Gündem Kılıçdaroğlu’na 2015 uyarısı

Kılıçdaroğlu’na 2015 uyarısı

06.09.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

PM’ler, MYK’lar, MKYK’lar, resepsiyonlar, törenlerle dolu bir ay geçiren Ankara’da sıra nihayet geleneksel, olağanüstü CHP kurultayında.

Kılıçdaroğlu’na 2015 uyarısı

Değişim, tören, kongre, toplantı yorgunu başkentte, sonucu belli görüldüğünden mi yoksa genel yorgunluktan mı belirsiz, kurultay heyecanı yok.
Köfte, sucuk kokuları içinden geçerek, güç bela girilen Atatürk Spor Salonu’nda maçları andıran kurultayların heyecanı, yürüyen merdivenle girilen salonda görülmüyor. Kalabalık daha az, tansiyon daha düşük. Yürüyen merdiven bozulup, bir parça izdiham yaşanınca, kapılarda birikmeler olunca eski görüntüler anımsanıyor.
Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş, cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu olan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun da, en büyük desteği CHP’yi sağ ve statükocu bir konumda tutmaya çalışmak, solla tek bağını, “emperyalizm” kelimesi üzerinden kurmakla eleştirilen milletvekillerinden alan eski Grup Başkanvekili Muharrem İnce’nin de konuşmalarının ana teması, “ben daha solcuyum” üzerine kurulu.
Kılıçdaroğlu, “solculuk” başlıklı konuşmasını, “eleştirilere yanıt” ve “eleştiriler” olmak üzere iki temele oturtmuş.
Sağa kaymak ve tek adamlığa yönelmekle ilgili eleştirilere, Gezi Parkı’nı, Deniz Gezmiş’i, Silivri’yi, partide yaptığı tüzük değişiklikleri ve getirdiği demokratik standartları sıralayarak yanıt veriyor.
Kürt seçmene göz kırparken, “Doğuda başka batıda başka konuşuyor” eleştirilerine karşı durmayı da amaçlamış:
“Yine söylüyorum” diye vurgulayarak, belli kesimlerin ısrarla Türkiye’nin bölünmesine neden olacağını savunduğu yerel yönetimler özerklik şartının hayata geçmesini istediğini vurguluyor. KCK davasından tutuklanan belediye başkanlarının elleri kelepçeli, sıra sıra dizildiği görüntülere karşı durduğunu vurguluyor.
Atatürk çizgisinden koptuğu eleştirilerine yanıt verirken, parti içinden bir kesimle de mesafelendiğini göstermek için, “Kenan Evren Atatürkçülüğü”, “gardırop Atatürkçülüğü” tanımlarını yapıyor ve bu çizgide olmayacağının altını çiziyor.
Daha önce çekingen biçimde kullanmakla eleştirildiği, “Dersim” ifadesini güçlü biçimde haykırıyor: “Dersimli Kemal, devrimci Kemal”.

Parti ağaları, rakı sofraları
Kılıçdaroğlu’nun, “eleştirileri” de verdiği yanıtlarda olduğu gibi partisine yönelik.
Rakı sofralarında kurulan, yıkılan iktidarları, götürülüp getirilen genel başkanları anımsatarak, artık buna izin vermeyeceğini belirtirken, aslında tepkilere yol açtığı gibi rakı sofralarına değil itirazı.
Sokağa çıkmayan, amacı vekillik ya da bir başka konum olan, “partilileri” ya da kendi deyimiyle elitistleri bildiğini göstermek amacı.
O yüzden, 500 kişilik aidatları yatırıp, yerini garantileyenlere de ilk kez isim koyuyor: Parti ağaları
partililerin çalışmadığını, iktidarın genel başkan karizmasına bağlı olmadığını vurguluyor.

İnce’nin “konuşması”
Grup başkanvekilliği koltuğuna oturmasını biraz da vekilken kürsüde yaptığı konuşmalara borçlu olan Muharrem İnce, kürsü performansına güveniyor yine.
Konuşması uzun ve yüksek tonda.
Onun da en büyük vurgusu, “solculuğa.”
“Başka aday yok muydu” diyor Yavaş ve İhsanoğlu tercihleri için.
Şiirlerle süslüyor, devrimcilikten, sokaktan, Gezi’den, direnişten bahsediyor.
En dikkat çekici uyarısı, 2015 seçiminin son şans olduğu.
Sonrasında ne partinin ne genel başkanın öneminin olmadığını belirtirken, en zorlu sınava en güçlü halde girilmesi zorunluluğuna işaret ediyor.

Son uyarı
Seçim sonuçları için artık geç saatlere kadar bekleme heyecanı da yok.
Oylama bittikten hemen sonra özellikle Kılıçdaroğlu cephesini şaşırtan, heyecansız partilileri uykudan uyandıran sonuçlar geliyor.
200 oyu bulamayacağı söylenen, 177 imzayla aday gösterilen İnce, seçimi kaybediyor ama delegelerin üçte birinin oyunu alıyor.
415 oy İnce’yi, her ne kadar, “2015 sonrasında artık genel başkanın önemi yok” dese de parti içi muhalefetin liderliğine ve sonraki kurultayın daha güçlü genel başkan adaylığına taşıyor.
944 oyla yeniden aday gösterilen Kılıçdaroğlu için imza veren 204 delegenin gerçek tercihinin bu olmadığı sandıkla ortaya çıkıyor.
740 oy alan Kılıçdaroğlu için, işlerin sandığından da zor olduğu anlaşılıyor.
2015 seçimlerini, “anlamlı oy artışı” ile kapatamayacağı, parti içinde eski-yeni dengesini, “deneme-yanılma” ile kurmasına, orta yollardan gitmesine yeterli zaman olmadığı, ne yapacaksa hızlı ve kararlı yapması gerektiği, bunların sonuçlarının da siyasete veda anlamı taşıyabileceği görülüyor.
Elbette bugün PM seçiminde işinin kolay olmadığı da. En çok eksiklik duyulanın yani, “solun” en çok konuşulduğu kurultaydan Kılıçdaroğlu, koruduğu koltuğu ve delegelerden aldığı çarpıcı mesajlarla çıkıyor.