Gündem Kadir gecesinde özel ibadet yoktur

Kadir gecesinde özel ibadet yoktur

03.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Kuran’ı Kerim bin aydan hayırlı olan Kadir gecesinde indirilmiştir. Bu gecede Allah katındaki melekler rablerinin izniyle her bir iş için yeryüzüne iner. Kadir gecesi yapılacak özel bir ibadet yoktur. İnsanlar dua etmeye devam etmelidir...

Kadir gecesinde özel ibadet yoktur

Kadir diye seslendirdiğimiz kelime kadr’dır. Kadr, Allah Teâlâ’nın varlıklara güç verip sınırlar koyması ve ölçüsünü oluşturması anlamına gelir. Ölçüsü belirlenmiş bütün işler senenin bir gecesinde, görevli meleklere paylaştırılır. İlgili ayetler şunlardır:
“Hâ, Mîm. Her şeyi açıklayan kitaba yemin olsun, biz onu mübarek bir gecede indirdik, biz insanları uyarırız.
Karara bağlanmış görevler, tarafımızdan verilmiş bir emre göre o gece paylaştırılır.(O gece)Elçileri (melekleri) yerlerine göndeririz.” (Duhân 44/1-5)
Evrenin idare merkezi Arş’tır. Kadir gecesi melekler görevi alır tanyeri ağarana kadar yerlerine ulaşırlar.
O gece Allah’tan alınan emrin içeriğine “ruh” denir. O gece her bir meleğin elinde Allah’ın koyduğu ruhu içeren bir emir olur. Konuyla ilgili dört ayet şöyledir:

‘Sana emrimizden ruh vahyettik’
“Allah melekleri, emri olan o ruhuyla birlikte, kullarından belirlediği kişiye indirir ve der ki, insanları, benden başka ilah olmadığı ve benden çekinmeleri konusunda uyarın.” (Nahl 16/2)
Kuran Allah’ın Muhammed aleyhisselama, kadir gecesinde indirdiği ruhtur. İlgili âyetler şöyledir:
“Sana o ruhu (Kuran’ı) soruyorlar. De ki: O ruh rabbimin emridir. Size ilimden sadece az bir şey verilmiştir.
Farklı tercihte bulunsaydık sana vahyettiğimizi geri alırdık. Sonra bize karşı kendini koruyacak birini bulamazdın. Geri alınmaması sadece Rabbinin ikramıdır. Onun sana iyiliği büyüktür.
De ki: Bu Kurân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya gelseler onun bir benzerini getiremezler; isterse sırt sırta vermiş olsunlar.” (İsra 17/85-88)
“İşte bu şekilde sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Yoksa sen bu Kitap nedir, o iman nedir, bilmezdin. Ama onu bir nur yaptık, düzenimize uyduğunu gördüğümüz kullarımızı onunla yola getiririz. Elbette sen doğru yolu gösterirsin.” (Şûrâ 42/52)

İçinden ırmaklar akan cennet
Allah’ın emrinden olan ruh, Allah’ın bütün kitaplarıdır. Onların tamamının kadir gecesi inmiş olması gerekir.
O gece her bir meleğe verilen emir de ruhtur. Çünkü Cebrail aleyhisselam, kadir gecesi inen ve sayısını bilmediğimiz meleklerden sadece bir tanesidir. Meryem örneğinde olduğu gibi melekler nebi olmayana da inerler. Konuyla ilgili bir âyet de şöyledir:
“Bütün katların üstünde olan, hâkimiyeti elinde tutan Allah, insanlara yüzleşme günü uyarısı yapmak için emrinden olan o ruhu kullarından tercih ettiğinin içine atar.” (Mümin 40/15)
O ruhla kişi güçlenir ve her konuda Allah’tan yana tavır koymaya başlar. Bu kişilerin özellikleri şu âyette açıklanmıştır:
“Tek bir toplum bulamazsın ki, hem Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olsunlar hem de Allah’a ve elçisine sınır koyan kimseleri sevsinler. Onlar isterse babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsun. Bunlar Allah’ın kalplerine iman yazdığı ve kendisinden bir ruhla desteklediği kimselerdir. Onları ebedi kalmak üzere içinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah onlardan razı, onlar da ondan razı olmuştur. İşte onlar, Allah’tan yana olanlardır. Bilin ki, Allah’tan yana olanlar umduklarına kavuşurlar.” (Mücadele 58/22)

