna edici biçimde yerine getiremediği tespit edilmiştir. T.Y.’ye karşı kamu görevlilerinin kullandığı gücün mutlak zorunlu olmadığı değerlendirilmiştir. Diğer yandan, aradan uzun zaman geçtikten sonra idari yargı mercilerinin tam yargı davası neticesinde, başvurucuların yakınının eyleme aktif katılımı olduğu yönündeki kabulünün ikna edici bir dayanağı olduğu söylenemeyecektir.”