Gündem Türkiye’nin desteği dünyaya örnek oldu

Türkiye’nin desteği dünyaya örnek oldu

07.12.2017 - 01:30 | Son Güncellenme:

İstanbul’da mültecilerle ilgili proje kapsamında düzenlenen toplantıda konuşan AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Vinals, ‘3.3 milyon mülteciyi barındıran Türkiye uluslararası platformun gururu’ dedi

Türkiye’nin desteği dünyaya örnek oldu

İltica Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) üyeleri, Mülteci Hakları İçin Medya ve İş Birliği projesi kapsamında yapılan toplantıda gazeteciler ve Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileriyle bir araya geldi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile ortak düzenlenen toplantıda mültecilerin Türk medyasında temsil edilme yöntemleri ile ilgili farkındalık yaratmak, yapıcı mesajları yaymak suretiyle mülteciler hakkında eksik bilgilendirme ve yanlış sunumların azaltılması için Türk medyasıyla sivil toplum arasında daha güçlü bir ilişki kurmak konularına değinildi.
Bomonti Hilton Oteli’nda yapılan toplantıya Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı, Gabriel Munuera Vinals, İGAM Başkanı Metin Çorabatır, Oxford Üniversitesi’nden Profesör Alexander Betts ile STK temsilcileri ve gazeteciler katıldı.
‘Destek çok önemli’
Açılış konuşmasını Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Gabriel Munuera Vinals yaptı. Sözlerine, “Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke şu anda” diyerek başlayan Vinals şöyle devam etti: 3.3 milyon kişiye ev sahipliği yapıyor. Çoğu Suriye’deki ihtilaftan kaçan mülteciler. Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin sunmuş olduğu destek çok önemli ve dünyaya örnek oluşturuyor. Avrupa Birliği de bu konuda destek istendiği zaman özellikle Türkiye’deki mültecilere yönelik özel bir olanak ortaya koydu.
Okullardaki Suriyeli çocukların entegrasyonunu kolaylaştırmak için, Suriyelileri iş gücü piyasasına entegre edebilmek için ve onlara yönelik temel hizmetlerin sunulabilmesi için bir destek bu. Son yıllarda Türkiye’ye gelen göç akımı önemli. Türkiye bu konuda uluslararası platformun gururu. Türkiye’deki Suriyeliler hâlâ sorunlarla karşı karşıyalar. Ev sahibi topluluklarda hâlâ göçmen olarak görülüyorlar. Bunun güçlükleriyle biz de karşılaşıyoruz.”
‘Ev sahibinin korkusu’
Vinals, “Hacettepe Üniversitesi’nin yürüttüğü bir çalışmaya göre, korumaya ihtiyacı olan Suriyeliler konusunda Türkiye’deki ev sahibi topluluklar şundan korkuyorlar, ‘gelirlerse ve daha uzun süre kalırlarsa bu ekonomik sıkıntıya yol açacak. Yerel topluluklarda iş kaybına yol açacak’ diye düşünüyorlar. Bugün British Council tarafından yürütülen bir çalışmaya göre, 18 ila 20 yaş arasındaki Türk gençleri Suriyeli mültecilere kendini en az yakın hisseden grup. Çoğu Suriyeli mültecilerle tanışmamış bile. Bunun altında hem ayrımcılık hem de yabancı düşmanlığı geliyor” dedi.
Vinals proje hakkında ise şu ifadeleri kullandı: “Bugün bizi burada bir araya getiren proje mültecilere yönelik bir olanağın, bir desteğin parçası değil, Avrupa Birliği’nin küresel bir aracı tarafından finanse edilen bir proje bu. Bu proje, Türkiye’de Suriyeli nüfusun yaşadığı sorunlara yönelik hak temelli projeleri yürütüyor. Medya gerçekten Suriyeli mültecilerin nasıl görüldüğüne yönelik önemli bir role sahip. Onların hikayesini anlatması konusunda da önemli bir role sahip.”
Vinals, AB ile Türkiye imzalanan ve AB tarafından Türkiye’deki mültecilere kullanılmak üzere ayrılan fonun medyada yeteri kadar yer almadığına değinerek şu ifadeleri kullandı:
‘Yeterince yer almıyor’
“Bazen AB’nin mültecilere yönelik özel fonu görülüyor. Bu fonun haberlerde yeterince yer almadığını görüyoruz. Bilindiği gibi 18 Mart 2016 tarihinde AB ve Türkiye bir bildiri yayınladı. Bu bildiri çerçevesinde AB 3 milyar Avro Suriyeli mültecilere destek konusunda sunmaya karar verdi. Bu açıklandı. Türkiye’deki mültecilere yönelik maddi olanak adı altında ortaya koyuldu.
Bu noktada iki büyük sözleşme, her biri 300 milyon Avro değerinde olmak üzere Aralık 2016 yılında imzalandı. Bir tanesi Sağlık Bakanlığı, bir diğeri Milli Eğitim Bakanlığıyla imzalandı. Ve buna yönelik fonlar da iletildi.
Kızılay Kartı olarak biliyorsunuz, bu aracın insani kısmına 348 milyon Avro finansman sunulmak üzere. Bu Kızılay işbirliği içerinde. Kızılay ve Dünya Gıda Forumu işbirliğinde bu fonlar tekrar sürülüyor. Belirttiğim uluslararası finansman kuruluşlar, uluslararası STK’lar aracılığıyla bu finansman kullanılıyor. İnsani ve diğer eylemler konusunda bu fon Kasım 2017 itibarı ile 2.9 milyar tutarında tahsis edilmiş durumda. Bu tahsis edilen tutardan yaklaşık 1 milyar Avro şu ana kadar harcanmış durumda.”

‘Kapıyı kapatmak bir seçenek değil’

Oxford Üniversitesi’nden Profesör Alexander Betts, toplantıda, katılımcılara hitaben bir sunum yaptı. Dünya üzerinde yaşanan mülteci sorunları hakkında değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Betts, şöyle konuştu:
“Geleceği tahmin etmek çok zor. Şu çok net ki hareketlilik 21’inci yüzyılın çok önemli güçlüklerinden biri olacak. İki tane eğilim bunu tanımlayacak aslında. Birincisi kırılganlık. Dünyanın birçok yerinde kırılgan ülkeleri görüyoruz. Güney Sudan, Suriye, Afganistan gibi ülkeler dünyanın mültecilerinin yarısından fazlasını oluşturuyor.
Bu kırılgan ülkeleri tekrar bir araya getirebilmemiz gerekiyor. Bunu yapana kadar iklim değişikliği temelinde de daha fazla insanın kendi menşei ülkelerinden ayrılacağını var saymalıyız. Bununla birlikte teknoloji. İnsanlar artık daha uzak yerlere gidebiliyorlar. Bu noktada iki tane şansımız var. Sadece kapıyı kapatmak bir seçenek değil. İnsanlara kaçınılmaz bir maliyet ve yük olarak davranabiliriz. Uzun vadeli bir çözüm bulana kadar onları ev sahibi topluluklara entegre edebiliriz. İki seçeneğimiz bunlar. Umuyorum ki politikalar ve fırsatlar sunulur ve yükten faydaya dönüştürebiliriz bu kişileri.”

Haberin Devamı