Kadir gecesinde indirilen emirler
Bütün bu âyetlerden anlaşıldığına göre emir kelimesiyle birlikte zikredilen ruh o emrin içeriğidir. Kadir gecesinde indirilen emirlerden birinin içeriğinin de Kuran âyetleri olduğunu gördüğümüze göre Kadr suresinin meali şöyle olur:
“Biz Kuran’ı Kadir gecesinde indirdik.
Kadir gecesi nedir, nereden bileceksin?
Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır.
O gece melekler, yanlarında o ruh olduğu halde rablerinin izniyle her bir iş için inerler.
O, tanyeri ağarıncaya kadar esenlik gecesidir.” (Kadr Suresi)
Kadir gecesi yapılacak özel bir ibadet yoktur. Allah’ın elçisinin Aişe validemize şu duayı yapmasını tavsiye etmiştir:
“Allahım, sen affedicisin, cömertsin, affı seversin; beni de affet.”

Haberin Devamı

KURAN’A SORALIM

Kuran’ı okumak, dinlemek veya ona dokunmak için abdest almaya gerek yoktur. Maide suresinin 6. ayetine ve Nebimizin sahih hadislerine göre abdest, Kuran okumak veya ona dokunmak için değil, namaz kılmak için şarttır. İlmihal kitaplarında yazan “Kuran’a abdestsiz dokunulmaz, abdestsiz okunmaz” hükmü zayıf rivayetlere dayanır.
Sadece Kuran’a değil, Kuran ayetlerinin yüklendiği tablet, notebook, USB vb. araç-gereçlere de abdestsiz bir şekilde dokunmada dinen bir sakınca yoktur. Bu, Kuran okumak veya ona dokunmak isteyen Müslüman veya gayr-i Müslim herkes için geçerlidir.
Bayanlar âdetli oldukları günlerde ister Arapçasından ister mealinden Kuran okuyabilir, ona dokunabilir ve dua edebilirler. Özel günlerinde onların yapamayacakları tek şey, namaz kılmaktır. Başörtüsü de Kuran okumanın bir şartı değildir.
Kuran okunacağı zaman ne yapılması gerekenle alakalı olarak Yüce Allah şöyle buyurur: “Kuran okuyacağın zaman kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” (Nahl, 16/98) Görüldüğü gibi Kuran okunacağı zaman şeytandan Allah’a sığınmaktan başka herhangi bir emir bulunmamaktadır. Abdullah İbn Abbâs’tan rivâyete göre, bir defasında Rasûlullah, tuvaletten çıktıktan sonra kendisine yemek hazırlanmıştı. Oradakiler “Sana abdest almak için su getireli m mi?” dediler. Bunun üzerine Rasûlullah şöyle buyurmuştur: “Ben ancak namaza kalktığım zaman abdest almakla emrolundum.” (Tirmizi, E t’ime, 40)
Nebimiz, “Ben ancak namaza kalktığım zaman abdest almakla emrolundum” sözüyle, “Müminler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın. Başınıza mesh edin ayaklarınızı da topuklarınıza kadar...” (Maide, 5/6) Mealindeki ayete işaret etmiş ve namaza kalkmanın dışında hiçbir iş için abdest almakla emrolunmadığını ifade buyurmuştur.

Haberin Devamı

SORU CEVAP

Soru: 100 gram altınım var. Fakat 20.000 lira da borcum var. Zekât vermem gerekir mi?

Cevap: Borçlarınızı ve temel ihtiyaçlarınızı düştükten sonra elinizde nisap miktarını (85 gram altın) aşan ticaret malı, para veya altın kalırsa bunun yüzde iki buçuğunun zekâtını vermeniz gerekir, yoksa bir şey lazım gelmez.

Haberin Devamı

Soru: Kirada olan evlerin zekâtı ev değerinden mi verilir, yoksa yıl içinde getirmiş olduğu kira geliri üzerinden mi?

Cevap: Bunların yıllık gelirinden artan kısım, nisap miktarını bulur, diğer şartların da gerçekleşirse yüzde 2.5 oranında zekât verilir.

Sorularınız için mail adresimiz: fetva@suleymaniyevakfi.org
Süleymaniye Vakfı imsakiyesine şu adresten ulaşabilirsiniz: http://www.suleymaniyevakfi.org

Temel dini bilgiler

Fıtır sadakası, ramazan ayının sonuna yetişen her Müslüman için verilmesi vacip olan bir borçtur. Buna kısaca “fitre” denir. Yüce Allah şöyle buyurur: “Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca güç yetirenler bir yoksul doyumu fidye de vermelidir. Kim gönlünden gelerek bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.“(Bakara, 184)
Nebimiz (s.a.v) bir hadislerinde şöyle demiştir: Oruçluların gereksiz ve çirkin sözlerden arındırılması ve yoksullara yiyecek sağlanması için fitre farz kılınmıştır.

