Gündem ‘İnsanlar Bond’u tren beklerken görmek istemez’

‘İnsanlar Bond’u tren beklerken görmek istemez’

02.05.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kariyerinde Oscar ve kaliteli filmler bulunan Sam Mendes ve 2 Kasım’da “Skyfall” vizyona girdiğinde üçüncü kez James Bond olarak izleyeceğimiz Daniel Craig’le bir yuvarlak masa söyleşisinde buluştuk ve çekimlerinin bir kısmı Türkiye’de gerçekleşen “Skyfall”u konuştuk

‘İnsanlar Bond’u tren beklerken görmek istemez’

23. Bond filmi “Skyfall”un ekibi birkaç gündür İstanbul’da. Ekibin en merak edilen isimlerinden biri, kariyerinde “Amerikan Güzeli / American Beauty” ile Oscar kazanan, devamında da “Jarhead”, “Revolutionary Road” gibi kaliteli sinema filmleri ortaya çıkaran yönetmen Sam Mendes. Tiyatro yönetmeni olarak dramadaki hakimiyetiyle de bilinen Mendes, “Skyfall”da ciddi bir karakter aktörüyken James Bond rolünü üstlenen, karakteri zenginleştiren Daniel Craig’le birlikte çalışıyor.


SAM MENDES:

Haberin Devamı


Kendi izlemek isteyeceğim bir Bond filmi çekmeye çalıştım



Sizin bir Bond hayranı olduğunuz biliniyor. Hayranlar için “Skyfall”da eski filmlere göndermeler yapacak mısınız?
Tabii ki. Bond geleneğinin büyük bir bölümünü seviyorum. Bond’u bir yandan başka bir yöne çekmeye, diğer yandan da 50 yıllık geleneği kullanmaya çalışacağım. Hayranların hatırlayacağı ve anlayacağı göndermeler olacak. Ama umarım bunlar onları yeni filmden koparmaz ve yabancılaştırmaz.
Filme hazırlanırken, Ian Fleming’in kitaplarına bakmışsınız. Hangilerine ve hangi bölümlerine baktınız?
Tekrar baktığım doğru. Bond’un yaşlanması, kendisindeki kusurları görmeye başlaması gibi unsurlar bizi gerçekten etkileyen roman bölümleri oldu. “Dr. No” ve “Goldfinger” gibi Fleming romanlarını tekrar çekecek veya onlara dokunacak halimiz yok. Zaten çok güzel çekilmiş sinema uyarlamaları var. Serinin sonundaki filmlerde daha görkemli bir dünya, kadınlar ve aksiyon öne çıkıyordu. Daha geri planda kalan unsurlarsa Fleming’in özellikle Bond serisinin son romanlarında öne çıkan karanlık taraflardı. Şimdilerde ticari sinema karanlık olmayacak gibi bir durum yok. Batman filmi “Kara Şövalye”yi veya Bourne serisini düşünün mesela. Bond filmleri eskiden bu kadar karanlık olamazdı çünkü insanlar o zaman gidip izlemezdi, Bond’un zarar göremez olduğu hissinin verilmesi gerekirdi. Biz daha karanlık bir film çekebiliriz artık. Ama diğer yandan unutmayalım, Bond her zaman Bond’dur. Hiçbir zaman insanlar Bond’u tren istasyonunda tren beklerken görmek istemez. Zor bir denge tutturmak gerekiyor.
Bond filmi çekmenin en zor yanı nedir?
Kuvvetli olmak sanırım. Sezgilerinize çok uzun süre boyunca güvenmeyi sürdürmek zorundasınız. Çünkü şov iyi gidiyor diye düşünürken, işler karışıyor. Mesela uzun uzun bir araba kazası sahnesi planlayıp çekiyorsunuz. Bittiğinde neyse ki kimse zarar görmedi diye düşünüyorsunuz. Ama bu çekmek istediğim sahne miydi, bu sahne benim hoşuma gidiyor mu, diye de düşünmeniz gerekli. Çünkü filmi sizin Bond filminiz yapacak unsurlar, bunlara gösterdiğiniz özen...
Bond filmleri arada dünya gündeminden de bahseder. Mesela bir dönemin Soğuk Savaş etrafında dönen Bond filmleri... “Skyfall”da da böyle bir mesele var mı, terörizm gibi?
Bond’un tam anlamıyla gerçek dünyada geçtiğini söylemek güç ama paralel bir evrende geçiyor gibi de değil. Arada bir yerde. Mesela bir Bond filminde bir ABD Başkanı’ndan veya İngiliz Başbakanı’ndan bahsediyorsanız, şu an görevde olanlardan bahsetmeniz mümkün olmaz. Dünyadaki meselelerin özünü kavrayıp, onları isimsiz, zor tanınır bir hale getirmeniz lazım.
Daniel Craig’le “Road to Perdition”da birlikte çalışmıştınız. Birlikte rahat çalışıyor musunuz?
Evet birlikte rahat çalışıyoruz. Kültürel olarak yakın geçmişlerden geliyoruz. İkimiz de Bond filmleriyle büyüdük. Bond karakteriyle kurduğumuz ilişki de benziyor. Çalışırken, mesela Craig’e “Bunu böyle yapma, ‘Live and Let Die’a benzedi” gibi laflar ediyorum ve hemen ne demek istediğimi anlıyor.
Bunun ‘Sam Mendes’in Bond’u’ olacağını söylediniz. Bunu biraz açabilir miyiz?
Henüz bitmemiş bir filmle ilgili konuşmak zor. Şu kadarını söyleyeyim. Kendi izlemek isteyeceğim bir Bond filmi çekmeye çalıştım.
Nasıl bir Bond filmi izlemek isterdiniz?
Karakterin gittiği noktaların beni şaşırtmasını isterim öncelikle. Aksiyon sahnelerinde hayal kırıklığına uğramamak isterim. Diğer Bond filmlerinin girmediği konulara el atan bir Bond filmi izlemek isterim kısaca.
Başlarda “Ben bir Bond filmi mi çekiyorum, nasıl olur?” diye düşündüğünüz anlar oldu mu?
Sadece Bond’da değil, her filmde böyle düşündüğüm anlar değil, günler bile olur. Bunalıma girerim. Ama bu ruh halimden şikâyet ettiğimi söyleyemem. Zaten sizi uyandırıp harekete geçiren bu baskıdır. Ama Bond’la ilgili özel bir durum da var. Siz bir yandan kendi bölümlerinizi çekerken, başka bir yerde ikinci teknik ekip, sizin söylediğiniz ve ayarladığınız başka sahneleri çekiyor. Onları size gönderiyorlar, bakıyorsunuz, şu olmuş, bu olmamış diyorsunuz. Bu koşuşturmada, böyle çalışılan bir kariyer yapmak istemem diye düşündüm. Tamam birkaç tane daha bu büyüklükte film çekebilirim ama kariyerimi bu şekilde sürdüremem.
Görüntü yönetimi sizin filmlerinizde çok önemli. “Skyfall”da görüntü yönetimi için yaptığınız özel bir tercih var mı?
Kara filmlerden ve 1960’ların “Get Carter”, “Dr. No”, Steve McQueen filmlerinden etkilenen görüntü seçimleri yaptığımı söyleyebilirim.



