Matematiğe inanmıyorum.
Albert Einstein
Önümüzdeki ay İzmir'i ziyaret edecek olan Başbakan Abdullah Gül'e, İzmir Ticaret Odası, 1960'ta dedesi İsmail Hakkı Satoğlu Kemal Reis İlköğretim Okulu’nda öğretmenlik yaparken, okuduğu 4.sınıf ilk dönem karnesini jest mahiyetinde vermek istemiş. Ancak karnesinde matematik zayıf olduğu için İzmir Valisi (şu anda Antalya Valisi), karneyi okulun kasasına kilitletmiş. Şaşırmadık, çok gördük böyle olayları. Ama...
Tarihin sayfalarına "başarılı" olarak geçen birçok insanın
okul hayatının
son derece kötü olduğu bilinen bir gerçek. Benjamin Franklin, Albert Einstein ve de "Okuyamaz" diye okuldan atılan Thomas A. Edison...
Evet, okulda çuvalladılar ama okulda çok başarılı olan milyonlarca insanın yapamadığı şeyleri yapıp insanlığın yararına birçok buluşa imza attılar. Ama hiçbiri de okul hayatı başarıdan geçilmeyen bir ekonomi profesörünün eşi olaraktan "Yahu beyefendi, eşiniz profesör hanımefendi başbakan olalı sizin malvarlığının maşallahı var. Nereden geldi acaba bu değirmenin suyu?" diye soranlara kaynak olarak "Kaynanamın çıkınından çıkan altınlarla..." demeyi akıl edemedi...
Kısacası, belki de öğretmeni olmayan, öğretmeni olsa yakıtı olmayan, yakıtı olsa sadece ezbere dayanan ve sınavdan sonra her şeyi unuttuğunuz bir eğitim sisteminde alınan bir kırığın ne önemi var? İşin profesörü olup da başımıza geçirdiklerimiz bizi bu hale getirmedi mi?
O yüzden Sayın Vali, 40 sene önce alınan karne değil de, şu sıralar yazılmaya başlanan, hal ve gidişatı hiç de iyi olmayan ve 60 milyon tarafından verilecek olan karne önemli. İlkokulda alınan kırık sadece Sayın Gül'ün problemiydi ama şimdiki hepimizi ilgilendiriyor. Bu karnede de kırık olursa şayet; Einstein diyoruz, okuldan atılan Edison diyoruz ve kimin karnesi baştan aşağı
spor-toto gibiyse gelsin şu ekonomiyi düzeltsin diyoruz...
Devam Bitti...
"Slavia Prag:1 - Beşiktaş:0 Maç Devam Bitti..." => Skytürk'te bir altyazı
Niye ki?
"Mağarada doğmuş İbrahim Tatlıses'e saygı ve sevgi gösterin..." => İbrahim Tatlıses
Çok ayıp!..
"Çok ayıp, 'hıı' değil, 'efendim' diyeceksiniz. Bir daha duymayayım..."
=> Bir TRT spikeri (izleyiciye)
Antenya...
"Ben en çok Antenya Bandıreas'ı seviyorum..." => Harika Avcı
Onu!..
"Allah onu herkesten korusun, düşmanımdan bile..."
=> Zümre (AIDS için)
Veda çalışması...
"Veda çalışmam Tarkan'dan geliyor: Verme..."
=> Kral TV'de bir VJ
Komşularla...
"Benim komşularımla gitar çalarken çekilmiş binlerce fotoğrafım var..." => Çelik
Kafatası dalgın!...
"Beyin kafatası dalgın, uyduruyor..." => Reha Muhtar'ın programındaki konuğa uygun gördüğü bir altyazı
Dikkat ettim de, Hıncal beni okuya okuya benim gibi yazmaya başladı. Tarzımı çalmış yahu! Alın işte dünkü yazısından bir bölüm: Ergun sabah erkenden odama geldi, Çarşamba sabahı.. Harika bir Genel Yayın Müdürü.. Onunla çalışmak gerçekten zevk.. Görüşlerimizde zaman zaman, siyahla beyaz gibi ters düşmeler var.. Temelde bile ayrıyız.. O demokrat.. Ben cumhuriyetçiyim mesela.. Ama bir Genel Yayın Müdürü olarak.. Sabah'ın hiçbir döneminde bu kadar içten, bu kadar keyifle çalışmadım, dersem, sebebi Ergun. "Sporculara haksızlık etmişsin Hıncal Ağabey" dedi... Şuraya bak "İsmet Ağabey" kalıbımı bile alıp "Hıncal Ağabey" yapmış. Vallahi noktasına dokunmadım. Ben en iyisi bir notere gidip üzerime tasdik ettireyim şu kalıplarımı ve tarzımı. Yoksa baş edemeyeceğim. Yahu, bir "Işık Sizinle Olsun!" eksik. Onu da yazarsa gidiyorum yanına... Işık Sizinle Olsun!