Haberin Devamı

Fitre kimlere borçtur?

Hasta veya yolcu da olsa, oruca gücü yeten her müslümana fitre vermek vardır. Fakir durumda olanlar hem verir, hem de alırlar.

Fitre ne zaman verilmelidir?

Normalde fitre ramazan bayramının birinci günü sabah vaktinin girmesiyle gerekli olur. Ancak bayramdan önce de verilebilir.

Fitrenin miktarı nedir?

Fitre, yoksul ve çaresiz kalmış bir kişinin bir günlük yiyeceğidir. Fitrenin miktarının tespitinde buğday, arpa, hurma ve üzüm gibi temel tüketim maddeleri esas alınmış, asgari miktar bir sa’y (ölçek) olarak belirlenmiştir.
Bir ölçek ise buğdayda 1.66 kg, diğerlerinde 3.33kg’dır. Fitreyi para olarak vermek isteyenler bu asgari limiti esas alarak diledikleri meblağı verebilirler.

Doğru bildiğimiz yanlışlar

Aklı kullanmamak dindarlık değildir!

Dinin akıl işi değil gönül işi olduğu, dinde aklıyla hareket edenin Allah’a tam teslim olamayacağı gibi bir takım temelsiz düşünceler vardır. Oysa Kuran akla büyük önem verir ve sürekli ona vurgu yapar.
Kuran’da din, fıtrat olarak tanımlanır. Fıtrat, varlıklardaki gelişim, oluşum ve değişimin kanunları demektir. Dolayısıyla gerçek bir mümin, aklını kullanarak Allah’ın tüm kainattaki kanunlarının farkına varmaya gayret eden ve bu kanunlar çerçevesinde hayat süren kişidir.
Yani aklını sonuna kadar kullanıyor olması bir müminin olmazsa olmaz vasfıdır. Bu, ayrıca kişiyi dinle ve Allah’la aldatmak isteyenlere karşı da alınmış en etkili tedbirdir.
Çünkü insan ve cin şeytanları kişileri Allah’la aldatırlar. Bunlar çoğu zaman insanların karşısına din kisvesi altında çıkarlar. Hikâyeler, menkıbeler, akıl dışı bir sürü şeyler anlatırlar. Aklını kullanıp “Hiç böyle şey olur mu?” diyerek fıtratının sesine kulak verenlere de “Bu iş akıl iş değildir” derler. Bunların anlattıklarına kendisini kaptıran kişilerin zamanla fıtratlarından gelen sesler sönükleşmeye başlar; belli bir süre sonra da tamamen silinir gider. Kalplerin katılaşması ya da mühürlenmesi böyle bir şeydir.
Günlük hayatının her aşamasında aklını sonuna dek kullanmayı bir gereklilik olarak görenler dini konuda akıllarını kullanmamayı dindarlık kabul etmeye başlar.
İşte din simsarlarının istediği de tam budur. Bu aşamadan sonra artık sömürü başlar. Bu öyle bir sömürüdür ki, dünyada böylesi kazanç getiren bir başka sektör yoktur. Dünyada sıfır risk ama sonsuz kazançtan oluşan tek ticaret, din ticaretidir. Tek bir fabrika kurmadan, insanlık için tek bir adım atmadan, herhangi bir üretim yapmadan zengin olma imkânı veren bu sektörün müşterileri din hususunda beyinlerini kiraya verenlerdir. Bu sektörde müşteri memnuniyetine çok ehemmiyet verildiği için tüm müşterilere ahirette cennet, cennette de seçkin makamlar vaat edilir. Oysa geçici dünya hayatı sonsuz ahiret hayatıyla kıyaslandığında, bunun ne denli büyük bir zarar ve iflas olduğu ortadadır.

Haberin Devamı

Günün Âyetİ

İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla:
“Bilgi sahibi olmadığın şeye körü körüne uyma. Kulak, göz ve gönül; bütün bunlar ondan sorumlu tutulur. Yeryüzünde şımarık şımarık yürüme. Çünkü ne yeri yarabilirsin ne de dağların boyuna ulaşabilirsin.” (İsrâ 17/36-37)