Gündem Yargıtay Balyoz’da ihlale ortak oldu

Yargıtay Balyoz’da ihlale ortak oldu

18.05.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Balyoz davasında yargılama sürecindeki ihlallerin, sahte delil iddialarının ve verilen hükümlerin ele alındığı raporda, “Yargıtay, hukuka aykırılığı görmesine karşın, bozma kararı vermedi” denildi

Yargıtay Balyoz’da  ihlale ortak oldu

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun ile birlikte 9 öğretim üyesi tarafından hazırlanan bilimsel rapor, Balyoz hükümlüsü 237 sanığın adil yargılanma hakkı ve tahliye taleplerini karara bağlayacak olan Anayasa Mahkemesi dosyasına girdi.
Balyoz davasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 11 müvekkili hakkında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunan Avukat Ali Fahir Kayacan tarafından AYM’ye sunuldu. Hak ihlali iddialarının 13 ana başlık ve alt başlıklar altında açıklandığı 33 sayfalık raporda, “Balyoz” davasında verilen hüküm ve dava süreci ile adil yargılanma ve özellikle sahte deliller ele alındı.

‘Vicdani kanaat kirletildi’
Hükme esas alınan 5 nolu hard diskteki bilgi ve belgelerin orijinal olmadığı iddiasının sunulan uzman raporlarına karşın yerel mahkeme ve Yargıtay tarafından dikkate alınmadığı belirtilen raporda, “Gerçi anılan raporlar hiç sunulmamış olmasaydı bile, söz konusu dijital delillerde geçen kişilere, rütbelere, isimlere, yerlere ve diğer pek çok hususa bakılarak görülebilen mantık çelişkilerinin, mahkemede bu delillerin sahte olabileceğine dair şüpheyi zaten oluşturması gerekirdi. Buna karşın, söz konusu çelişkiler savunma makamı tarafından pek çok kez ortaya konulmasına karşın, mahkemede hiçbir şüphe belirtisi bile oluşmamış ve bahsedilen delillere dayanılarak hüküm verilmiştir” denildi.
Ceza muhakemesinde hukuka aykırı delil ifadesinin aslında gerçek ve varolan fakat hukuka aykırı yollardan elde edilen delilleri anlatmak için kullanıldığını burada ise hukuka aykırılığın da ötesinde kötü kurgulanmış sahte delillerden söz etmenin daha uygun olacağının belirtildiği belirtilen raporda, şöyle denildi:
“Bu noktada bir de 5 nolu hard diskten çıkan belgeler olmasaydı dahi, yine de bu davada mahkumiyet hükmü verilebilirdi biçiminde ileri sürülen akıl yürütmeye değinmek gerekmektedir. Bilindiği üzere, mahkemenin vicdani kanaatinin oluşması, vicdani ve psikolojik bir süreçtir ve anılan kanaat oluşurken, hangi delilden ne kadar etkilendiğinin somut olarak bilinmesi mümkün değildir. Söz konusu davada, oluşan vicdani kanaatin birtakım hukuka aykırı delillerle kirletildiği artık bilinmektedir.”
Raporda, başbakan ve bakanların, Balyoz davası sürerken yaptıkları açıklamaların kamuoyundaki haklı kuşkuları artırdığı dile getirildi. Raporda, bu kuşkuya, Balyoz davasında tahliye kararı veren mahkemenin eski başkanı Oktay Kuban hakkında, “Çetenin nöbetçi hakimleri var” diyen Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün’ün açıklamaları örnek olarak gösterildi.

‘Çetenin nöbetçi hâkimleri’
Raporda, “Kamuoyunun yaşadığı haklı kuşkuların bir diğer sebebi de, yürütme erkinin başında olan Başbakan ve bazı bakanların, devam etmekte olan ‘Balyoz Davası’na yönelik kimi beyanları olmuştur. Örneğin, bir bakanın, şüphelilerin tutukluluk itirazını kabul eden hakime yönelik olarak, ‘çetenin nöbetçi hakimleri’ tanımlamasını yapması; yürütmenin ‘mahkemelerin bağımsızlığı’ ilkesine aykırı olarak yargıya müdahale etme niyet ve iradesini ortaya koyan en çarpıcı örneklerden biri olarak hafızalara kazınmıştır” ifadelerine yer verildi.
Raporda, Yargıtay’ın davada kilit öneme sahip olan Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman’ın tanık olarak dinlenmemesi hukuka aykırılık olarak değerlendirildi ve “Ne şekilde ifade verecek olurlarsa olsunlar, sanıklar ve davaya konu olan olaya ilişkin bilgi sahibi oldukları son derece açık olan tanıkların dinlenmemesi, adil yargılanma hakkını ihlal eden ciddi bir hukuka aykırılıktır. Yargıtay da, söz konusu hukuka aykırılığı görmesine karşın, bozma kararı vermeyerek, adil yargılanma hakkının ihlaline ortak olmuştur” denildi.

Yazarlar