DANIEL CRAIG:

Birden aklıma Sam Mendes geldi...

Sam Mendes’le çalışmak isteyen siz miydiniz?
Sadece yapmak ister mi diye sordum ve ilgilendi. Onunla daha önce de çalışmıştım, nasıl bir yönetmen olduğunu biliyordum. Bond hayranı olduğunu biliyordum. Çocukluğundan beri Bond filmleriyle büyüdüğünü de. Bir sonraki Bond filmini kim çekecek, kim iyi bir Bond yönetmeni olabilir diye düşüyorsunuz sürekli. Birden aklıma Sam Mendes geldi, belki biraz sarhoştum o sırada.
Mendes’in yönetmen koltuğunda olduğu düşünülürse, bu filmi sanatsal bir tavırla çektiğiniz söylenebilir mi?
Hayır, buna sanatsal tavır diyemem. Sadece iyi bir film çekmeye çalışıyoruz. İyi filmler de sanatsal olabilir tabii ki. Bulabildiğimiz en yetenekli insanları bir araya getirmeye çalışıyoruz: Sam Mendes yönetmen, oyuncular, görüntü yönetmeni Roger DeakinsÖ Böyle bir filmde elde edebileceğiniz imkânlar çoğu filmden çok daha fazla. Paramız ve kaynaklarımız var, dolayısıyla en iyileri tutabilirsiniz. Buna sanatsal tavır denebilir mi bilmiyorum. Sanatsal tavırla kasıt, Bond’un 20 dakika boyunca sessizlik içerisinde Boğaz’dan geçmesiyse, böyle bir şey beklemeyin.
“Skyfall”daki Bond performansınız önceki iki Bond performansından farklı mı?
Evet, öyle olmasını umuyorum. Farklı bir şekilde yola çıkmadım. Senaryoya ve yönetmene hizmet etmek için varım.
Geçen yıl verdiğiniz bir söyleşide bir önceki Bond filmi “Quantum of Solace”la ilgili kaygılarınızdan bahsetmiştiniz.
Şikâyet etmiyordum. O film için birçok insan, çok zaman harcadı ki, bu insanlardan biri de bendim. Ama biraz baskı altındaydık. Senaristlerin grevi de denk gelmişti ve zamanlamayla ilgili sorunlar vardı.
Javier Bardem “Skyfall”un kötü adamı. Onunla çalışmak nasıldı?
Açıkçası Bardem de benim özellikle yer alması için sorduğum bir isimdi. En sevdiğim aktörlerden biri, belki de en sevdiğim. İnanılmaz bir performans ortaya koydu.
Seride kadınlara yaklaşım, Bond kızlarından daha derin kadın karakterlere evrildi. Bu nasıl oldu?
Bir şekilde oldu. Rol alan kadınlar güçlü oyuncular ve güçlü kadınlarÖ Kendilerini konumlandırmalarıyla ilgili sanırım.
Bond kadınlarından bahsetmişken, Bond’un Türkiye’ye üçüncü gelişi ve herhangi bir Türk kadınıyla flört etmişliği yok.
Bu sizin fikriniz. Nasıl bilebilirsiniz?