Gündem Kremlin’in ‘Kuğu Gölü’ Türkiye’ye geliyor

Kremlin’in ‘Kuğu Gölü’ Türkiye’ye geliyor

16.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Çaykovski başyapıtı ‘Kuğu Gölü’nü Türkiye’de sergileyecek Kremlin Balesi’nin kurucusu Andrey Petrov, Hürrem Sultan balesinin koreografisini hazırlamak istiyor

Kremlin’in ‘Kuğu Gölü’ Türkiye’ye geliyor

Bale denince akla gelen ilk eserlerden, Çaykovski başyapıtı ‘Kuğu Gölü’, Rusya’nın en önemli bale topluluklarından Kremlin Balesi tarafından 23 ve 25 Mayıs tarihlerinde İstanbul ve Ankara’da ikişer temsille sahneleyecek. Gösterileri düzenleyen Istanbul Entertainment Group’un davetiyle eseri Moskova’da Kremlin Balesi’nin evi olan Devlet Kremlin Sarayı’nda izleme ve sahneye koyanlarla görüşme şansı bulduk.
Rusya’nın dünya çapında tanınmış bale kumpanyaları Bolşoy ve Mariinsky kadar ünlü olmasa da, ülke içinde bu kumpanyalarla eşdeğer bir popülerliğe sahip Kremlin Balesi, 1990 yılında daha önce Bolşoy Tiyatrosu’nda dansçı ve koreograf olarak görev almış Andrey Petrov tarafından kuruldu. Temsilden önce tanışma imkanı bulduğumuz, şu anda Kremlin Balesi’nin sanat yönetmeni olarak görev yapan Petrov’a, balenin Ruslar için taşıdığı önemi sorduğumuzda, “Bizi 20. ve 21. yüzyılda kültürel olarak bir arada tutan öğelerden biri” yanıtını alıyoruz. Balenin Fransız koreograflar tarafından Rusya’ya getirildiğini, ancak daha sonra gerek Çaykovski’nin başını çektiği bestecilerin eserleri, gerek Anna Pavlova gibi olağanüstü balerinler ve 20. yüzyılın başında Bolşevik Devrimi sonrası şiddet döneminden kaçan dansçıların katıldığı Ballets Russes kumpanyasıyla dünyayı gezen Sergey Diaghilev’in çabaları ile sanat dalının hem ülkede hem dünyada ‘Rusluk’ ile eşanlamlı hale geldiğini anlatıyor. “Sizin yarattığınız koreografide özellikle dikkat etmemiz gereken bir nokta var mı?” diye sorduğumuzda ise, “Yalnızca hissetmeniz önemli,” diyor: “Odette’in çaresizliğini, kuğuların tutsaklığını, Prens Siegfried’in aldatılışını hissedebiliyorsanız, Rusya’nın büyülü bir versiyonunu sahnede görebiliyorsanız, işimi doğru yapmışım demektir.” Petrov’un Türkiye ve bale ile ilgili bir de hayali var: “Türkiye’de bale izledim ve çok beğendim. Yaygınlaştırılması ise elbette büyük emek ve sabır istiyor. Bir Hürrem Sultan balesinin koreografisini hazırlamak isterim.”

Günde 6 saat çalışma
Temsilden önce tanışma fırsatı bulduğumuz bir isim de Rusya’nın Onur Sanatçısı ünvanlı baş balerin Aleksandra Timofeeva. Timofeeva kulis odasında, bir yandan kendi makyajını yaparken bir yandan soruları cevaplıyor.
Günde kaç saat bale egzersizi yaptığı sorusuna “15 yıllık profesyonel bale hayatımda dönem dönem değişti tabii, ama bunu mesaili bir iş gibi düşünebilirsiniz. Yaklaşık 6 saat çalışıyorum. Temsil yaklaştıkça, ya da daha önce yer almadığım bir eserse egzersiz süresi ve yoğunluğu da uzuyor tabii” yanıtını veriyor, sağ gözüne kalem çekerken. Azeri tercümanımız, Timofeeva’nın yanında özellikle heyecanlanıyor, fotoğraf çektirmek istiyor. Heyecanının nedenini sorduğumuzdaki yanıtı, Rusya’da baleye bakışı özetler nitelikte: “O Rusya’nın süperstarı, bir daha kendisine nasıl bu kadar yaklaşayım?”

Haberin Devamı

Bildiğiniz Kremlin değil

Baleyi fahri anavatanında izlemek için gittiğimiz Moskova’da, Kremlin Balesi’nin evi Kremlin Devlet Sarayı’ndayız. Burası bildiğimiz, çarlık döneminde inşa edilmiş ve şu an da Rusya’nın Beyaz Saray’ı olarak hizmet veren Kremlin değil, SSCB Başkanı Nikita Kruşçev’in emriyle 1961 yılında kullanıma açılan, eski ve hâlâ yaygın adı Kremlin Kongre Sarayı olan bir kompleks. Eski isminden de anlaşılacağı üzere eskiden devlet kongrelerinin düzenlendiği 6 bin seyirci kapasiteli, akustiğiyle ünlü salonu, uzun yıllardır konser, opera ve bale gibi etkinlikler için kullanılmakta. 6 bin kişi kapasiteli bir salonun muazzamlığını şu iki örnekle karşılaştırarak anlayabiliriz: 2008’den beri ‘tadilat nedeniyle’ kapalı olan AKM’nin büyük salonu bin 307 seyirci kapasiteliydi, 2013 yılında açılan Zorlu PSM’nin büyük salonu ise 2 bin 262 kişiye ev sahipliği yapabiliyor.