Şahin Alpay’a tahliye kararı

Kapatılan Zaman gazetesi yazarı Şahin Alpay için hak ihlali ve tahliye kararı veren ancak bu kararı yerel mahkemelerce uygulanmayan Anayasa Mahkemesi, “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararının uygulanmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini” ileri sürülerek yapılan ikinci başvuruyu da haklı buldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Şahin Alpay’ın tahliyesine karar verdi. Mahkeme heyeti, sanık Şahin Alpay hakkında ‘’yurt dışına çıkış yasağı” ve ‘’konutunu terk etmeme’’den oluşan adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verdi.

Oy birliğiyle ihlal kararı

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Alpay’ın bu yeni başvurusunu dünkü gündem toplantısında ele aldı. Kurul, Alpay hakkında, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği hak ihlali kararının uygulanmaması nedeniyle Anayasa’nın 19. maddesinde düzenlenen kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile 36. maddesinde güvenceye alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Yüksek Mahkeme ayrıca, Alpay’a 20 bin lira tazminata hükmetti.

Kararın gerekçesinde Anayasa’nın 153/son fıkrasına göre Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığı vurgusu yapıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Şahin Alpay’ın tahliyesine karar verdi. Mehmet Altan’ın yeni bireysel başvurusunun ise daha sonra ele alınacağı belirtildi. Kararın, Alpay’ın AİHM’ye yaptığı, AİHM’nin de hak ihlali kararı vermesi beklenen başvuru sonuçlanmadan hemen önce açıklanması dikkati çekti.

Anayasa Mahkemesi, 11 Ocak 2018’de, kapatılan Zaman gazetesi eski yazarlarından Şahin Alpay ve gazeteci Mehmet Altan’ın yaptığı bireysel başvurularda, oy çokluğuyla hak ihlali kararı vermiş, ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararı ilgili yerel mahkemelere göndermişti. Ancak yerel mahkemeler, Altan ve Şahin’in tutukluluk hallerinin devamına karar vermişti. Yaptıkları itiraz da reddedilen Altan ve Şahin’in avukatları, Anayasa Mahkemesi’ne tekrar bireysel başvuruda bulunarak, bu kez müvekkillerinin “Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” sonucuna varmıştı.