11.10.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Fisun Yalçınkaya - İstanbul
Sevil Dolmacı uzun yıllardır çeşitli şirketlerde sanat danışmanı olarak çalıştıktan sonra bu kez dileyen sanatçıların, koleksiyoncuların ve sanat meraklılarının kendisine ulaşabileceği bir şirketle karşımıza çıktı. ‘Sevil Dolmacı Art Consultancy’ adıyla Nişantaşı’nda Narmanlı Apartmanı’nda açılan mekânda bu şirkete ait koleksiyon sergileniyor. Dolmacı, bu şirket üzerinden, nerede sergi açacağı konusunda kararsız genç sanatçılardan, koleksiyonunu şekillendirmek isteyen koleksiyonculara, eserlerini arşivlemek isteyen sanatçılardan, sanat eserlerine ev sahipliği etmek isteyen kurumlara danışmanlık yapmayı amaçlıyor. Türkiye’de kurumsallaşmış bir sanat danışmanlığı hizmetinin eksikliğinden bahseden Dolmacı’yla yeni şirketini konuştuk.
- Sanat danışmanlığına başlamanız nasıl oldu?
Hacettepe Üniversitesi’nde yüksek lisans yapıyordum. O dönem Young British Artist’i görmeye Londra’ya gitmiştim. Londra’ya gittikten sonra Royal Academy of Arts’ta çağdaş sanat üstüne dersler almaya başladım. Orada Saatchi’de Tate Modern’de küçük işlerde çalıştım, galerilere, müzelere gidiyordum, sanatçılarla tanışıyordum. Benim için çok önemli bir tecrübeydi. O dönem Türkiye’de sanat danışmanlığı yapılmasına rağmen böyle bir figürün ya da bu alanda kurumsallaşmış bir şeyin olmadığını düşünmüştüm. İstanbul’da şansımı denemek istedim. Kabakçı ailesi beni yanına sanat danışmanı olarak aldı. O günlerde çok şey bildiğimi düşünüyordum ama işin içine girince pratikte çok az şey bildiğimi fark ettim. Sanat danışmanı dediğiniz kişinin bir uzmanlık alanı olmalı hem de atölyelere gitmeli ve sanatçılarla iç içe olmalı. Sonrasında Demsa grubuna geçtim. Oradaki deneyim de benim için çok muazzam oldu. Orada çalışırken Demirören grubuyla da yolum kesişti. Bu çember büyümeye başladı.
‘Herkes dahil olsun’
- Şimdi ise kendi işinizi yapmak istediniz?
Şu an biraz kendi ayaklarımın üzerinde durmak istiyorum. Burada yapmaya çalıştığım şeyi Mehmet Güleryüz’e anlattığımda o bir tanım yaptı ve dedi ki: “Sen bir havuz oluşturmak istiyorsun, bu havuzda koleksiyoncular, sanatçılar, yayınevleri, basın, müzayede evleri hepsi aynı potada yer alacak ve sen o potada yer alan insanları birbirleriyle buluşturacaksın.” Bu benim yapmak istediğim şeyi çok güzel anlattı. Konuştuğum herkes de böyle bir yere ihtiyaç olduğunu böyle bir yapıya ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu yapı, galerilere de destek olabilecek bir yapı. Belki ortamı biraz daha canlandırmaya, ivme kazandırmaya neden olabilecek bir şey. Sanatçıların da buna ihtiyaçları var.
Tek bir çatı altında
- Sanatçılar ne konuda danışıyor?
Örneğin sanatçılar bana elimdeki işlerimi arşivlemek istiyorum diye gelebiliyorlar. Onların arşivlerini toplayıp sanatçıya, müzeye ya da kuruma verebilmek istiyorum. Bu da yine ihtiyaç olan bir şey... Buranın adı Sevil Dolmacı Art Consultuncy. Ama bağımsız bir sanat platformu aslında... Mesela Komet, Ömer Uluç, Fahrelnissa Zeid, Mübin Orhon, Ergin İnan, Devrim Erbil... Bunları bir çatı altında toplayan bir galeri yok. Benim müşteri portföyüm de bu sanatçıların eserlerini alıyor. Ama bu insanları bir çatıda toplamak çok zor... Oysa burada benim kişisel ilişkilerim sayesinde onlarla buluşabiliyorlar.
500 TL’ye de eser var
- Burası açık bir sergi alanı olmayacak sanırım?
Elbette şu anda burası randevuyla gelinebilen bir yer. Ama bir gün bir koleksiyoncu, diyelim ki elindeki kıymetli bir koleksiyonu satışa çıkarmak ister. O zaman onu herkesle paylaşmak isteyip bir sergi yapabilirim. Sanatçılar da böyle taleplerle gelebilirler.
- Sanat için daha mütevazı bütçeler ayıranlara da danışmanlık hizmeti veriyor musunuz?
Elbette veriyorum. Edisyon eserler, fotoğraf ya da dijital çalışmaların edisyonlarının fiyatları 500 TL’den başlıyor. Edisyon almak isteyenlere de bu konuda yardımcı olabiliyorum.