Gündem Bankalar Sokağında neler gördüm neler!

Bankalar Sokağında neler gördüm neler!

27.12.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Yolsuzluk nedeniyle beş ay Kartal Cezaevi'nde yatan tiyatrocu RAHMİ DİLLİGİL, yaşadıklarını, gördüklerini kaleme aldı. Kitapta Çağlar'dan Demirel'e, Balkaner'den Garipoğlu'na kadar herkes var

Bankalar Sokağında neler gördüm neler

Birinci Perde operasyonuyla gözaltına alınan ve ilk duruşmada tahliye edilen eski Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Rahmi Dilligil, "Devlet Tiyatroları Genel Müdürüydüm" adlı bir kitap yazdı. Dilligil, kendi bastırdığı kitabında, Kartal Özel Tip Cezaevi'nde beraber yattığı ünlü mahkûmları anlattı. Devlet Tiyatroları'nda yolsuzluk yaptığı iddiasıyla tutuklanan Dilligil'in kitabından çarpıcı satır başları: Yan komşum Balkaner... 'Ben ve Musa beton üzerinde, 10 santimlik pamuk yatakta yatıyorduk. Dilekçe yazıp sordum. Dolu dediler hapishane. Kimler mi vardı? Bizim karşımızda satanistler, yan komşumuz Ali Balkaner, biraz ileride Dinç Bilgin. Karşıda iki belediye başkanı, Pembe Güllü Gebze'den, Esenyurt'tan Gürbüz Çapan. Onların yanında Hayyam Garipoğlu, Ali Balkaner'in Ali Bey'le kalmak isteyen müdürleri.. Biraz yukarıda THKP / C üyeleri. Arka blokta Erol Evcil, Ağca...' MURAT DEMİREL - CAVİT ÇAĞLAR Bana parayı elden verme dedim ama dinlemedin! Cavit Çağlar cevap vermeyince Demirel devam etti: Bizim çevredeki şirketlere yaptığımızı devlet bize yapmadı...Cavit Çağlar: Yani sıfır faiz 60 -90 ay vade ile desteğimizi mi?Demirel: Evet, ha bir de sana söyledim, sen beni dinlemedin.Çağlar: Neyi?Demirel: Bana parayı elden verme, bankadan yolla dedim. Çağlar sessiz kaldı. Murat Demirel, Nail Keçili'ye yani A / 8'e bağırdığında Cavit Çağlar da havalandırmadaydı. Birbirlerini görmeden 5.5 metre taş duvarın ardından merhabalaştılar. Sesleri çınlıyor, bizim havalandırmaya A / 4'e çarpıyordu. 'Cavit Ağabey' dedi Murat Demirel, 'Nedir bu hal ya!' Cavit Çağlar, aç kalmamak için sigara taşıyordu Kapı çarptı havalandırmada, biri bağırıyordu 'Yemek geldi' diye. Yeşil, kamara kapısı gibi olan kapının ortasındaki delik açıldı. A / 2'teki siyasiler, A / 4'teki tiyatrocular, A / 6'daki Murat Demirel, A / 8'deki Cavit Çağlar, Nail Keçili A / 10'daki Gürbüz Çapan, Hayyam Garipoğlu, A / 9'daki Dinç Bilgin, A / 3'deki emniyet müdürü ve daha birçok tutuklu diz çökerek aldık plastik tabaklardaki nohut yemeğini. Teşekkür etti Cavit Bey nazikçe, yemeği dağıtan mahkûm sordu: 'Sigaran var mı bir paket?' Cavit Bey sigara içmiyordu ama biraz daha fazla nohut alabilmek için yanında hep paket bulunduruyordu. MURAT DEMİREL- NAİL KEÇİLİ Nail artık horlama sabrımızı zorlama! ... Bir gürültü ile uyandım, yan koğuştan sesler geliyordu. Murat Demirel ve arkadaşları beraberce bağırıyorlardı öbür havalandırmaya doğru. 'Nail horlama, sabrımızı zorlama' diyerek. Nail Keçili'yi uyandırıyorlardı, ondan önce Çağlar çıkmıştı bile havalandırmaya. Demirel'in koğuşu kahkahayla inledi Kahkahalarla gülüyordu Murat Demirel ve yanındakiler, siyasilerin koğuşu sessizdi. Mehmet Topuk (Hamsi) görüşten gelirken, Egebank'ta çalışan ama ondan ayrı kalan A / 9'dan bir arkadaştan selam getirmişti. Hamsi'nin söylemine göre de eklemişti: 'İyi ki onunla aynı davadan yargılanmıyorum! Yahu adam hâlâ neyle suçlandığını bile anlayamadı.' THKPC limonla haberleşiyor! Bir gün aniden yukarıdan bir şey atıldı, yere düştü. Eğildim aldım; bir limona seloteyple tutuşturulmuş bir kâğıt vardı. O sırada kadın sesleri geliyordu 'A / 3 paketi gönder' diye. İmdadıma Gaffur yetişti, aldı limona sarılı paketi ve yana doğru fırlattı. Karşı avludan 'Tamam paket geldi' diye bir erkek sesi duyduk. Sonra bir kadın 'Teşekkürler A / 3' dedi. THKP / C haberleşmesi diye açıkladı Gaffur.... Balkaner çok kötüydü ama... Karım ve kardeşim geldi. Onlarla görüşmeye götürülürken Ali Balkaner'i gördüm, hasta gibiydi, hafifçe gülümsemeye çalışıyordu. Görüşten getiriyorlardı. Tam koğuş bölümüne girerken Gürbüz Çapan'la karşılaştım. Hafifçe gülümsemekten kendimi alamadım. Çok başarılı Başkan'a medya nasıl bakıyordu şimdi? Neydi Çapan'ın şaibesi? Bulmaca ekleri ayrı hesaplanır Sol A blok sakinleri asgari ücrete alışmalıydılar. Nasılsa yemek veriliyordu, sabah çorba, zeytin, beyaz peynir gibi, bazen tek yumurta bile vardı. Gerisi kuru fasulye, nohut, çorba, makarna, pilav olarak toplanabilir. Saat on birde, hiç bozuk parası olmayan gazete arabası gelirdi. Bir gün önce yazdırdığınız gazetelerin bir bölümünü bulursanız sevinirsiniz. Ekleri için uzun uğraş verilirdi, bulmacalı bölümler de ayrı hesaplanırdı.