Gündem Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

18.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Koç Holding’de çalışmayı planlıyordu. Fakat dönemin Milliyet Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi’den bir teklif geldi. İpekçi, Vehbi Koç’u ikna ederek Birand’ı Milliyet gazetesine aldı. Ve bir ömür sürecek macera başladı

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Mehmet Ali Birand, 9 Aralık 1941 gecesi Alman Hastanesi’nde dünyaya gözlerini açtı. Mehmet Ali Birand’ın Maliye Bakanlığı Kaçakçılık Şubesi’nde çalışan babası İzzet Birand, o henüz 2 yaşındayken kalp krizinden öldü. Birand ve ağabeyi Ural’ı anneleri Mürüvvet Birand, babasından kalan “üç aylık”larla geçindirerek büyüttü. Aslen Elazığlı olan Birand’ın çocukluğu Erenköy’de babasından kalan fakat her tarafı dökülen 3 katlı bir konakta geçti. Henüz 3 yaşında iken evde sobanın üstünde ısınan suyun üzerinden atlamaya kalkıp bacağını yakması ile Birand’ın uzun yıllar boyunca sürecek hastane macerası başladı. Birand daha sonra bu yanık nedeniyle 5 ayrı ameliyatla birlikte hayatının toplam 1 yılını hastanelerde geçirdi.

GS hayatını değiştirdi
Birand’a kendi deyimiyle “Şans 1955’te Galatasaray Lisesi’ne girmesiyle güldü”. Dışişleri Bakanlığı’nda diplomat olan dayısı Mahmut Dikerdem, Birand’ın eğitimini üstlenerek GS Lisesi’ne gitmesini sağladı. Lise bittikten sonra İstanbul Üniversitesi Filoloji Fakültesi’nde Fransızca bölümüne girmeyi isteyen Birand, bunu başaramadı. Bunun ardından bu defa “İkinci şansım” dediği Kenan İnal, onu Vehbi Koç ile tanıştırdı. 1963’te ayağından sonuncu ameliyatını olmak için Londra’ya giden Birand, dönüşte Koç Holding’de çalışmayı planlıyordu.
Fakat dönemin Milliyet Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, Birand’a kaderini değiştirecek bir teklifle geldi: “Londra’da ilginç şeyler bulursan mektupla bize bildirirsin.” Londra’daki tedavisinin ardından Türkiye’ye döndüğünde “Üçüncü şansım” dediği İpekçi, Koç’u ikna ederek Birand’ı Milliyet gazetesine aldı.
Birand Milliyet’te çalışırken hayattaki “dördüncü şansı” eşi Cemre ile tanıştı. Birand 1971’de evlendikten sonra, Brüksel temsilciliğine atanınca, çiftin 20 yıl sürecek Brüksel macerası başladı. Fakat Birand, Brüksel’de yaşadığı sürede sadece burası ile yetinmedi, sınırları aştı. 1974 sonrasında Brüksel’in yanı sıra Washington, Atina, Strasbourg’a da sık sık gider oldu. Brüksel’de yaşadığı yıllar içerisinde 6 kitap yazan Birand, gazeteciliğin kendisini “tek başına tatmin etmemesi” ile 1985’te televizyona da el attı. Ve böylece bir ekran klasiğine dönecek olan 32. Gün macerası başladı. Birand her program sonunda “Aman kimselere söz vermeyin de, yine beraber olalım...” dedi,
Türkiye 28 yıl boyunca başkasına söz vermedi ve 32. Gün bir klasik haline geldi. Programa kimler katılmadı ki? Fransa eski Devlet Başkanı François Mitterrand, Ürdün Kralı Hüseyin ve oğlu Kral Abdullah, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Irak eski lideri Saddam Hüseyin, Rusya Federasyonu eski Başkanı Gorbaçov, İngiltere eski Başbakanı Margaret Thatcher...

Öcalan röportajı
Fakat yaptığı bunca iş arasında kendi deyimiyle Birand’ın hem gazetecilik hem de özel hayatını en çok etkileyen olay, 1988’de Abdullah Öcalan ile yaptığı, Milliyet’te yayımlanan röportajı oldu. Gazete toplatıldı, röportajın yayını yasaklandı ve Birand’ın “askerle ilişkileri bozuldu”.
Birand, oğlu Umur’un ilkokulu bitirmesiyle 1991’de ailesiyle Türkiye’ye döndü. Daha sonra Milliyet’ten ayrıldı, Sabah gazetesine geçti; 32. Gün de TRT’den Show TV’ye geçti. 1987’de andıçlanan gazetecilerden biri olan Birand, bu dönemde gazeteden kovuldu.
Hayatı boyunca başta hastalıklar olmak üzere birçok zorlukla mücadele eden Birand o dönemi, “Hayatımda hiçbir zaman bu kadar acı çekmemiştim” diye tanımlıyor. Daha sonra CNN Türk’ün kuruluşunda görev aldı, Posta gazetesinde başyazı yazmaya başldı. 2005’te de Kanal D Genel Yayın yöntmeni ve Anchor’ı oldu.

‘İyi insanmış be!’
Gazetecilik yaşamı boyunca sayısız ödül alan Birand’a geçen yıl pankreas kanseri teşhisi kondu.Kemoterapi sürecini başarılı geçiren Birand, Can Dündar’ın kaleme aldığı “Birand, Bir Ömür Ardına Bakmadan...” başlıklı biyografisinin yayımlanmasının ardından Ayşe Arman’a röportajında kitabı okuyanların kendisi için, “İyi insanmış be! Olduğu gibiymiş. Samimiymiş. Bulunduğu yere zor gelmiş. Ve evet, arkasına hiç bakmamış...” diye düşünmelerini istediğini söylemişti.

Haberin Devamı

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Birand, röportaj için 1970’li yılların Başbakanı Bülent Ecevit’le...

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Birand, röportaj için Beşar Esad’la...

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Yabancı üniversiteden aldığı fahri doktorayla...

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Birand, eski Cumhurbaşkanı ve başbakanlardan Turgut Özal’la seyahatte.

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Eşi Cemre Birand’la GS Lisesi’nde Başbakan Erdoğan ve Canaydın’la

Gazeteciliğe adanmış bir ömür

Rusya seyahatinde Kremlin Sarayı önünde...